Açıklama

Hadisi şerif metni; Rasulullah (s.a)'ın kendisine defalarca getirilen hırsız için dört kez, Önce: "Onu öldürünüz" buyurduğu, sahabelerin kendisine "Ya Rasulullah o sadece hırsızlık yaptı" demeleri üzerine de: "Onu kesiniz" buyurduğu şeklinde­dir. Ancak biz terceme ederken. Darekutnî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadisi göz önüne alarak; "elini ayağını, sol elini, sol ayağını" şek­linde takdirlerde bulunduk. Şüphesiz Rasûlullah'ın "Onu kesiniz" buyu­rurken maksadı, adamın kesilmesi değil, organlarının kesilmesidir. Hadi­sin delaleti ile o organlar da, tercemede parantez içerisinde takdir ettiği­miz şekildedir.

Yukarıda işaret ettiğimiz; Darekutnî'nin hadisi şu şekildedir:

Rasulullah (s.a) hırsız hakkında:

"Eğer çalarsa elini kesiniz, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz, son­ra çalarsa elini kesiniz, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz." buyurdu.

Nesâî, bu hadisin mtinker olduğunu, raviler arasında bulunan Mus'ab. b. Sabit'in hadiste kuvvetli birisi olmadığını söyler.

İbn Kayyım'in Zadü'l-Meâd'daki ifadesine göre bazı alimler de hadi­si hasen kabul etmişler ve hadisteki hükmün sadece o şahsa has olduğunu söylemişlerdir. Üçüncü bir grup alime göre ise hadis sahihtir ve birisi be­şinci kez hırsızlık yaparsa öldürülür. Bu üçüncü görüş Malikilerden Ebu'l-Mus'ab'ın görüşüdür.
Ulemanın büyük çoğunluğuna göre - bazı alimler bunu icma olarak ifa­de etmektedirler. Hırsızlıktan dolayı Ölüm cezası yoktur. Gerçi müctehid-ler, hırsızlık fiilini 3,4, kez tekrarlayan kişiye verilecek ceza konusunda farklı görüştedirler ama hiç birisi beşinci kezde Öldürüleceğini söyleme­mişlerdir. Oysa bu hadisin zahiri beşinci kez hırsızlık yapanın öldürülme­si gereğine delâlet etmektedir.

Alimler bu hadisi nasıl anlamışlar da, zahirde muhalif görünen bir gö­rüşe sahip olmuşlardır ve görüşlerinde neye dayanmışladır. Şimdi kısaca bu konuya göz atalım:

Ulema bu hadisteki hükmü değerlendirirken şu görüşleri öne sürmüş­lerdir:
1- Hırsızlık yapan şahsın irtidat etmiş olup, Peygamber (s.a)'in buna vakıf olmuş olması muhtemeldir. Adamın öldürüldükten sonra, sürünerek bir kuyuya atılması ve üzerinin taşlarla örtülmesi bunu te'yid etmektedir. Çünkü müslüman birisi büyük günah işlemiş de olsa cezası verilir ve öl­düğünde cenazesi kılınır. Özellikle, kendisine had uygulanıp da temizlen­dikten sonra namazı kılınır.
2- Bu hadis-i şerif, bir müslümanın kanının ancak üç şeyden dolayı he­lâl olduğunu bildiren hadisle neshedilmiştir. (Hadis no: 4352, 4353)

Ancak bu iddia pek uygun görülmemektedir. Çünkü neshin sübutu için hadislerin vürud tarihlerinin bilinmesi gerekir. Oysa bu hadislerden biri­sinin ötekinden sonra varid olduğuna dair bir bilgi mevcut değildir.
3- Suç işleyen kişi yeryüzünde fesad çıkaranlardan sayılırsa bazı fakihlere göre had olarak değil de tâzir olarak öldürülebilir. Devlet başkanı maslahatın gerektirdiğine göre kişiye hadden daha fazla da ceza verebilir. Hatta gerekirse öldürülebilir. İşte hadisin zahiri bu görüş çerçevesinde de­ğerlendirilebilir.

