Açıklama

Bab başlığı bazı nüshalarda kâtın bir beldeden başka bir beldeye nakledilmesi" şeklinde geçmektedir.

Ziyâd'dan maksat Ziyâd b. Ebî Süfyan'dır. Hz.Muâviye onu Irak'a vali tayin etmişti.

Ziyad veya başka bir emir İmrân Husayn'ı zekât toplamaya gönder­miş, görevinden döndükten sonra da ondan hesap sormuş, topladığı zekâ­tı ne yaptığını öğrenmek istemiştir. Bunun üzerine İmrân, o beldeden top­ladığı zekâtı Resûlullah (s.a.) zamanında olduğu gibi başka bir beldeye nakletmeden yine o beldenin zekât müstehaklarına dağıttığım bildirmiştir.

Kütüb-i Sitte'de rivayet edilen Muâz hadisinde, Resûlullah (s.a.) Mu-âz'ı Yemen'e gönderdiğinde ona şu talimatı verdiği bildirilmektedir: "Al­lah'ın onlara mallarında zenginlerinden alınıp da fakirlerine verilen zekâtı farz kıldığını kendilerine bildir."
Muâz'ın bu hadisi İmrân'ın mücmel olan hadisini açıklamaktadır. Geniş bilgi için 1584 no'lu Muâz hadisinin açıklamasına bakınız.

Âlimler zekâtın, toplandığı beldenin fakirlerine verilmesinin meşru olu­şunda ittifak ettikleri gibi, toplandığı beldede fakir olmaması hâlinde baş­ka bir beldeye nakledilmesinin caiz olduğunda da ittifak etmişlerdir. Diğer hallerdeki hükmün de ise, ihtilâf etmişlerdir. Şöyle ki:
1. Hanefilere göre zekâtın bir beldeden başka bir beldeye nakledilme­si, mekruhtur. Delilleri az önce zikrettiğimiz Muâz (r.a.) hadisidir. Ancak bunlara göre daha muhtaç olanlara veya fakir akrabaya vermek üzere nak­ledilmesi mekruh değildir. Çünkü Sahih-i Buharı1 de geçen Tâvûs'un Muâz (r.a.) ile ilgili naklettiği hadiste "Muâz (r.a.)'m Yemen halkından, arpa ve darı yerine zekât olarak elbise istediği ve bunun mal sahipleri için daha kolay, Medine'deki müstehak sahâbiler için de daha faydalı" olduğunu söylediği bildirilmektedir. Bu hadîse göre Muaz (r.a.), Yemen halkından Medine'ye götürmek üzere zekât toplamıştır.

Zekât'ın fakir akrabaya vermek üzere nakledilmesinde ise sıla-ı rah­min gözetilmesi söz konusudur.

Hanefî mezhebinde mekruh olmayan bu iki meseleye eklenen mesele­lerden birisi de Dâru'l-harb'ten Dâru'l-İslâm'a yapılan zekât naklidir. O da mekruh değildir.
2. Mâlikilere göre zekâtın toplandığı belde fakirlerine dağıtılması vâ-cibtir. Binaenaleyh zekâtın normal hallerde kasr mesafesi (yaklaşık olarak 90 km.) uzakhğındaki beldelere nakledilmesi caiz değildir. Özel hâllere gelince:

a. Eğer zekâtın toplandığı belde fakirleri, o uzak beldelerdeki fakir­lerden daha muhtaç iseler, zekâtın nakledilmesi haramdır. Ama onu tek­rar vermek gerekmez.

b. İki tarafın fakirlerinin ihtiyaçları aynı oranda ise, zekâtın nakledilmesi mekruhtur.

c. Uzak beldelerdeki fakirler daha muhtaç iseler, zekâtın çoğunu nak­ledip onlara vermek menduptur.

d. Zekâtın toplandığı beldede fakir yoksa fakirlerin bulunduğu uzak beldelere nakledilmesi vâcibdir.
3. Hanbelîlere göre zekâtın toplandığı belde fakirlerine dağıtılması müstehabtır.

Kasr mesafesinden daha az uzak olan yerlerde bulunan akrabaya ve­ya daha muhtaç olanlara nakledilmesi caizdir. Kasr mesâfesindekilere ise, nakletmek caiz değildir.
4. Şâfiîlere göre zekât toplandığı belde fakirlerine verilmelidir. Orada fakir varsa, yakın bile olsa başka bir beldeye nakledilmesi en sahih olan görüşe göre caiz değildir.[197]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..