Açıklama


Tıybî'nin açıklamasına göre, Allah (c.c) içki hakkında tedrici olarak dört ayet inzal buyurmuştur: "Hurma ağaçları­nın meyvesinden ve üzümlerden de içki ve güzel bir rızk edinirsiniz"[12] âyeti Mekke'de nazil oldu. İslâmın ilk devrelerinde zaten müşlümanlar içki içi­yorlardı ve helâl idi. Sonra Medine'de, "Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faideier vardır." âyeti na­zil olunca sahâbîlerden bir kısmı, âyetteki "onlarda büyük günah vardır" emrine uyarak içki ve kumarı terkettiler. Diğer bir kısmı ise âyette "onlarda insanlar için faîdeler vardır" emrine ittiba ederek içkiye devam ettiler.
Daha sonra bir gün Abdurrahman b. Avf (r.a) sahâbîleri davet ederek bir ziyafet verdi. Ziyafette çokça yemek yendi ve içki içildi. Akşam namazı vakti olunca, içlerinden birini imam seçerek namaz kılmaya başladılar. İmam olan kimse, namazda zammı sûre olarak okuduğu, "(Habibim) de ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptığınıza tapmam"[13] âyetini, "Ben sizin taptıklarınıza taparım" şeklinde okudu. Bunun üzerine, "Ey iman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye ve eünüp iken de -yolcu olmanız müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın"[14] âyeti nazil oldu. böylece namaz vakitleri içki içmek yasaklandı. Bir kısım müşlümanlar ise, yatsı namazın­dan sonra içki içmeye devam ettiler.
Bundan sonra sahâbî Itbân b. Mâlik (r.a) bir deve başını kızartarak, içlerinde Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a)'ın da bulunduğu bir cemaati davet etti. Davette yemek yemeye ve içki içilmeye başlandı. İçkinin tesiriyle karşılıklı şiirler söylemeye başladılar. Şiir söyleyenlerden biri, kabilesini öven, onları hicveden bir kaside söylemeye başlayınca Ensar'dan biri devenin çene kemi­ğini alarak Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın başına vurdu ve kan akıttı. O da başının kanı ile Rasûlullah (s.a)'a giderek şikâyette bulundu. Bunun üzerine: "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır..."[15] âyeti nazil oldu.

İkinci incelik: İçkinin tedricî emirlerle haram kılınmasında çok ince ve derin hikmetler vardır. Cahiliyet devrinde Araplar, içkiye alışkandılar. İçki hayatlarının bir parçası gibiydi. Eğer bir emirle yasaklansaydı, onlara çok zor gelirdi. Hatta yasaklama emrine uymazlardı. Hz. Âişe (r.ahha)'nin; "Önce Kur'an'ın uzun bir sûresinde cennet ve cehennemi bildiren âyetler geldi. İs-lâmı kabul edenler, islâmî esaslara iyice alıştıktan sonra helâl ve haramı bil­diren âyetler gelmeye başladı. Eğer içki hususunda başlangıçta, "içkiyi içmeyin" emri nazil olsaydı, onlar "içkiyi kat'iyyen bırakmayız" diyecek­lerdi." sözünden, İslâmın sosyal hastalıkları tedavide takib ettiği tedricilik metodunu açıkça ve kolayca anlamak mümkündür.
Görüldüğü gibi içki hususunda nazil olan birinci âyette halkı ondan nefret ettirme, ikinci âyette mala ve bedene verdiği büyük zararlarla içkinin sağla­dığı az menfaati mukayese etme ve nefret ettirme, üçüncü âyette namaz va­kitlerinde içki içme yasağı ve namaza yaklaştırmama, dördüncü âyette de kesin olarak haram kılma yoluna gidildi.[16]

Bilindiği gibi Allah'ın bir şeyi yasaklamasında insanlar için pekçok hik­metler ve maslahatlar vardır.
Gerçekten bugün tıp dünyası içkinin insan sağlığına verdiği zararlar üze­rinde ittifak halindedir. Bu mevzuda hazırlanmış olan istatistikler ile bazı devletlerin zaman zaman teşebbüs ettiği içki yasağı bunun iktisadî, sosyal ve ahlâkî zararlarının apaçık delillerindendir.[17]

İçkinin insan vücuduna verdiği zararları şu şekilde özetlemek müm­kündür:
"... Vücudun kilosu başına 1/2 mg. alkol dahi beynin çalışmasını etki­lemektedir. Kanda % 0,3-0,4 arasında alkol bulunması dahi dengenin bo­zulmasına sebep olmaktadır. Endüstri kazaları ise kanda % 0,1 kadar dü­şük bir alkol miktarında bile meydana gelebilmektedir."
"Alkoliklerde hastalanma oram normalden 2,3 kat fazladır. Alkolik­lerde günlük hayatta kazaya uğrama ihtimâli sekiz kat, endüstride kazaya uğrama ihtimali iki kat daha artmaktadır."

