Namazda Mekruh Olan Şeyler :


Musannif, namazı bozan ve bozmayan şeylerin açıklamasını biti­rince, namazda mekruh olanı ve olmayanı açıklamaya başlayıp, musal-lînin namaz içinde esnemesi mekruhtur [172] demiştir. Çünkü esnemek, gevşeklik ve dolgunluk (mide) dan ileri gelen bir haldir. Şu halde, es­nemek gâlib olursa, musallî gücü yettiği kadar ağzını yumsun. Eğer daha çok gâlib olursa, elini veya yen'ini ağzına koysun. [173]
Namaz kılan kimsenin gerinmesi de mekruhtur. Çünkü gerinmek tembelliktendir. Namaz kılanın, iki gözlerini yumması yasaklanmış şey­lerden olduğu için, mekruhtur. [174]
Secde etmek istediği zaman önünden libâsını yukarı kaldırması da mekruhtur. [175] Çünkü bu zorbalık çeşididir. Musallînin libâsını sarkıtması da mekruhtur. [176] Bu sarkıtma, libâsını başı ve iki omu­zu üzerine koyup uçlarım yanlarına salıvermektir. Çünkü bunda ehl-i kitaba benzemek vardır.
Musallînin libasıyle ve bedeniyle oynaması da mekruhtur. [177] Çünkü bunlar namazın dışındaki yasaklardandır. (Namaz içinde mek­ruh olması ise daha uygundur.)

Saçını toplayıp bağlamak yasaklardan olduğu için. mekruhtur. Bu saçı toplayıp Çağlama keyfiyeti; saçını başının ortasına bir ip ile veya zamk (biryantin) ile, birbirine yapışması ve toplanması için bağlamak­tır.

Namaz kılanın parmaklarını çıtlatması da yasaklanan şeylerden olduğu için mekruhtur.

Hacet yok iken, boynunu Kıbleden kayacak kadar döndürmekle et­rafına bakmak, yasaklardan olduğu için mekruhtur. Musallî gözünün ucu ile sağma ve soluna hacet için veya hacet olmaksızın, boynunu dön­dürmeden baksa, namazı mekruh olmaz. Eğer göğsünü kıbleden çevirir­se, namazı bozulur.
Namaz kılanın gözünü semâya dikmesi de mekruhtur. Yüzünü çe­virmek gibi yasaklardandır. Musallînin «ik'â» i yasaklardan olduğu için mekruhtur. [178]

İk'â : İki oturağı üzere oturup ve dizlerini dikip iki ellerini yer üze­rine koymaktır. Çünkü bu ik'â, köpeğin oturmasına benzer.
JVIusallînin iki kolunu yere döşemesi mekruhtur. [179] Bu, ik'â gibi yasaklanmış şeylerdendir.                                                          
Musallînin Özürsüz, bağdaş kurup oturması da mekruhtur. [180]Çünkü özürsüz bağdaş kurup oturmakda, kuûd ve teşehhüdün sünnet­lerini terk vardır. Eğer özürlü olursa mekruh olmaz.
Musallînin iki elini boş böğrü üzerine koyması da yasaklardan ol­duğu için mekruhtur. [181]

Sücûd mümkün olması için Musallînin önündeki çakıl taşlarını at­ması da mekruhtur. Ancak bir kere atması mekruh değildir. Tekrarının yasaklardan olması Resûlüllah' (S.A.V.) in şu kavli sebebiyledir; «Yâ Ebâ Zerrî Bir kere ya da terket..»

Yine musallînin, âyetleri ve teşbihi eliyle sayması da mekruhtur. Bu, çakıl taşlarını atmak gibi, yasaklardandır. Bunda îmâmeyn'in ayrı görüşü vardır ki kalble saymak ve namazın dışında elle saymak mekruh olmaz.
İmânını, mıhrâbda veya mihraptaki yüksekçe yerde veyahut yer üzerinde yalnız kâihı olması (kılması) mekruhtur. [182]

İmâmın yalnız kâim olmasının üç şekli vardır. Şöyle kî: İmâmın mıhrâbda yalnız kılması «kıyamı» mekruhtur. Çünkü bu ehl-i kitaba benzemek olur. Fakat mihrabın dışında kıyamı ve sücûdu, kerâhiyetin sebebi bulunmadığı için, mekruh değildir.

Yine mihraptaki yüksekçe yerde üzerinde imâmın yalnız kâim olup cemâatin yer üzerinde olması, bu yasak edildiği ve (ehl-i kitâb'a) ben­zeme bulunduğu için mekruhtur.
Yine esah kavle göre, Cemâat mihraptaki yüksekçe yerde olup İmâm yer üzerinde olmak da mekruhtur. Çünkü bu, iki ayrı yere benzer. İmdi bunda ehl-i kitaba benzeme ve imâmı küçültme vardır. Yükseklik boy yönünden takdir edilmiştir. Boydan alçak olursa, mahzur yoktur. Bunu Tahâvî (Rh.A.) zikretmiş ve bu Ebû Yûsuf (Rh.A.) dan da rivayet edil­miştir. Bir kavle göre; «Yükseklik zira' miktarıdır.» İtimâd bunun üzeri­nedir. (Mesned olarak bu kabul edilmiştir.) Eğer yerde, imâm ile bera­ber bir miktar cemâat olursa, sahih kavilde, keraheti gerektiren mânâ ortadan kalktığı için, mekruh olmaz. [183]
Arasında boşluk olan sattın arkasında kâim olmak da, nehyedildiği için mekruhtur. [184]

Musallînin,  üzerinde resimler bulunan libâsı giymesi mekruhtur.
[185]Çünkü o kimse put taşıyana benzer.