Hattabi'bu görüşün Malik b. Enes'e nisbet edildiğini söyler ve rasulullah'ın hırsız daha ilk getirildiğinde, önce öldürülmesini emretmesinin bu görüşün haklı yanını güçlendirdiğine işaret eder.
4- Rasûlullah (s.a) vahiyle adamın ilerde yapacaklarına muttali olmuş ve onun için öldürülmesini emretmiştir. Bu hüküm sadece bu şahsa aittir.
5- Adam fesadı meşhur biridir. Onun hırsızlığı tekrarlaması herkesçe malumdu. Bu huyuna son vermesi mümkün görülmez. Onun için öldürül­müştür.
6- Bu hadis münkerdir, istidlale elverişli değildir.

Bu görüşler içerisinde en uygunu kanaatimizce birinci maddedekidir.

İbn Kayyım, hırsızın öldürülmeyeceğine dair icma olduğu iddiasının yerinde olmadığını, çünkü Abdullah b. Ömer'in: Bana dördüncü kez hır­sızlık yapanı getirin, onu öldürmem gerekir" dediğini ve bunun seleften bazılarının mezhebi olduğunu söyler.

Yine İbnü'l-Kayyim, nesh iddiasını reddederek, nasih olduğu söylenen hadisin ânım, bu hadisin ise hâs olduğunu ifade eder. İbn Kayyım'ın bil­dirdiğine göre bu hadisteki "öldürün" emri kesinlik ifadesi için değil, maslahatın gerektirdiği bir tazir cezasıdır. Nitekim bir yerde içki içenler çoğalır, hadlerden ibret alıp içkiyi terketmek mümkün olmaz ve imam ge­rekli görürse içki içeni öldürebilir. Bu yüzden Hz. Ömer içki içeni bir se­ferinde hapsedip, bir seferinde saçını tıraş edip seksen sopa vururdu. Hal­buki Rasûlullah (s.a) ve Hz. Ebu Bekir içki içene kırk sopa vururlardı.

İbn Kayyım'ın bu sözleri gözardı edilecek cinsten değildir.

Birden fazla hırsızlık yapana verilecek ceza konusundaki görüşler:
1- Dört mezhep imamları birinci defa hırsızlık yapanın sağ elinin ikin­ci kez hırsızlık yapanın sol ayağının kesileceğinde müttefiktirler. Ancak daha fazla hırsızlık yapana verilecek cezada ihtilâf halindedirler.
2- Şafii ve Malikilere göre, üçüncü hırsızlıkta sol eli, dördüncü hırsızlık­ta da sağ ayağı kesilir. Beşinci kez çalarsa hapsedilir ve tazir edilir. İshak b. Râhûye ve Katade de aynı görüştedirler. Delilleri Darakutnî'nin Ebû Hurey-re (r.a)'den rivayet ettikleri şu hadistir: "Rasûlullah (s.a) hırsız hakkında şöyle buyurdu: "Eğer hırsızlık yaparsa elini kesin, sonra çalarsa ayağını kesin, sonra yine çalarsa elini, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz." Ön­ce sağ elinin kesileceği "hırsızlık yapan erkeğin ve hırsızlık yapan kadı­nın ellerini kesiniz" mealindeki ayetin İbn Mes'ud'un kıraatında "Sağ el­lerini kesiniz" şeklinde okunması delildir. Çünkü bu, haber-i meşhur hük­mündedir.
3- Ahmed b. Hanbel, Şa'bi, Nehai, Hammad b. Ebi Süleyman ve Evzaî'ye göre birinci çalışında sağ eli, ikinci çalışında da sol eli kesilir. Üçüncü kez çaldığında artık el ve ayak kesme yoktur, hapsedilir.
4- Hanefilere göre de üçüncü kez çalanın bir tarafı kesilmez. Ancak çaldığı ödettirilir. Tevbe edinceye kadar hapselir ve ta'zir edilir.

Üçüncü ve daha sonraki hırsızlıktan dolayı el ve ayak kesilmeyeceği­ni söyleyenlerin delilleri şudur:

Beyhakî'nin Hz. Ali (r.a)'den rivayet ettiği bir habere göre; Hz. Ali'den, sağ eli ve sol ayağı kesikken hırsızlık eden birisinin sol elini.kes-mesi istenildiğinde: "Onu da kesersem bu adam ne ile taharetlenir, ne ile yer?" demiştir. Ayağını kesmesi istenildiğinde de: "Ayağını nasıl kese­rim? O zaman neyin üzerinde yürür? Ben Allah'tan utanırım" demiş ve onu dövmüş müebbeden hapse atmıştır.
Görüldüğü gibi bu görüşün delili sahabe tatbikatı ve maslahattır.[156]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..