Alkolün, vücudta yaptığı pek çok tahribattan başka, nesle de zararı var­dır. "Her türlü kimya-fizik tesirlerinden korunmuş olan yumurta hücreleri alkolün eritici cebri hassasından dolayı bu mel'un zehire kalelerini açar. Ge­lecek neslin en mahrem yerlerine kadar alkolün tahribkâr tesiri müşahede olunur. Mutlak istatistikler göstermiştir ki, alkoliklerin neslinde madde ve ruh hastalıkları boldur."
İçki bütün bunlar ve bunların dışında kalbe, böbreğe, damarlara ve hor­monlara olan menfi tesirleri yüzünden Kur'an tarafından yasaklanmış ve ha­ram kılınmıştır. Bunda birçok faydaların yanında, insan ve neslini koruma gayesi de mevcuttur. Genel sağlığı koruma profesörü Hirş'in dediği gibi, "Amerika'nın on sene bile yapmaya muvaffak olamadığı büyük cemiyet hiz­metini İslâmiyet, asırlarca önce yapmış ve bu büyük belâdan nesilleri muha­faza etmiştir."[18]
Avnü'l-Ma'bûd yazarının açıklamasına göre, "Ey iman edenler; içki, kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdar­dır..."[19] âyet-i kerimesinde içkinin haram olduğuna delâlet eden yedi tane delil vardır:
1. "Rics-pis" kelimesidir. Çünkü pis olan herşey haramdır.
2. "Şeytanın amelinden" kelimesidir. Çünkü şeytanın her ameli ha­ramdır.
3. "Ondan kaçınınız" kelimesidir. Çünkü Allah'ın kaçınılmasını em­rettiği işlerden herhangi birisini yapmak haramdır.
4. "Umulur ki felaha erersiniz" kelimesidir. Çünkü felahtan uzaklaştı­ran işler yapmak haramdır.
5. "Şeytan şarap ve kumar yolu ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister..."[20] sözüdür. Çünkü müslümanlar arasında düşmanlığa sebeb olan her iş haramdır.
6. "Sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor..." sözüdür. Çünkü Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoyan işleri yapmak haramdır.
7. "...Artık vazgeçtiniz değil mi?" sözüdür. Çünkü Allah'ın kullarına son vermelerini emrettiği bir işi yapmak haramdır,

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte söz konusu edilen ikinci bir me­sele de kumar yasağıdır. Kumar da içki gibi fertlerin ve cemiyetlerin çökme­sini hazırlayan felaketlerden biri olduğu için yüce Allah, kullarına olan rah­metinden dolayı onu da yasaklamıştır.

Kumarın zararlarından bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Kumar esnasında kumarbazın sinirlen bozulur. Bu durum zamanla onun şahsiyetinin bozulmasına ve hayatının mahvına sebep olur.
2. Kumarbaz devamlı olarak korku psikolojisi içindedir.
3. Kumarbaz, ya kazanır ya kaybeder. Her iki durum da onun aley­hindedir.
4. Kumarda kaybedenin zararı bellidir. Kazanan ise kazandığı parayı nasıl harcayacağına aldırış etmez. Çünkü onu kazanırken ter dökmemiştir.[21]
3671... Ali b. Ebî Talib (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre;
Ensar'dan bir adam şarabın haram kılınmasından önce (ki gün­lerde) Hz. Ali ile Abdurrahman b. Avf'ı çağırıp onlara (sarhoş ede­cek şekilde şarap) içirmiş. (O sırada akşam namazı vakti girmiş ve Hz. Ali) akşam namazında cemaate imam olmuş. (Namazda) "Kul ya eyyühel-kâfirûn" (sûresin)i okumuş ve sûrede yanılmış. Bunun üzerine "...Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın"[22] (âyeti) nazil olmuş.[23]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..