Musallînin önünde tandır veya ateş yanmış ocak olması, Mecûsî-lerin ibâdetine benzediği için mekruhtur. Çünkü onlar ateşe ibâdet eder­ler.
Ya da musallînin, başı ucunda, arkasında veya hizasında veyahut önünde resim (suret) olması, mekruhtur. [186] Çünkü Cebrail Aleyhis-selâm:                                       .
«Biz içinde köpek veya resim olan eve girmeyiz.» [187]buyurmuştur.
Kerahet yönünden en şiddetlisi, resmin musallînin Önünde olma­sıdır. Ondan sonra başı ucunda (üstünde) olması, ondan sonra sağ tarafında, sonra sol tarafında, sonra arkasında olmasıdır. [188]

Gâye'de zikredilmiştir ki; eğer resim (timsâl) sırtın gerisinde olur­sa mekruh olmaz. Çünkü bu, ona ibâdete benzemez. Câmiu's-Sağîr'de, keraheti mutlak bir şekilde zikredilmiştir.
Ancak, eğer resim (suret) küçük olursa veya başı kesilmiş olur­sa [189] veya ruh sahibi olmayanın resmi olursa? bu takdirde ona ibâdet edilmeyeceği için mekruh da olmaz.
Musallînin, başı açık olduğu halde kıldığı namazı, kayıtsızlık edip aldırış etmediği için, mekruhtur. Allah1 (C.C.) a karşı alçalmak (tezel-îül) için olursa, mekruh olmaz.
Musallînin, idrarını ve büyük abdestini veya yelini sıkışıp tuttuğu halde kıldığı namaz mekruh olur. [190] (Musallînin, idrar, büyük abdest ve yeli sıkışıp tutmakla namazın mekruh olması mizacında illet olup zaruret hasebiyle olursacür. Yoksa eğer kasden olursa, açıklamaya ge­rek yoktur.)
Mu sallı" rıin, eski libâs ile kıldığı namazı mekruhtur.  [191]

Eski libâs (giyecek) : Evinde giyip onunla büyüklerin huzuruna git­mediği Ubâsdir.

Musallînin, alnını topraktan silmesi, yasaklandığı için mekruhtur. Namaz içinde, yılanı ve akrebi öldürmesi mekruh değildir. Çünkü Ebû Hüreyre (R.A.), ResûKillah' (S.A.V.) in, namazda esvedeyn'in (yâni yı­lan ve akrebin) öldürülmesini emrettiğini, rivayet etmiştir. Bundan son­ra denilmiştir ki: Eğer onların öldürülmesi, vurmak gibi az bir fiil İle olursa, namaz mekruh olmaz. Fakat, eğer fazla uğraşmaya ve yürüme­ye ihtiyacı olursa, namaz bozulur. Mebsût'ta zikredilmiştir ki: Bunda tafsilât yoktur, çünkü bu, hadcsde yürümek ve kuyudan su çekmek gi­bi ruhsattır.
Musallînin, oturup konuşan k'imsenin sırtına karşı kıldığı namazı mekruh olmaz. [192] Bir kavle göre;. «mekruh olur.» Sahîh kavi, bizim zikrettiğimizdir. Çünkü rivayet edilmiştir ki: Resûlullah (S.A.V.), sah­rada namaz kılmak istediği zaman, İkrime' (R.A.) ye önüne oturması­nı emredip namazı kılardı.

Duvarda asılmış Mushaf'a ve kılıca karşı kılınan namaz mekruh olmaz. Çünkü onlara ibâdet edilmez. Kerahet ise, ibâdet itibariyledir. Velev ki bazıları «mekruh» demiş olsunlar.

Musallînin, lambaya karşı kıldığı namaz da mekruh olmaz. Çünkü Mecûsîler aleve ibâdet etmezler. Bilâkis yanmış köze ibâdet ederler.

Resimleri olan yaygı üzerinde kılman namaz, eğer o resimler mu-salimin oturduğu ve ayak bastığı yerde olup üzerlerine secde edilmezse mekruh olmaz. Çünkü onun üzerinde namazı kılmak, surete ihanet ve tahkirdir. Ta'zîm değildir. Şüphesiz, o resimler üzerine secde etmek puta tapanlara benzemektir. Keza (yine) buradaki «keza» lafzı, Kenz'in ibaresinde olan «fasl» gibidir. İki sözün arasında faslın sebebi şudur : Şüphesiz ikinci söz namazla ilgili değildir. Ancak kerahet münâsebeti iledir.

Mescidin üzerinde; cima* etmek, küçük ve büyük abdest yapmak mekruhtur. Çünkü bu işler mescide saygıya aykırıdır. Zira mescidin üstü (sathı) mescid hükmündedir. Hattâ eğer bir kimse imâma uyarak mescidin sathı üzerinde dursa, onun iktidâsı sahih olur.
Mu'tekif [193], mescidin sathı üzerine çıksa, i'tikâfı bozulma;,.

Hayızlı ve cünubun, mescidin sathı üzerinde durmaları helâl olmaz.

Hayızh ve cünubun, içinde mescid olan evin üzerinde durmaları caizdir. Bununla murâd, namaz için ayrılmış ve mihrabı olduğu için mescid denen yerdir. Fakat o aslında mescid değildir. Hattâ satılması caizdir. Onun için mescid hürmeti -yoktur. Kâfî'de böyle zikredilmiştir.

Mescidin kapısını kapamak mekruhtur. Çünkü mescid Müslüman­ların namaz yeridir. Onlardan menetmek doğru olmaz. Fukahâ demiş­lerdir ki: Bu mesele Selef / (Ashâb (R.A.) ve tabiîn (R.A.) / zamanındı idi. Bizim zamanımızda mescidin kapısını, vakitlerin dışında kapama­nın mahzuru yoktur. Çünkü mescidin eşyası için emniyet yoktur.
Mescidi kireç veya sâc ile tezyin etmek mekruh değildir. Sâc [194], kıymetli bir ağaçtır. Hindistan'dan getirilir.

Mescidi yaptıran kimsenin, kendi malından altın ile mescidi süs iemesi mekruh olmaz. Yâni mescidi bina eden kimsenin malıyla mek­ruh olmaz. Fakat mütevelli, vakf  malından mescidi altın ile süs-lerse, süslediği şeyin kıymetini öder.

Musallî, Fâtiha'dan sonra sûrenin ortasından okusa, mekruh olmaz. Bir kavle göre; «Mekruh olur.» Bir sûrenin sonunu iki rek'atta okumak mekrûhdur. Yine böylece bir sûrenin sonunu bir rek'atta veya iki sû­renin sonunu iki rek'atta okusa mekruh olur. «İkisinde de mekruh ol­maz» diyenler de vardır. Bir rek'atta bir kaç sûreyi birden okumak mekruh değildir. Mamafih «mekruhtur» diyenler de vardır. Bir sûre­yi iki rek'atta tekrar etmek mekruhtur. Ancak nafile namazda mekruh olmaz. Uygun olan iki rek'atın arasını, bir sûre  ile veya iki sûre ile ayırmamaktır. Ancak bir kaç sûre ile ayırılır. El-Kunye'de böyle zik­redilmiştir.
Birinci rek'atta Musallî Muavvizeteyn'i okumuş olsa, bazı âlimlere göre; îkirici rek'atta Fatiha ile Bakara sûresinden bir kaç âyet okur. Bazı âlimlere göre de; İkinci rek'atta (Kul eûzü bi rabbinnasî) okur. [195] Hâniye'de böyle zikredilmiştir. Bi­rinci rek'atta (Kul eûzü bi rabbinnasi) okunsa, ikincide yine onun okunması gerekir.

Sûrenin bir kısmım her rek'atta okusa, bir kavle göre; «Mekruh olur», diğer bir kavle göre de; «Mekruh olmaz.» Sahih kavi budur.
Bir sûre okuyup ikinci rek'atta o sûrenin üstündeki sûreyi okusa, mekruh olur. [196] Âyet dahî sure gibidir. Mecma'ul-Fetâvâ'da böyle zikredilmiştir.

Musallînin namazda başından sarığı düşse, bir eliyle sarığını kaldı­rıp giymesi namazı baş açık kılmasından efdaldir. Fakat sarık, sarıldığı gibi düğümlü olduğu halde olup, yalnız bir eliyle kaldırıp giyilmesi mümkün ise, başım Örtmesi evlâdır. Eğer sarığın bağı çözülüp sarmaya muhtâc olursa, namazı baş açık kılması sarığı bağlamasından ve na­mazı kesmesinden evlâdır. Tatarhâniyye'de böyle zikredilmiştir.

Eğer musallî, namazı, yenleri dirseklerine kadar sıvanmış olduğu halde kılarsa, namazı mekruh olur. Eğer namazı don ve gömlek ile kılsa, İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre yine mekruh olur.
Eğer namaz kılan kimse, uzun bir kumaş parçası veya cübbe giyip ellerini yenlerine sokmadan namazı kılsa, müteahhirûn [197] âlimler bu hususun kerahetinde ihtilâf etmişlerdir. Muhtar olan, mekruh olma­masıdır. Hulâsa'da böyle zikredilmiştir. [198]


Eser: Dürer

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Dürer

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..