V. Karamanlı Şeyh


972. Mes’ele: Mahrûsa-i İslâmbolda emr-i şer'-i şerîf üzere kati olunan Karamanlı Şeyh demekle ma'ruf olan şahsın, katli îcâb eden sebeb-i şer'î ne idüğü, hin-i teftişte hâzır olmayan ehl-i İslama be­yan buyurup müsâb olalar.

Elcevap: Zarûriyât-ı dinden olup, nusûs-i kâtı'a ile sabit olan ahkâm-i şerî'at-i şerîfeye inkâr ile zındık idüğü, ve Hazret-i Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) cenâb-i rifatlerini tahkir vec-hi ile zikr ettiği tarîk-i şer'î ile sabit olduğu için kati olunmuştur.
[1025]
973. Mes’ele: Zındık olanın ve seb edenin İslâmı ve tevbesi îmam-ı A'zara katında makbul olup, katilden halâs olur. Şahs-ı mezkûr mirâren tecdîd-i îman ve tevbe etmiş iken halâs olmadığının bâisi nedir?

Elcevap: Zındıkın tevbesi kabul olunmak B kabl-el-ahz vâki oluncaktır. Tutulduktan sonra vâki' olan tevbeye i'tibar yoktur. Şahs-i mezbûrdan ne ki vâki' olmuştur, ba'd-el ahz vâki' olmuştu. Seb edenin İmâm-ı A'zam katında eğerçi İslâmı ve tevbesi ile vücûb-i katil sakıt olur, amma şâir eimme-i din katında hâli üze­rine bakîdir. Kudât-i memâlik-i mahmiye, umûr-i dinde mubâlât etmeyenlerin tevbelerine i'tibar etmeyip şâir eimme mezheblerince katillerine hükm etmeğe me'mur ve me'zunlardır. Ba'd-el-hükm ol cihetten dahi vücûb-i katil ittifakı olur.
[1026]
974. Mes’ele: Bu hususta hükm eden hâkim hanefî mezheb olup kendi mezhebin 'amden terk edip, şâir eimme mezhebleri ile hükm edicek hüküm nafiz olup bil-ittifak katli vâcib olur mu?

Elcevap: İmâm-i A'zam katında tevbe ve İslâmla sakıt olan, vücûb-i katildir, cevâz-i katil değildir. Şâir eimme re'yleri ile 'ame­len kati olunmak caiz idüğü, ve hükm olunduktan sonra hatmen vâ­cib idüğü îmam-ı A'zam katında mukarrer ve müsellemdir. Hükm eden hâkime hanefî olmak sarar eylemez. Hattâ hakim-i hanefî müctehid olup, îmam-ı A'zam re'yinin sıhhatine i'tikâd ve kuvvet-i deliline kemâl-i i'timad üzerine iken dahi, şâir müctehidîn kavli ile amel edip, kendi mezhebinin hilâfına hükm eylese, imam Ebû Yûsuf katında eğerçi hükmü nafiz değildir, amma îmam-ı A'zam’dan ezhar rivayet üzerine nafizdir. Kibâr-i meşâyıh-i hanefiyeden imam Halil Ebû Bekr Muhammed İbn-ül-Fazl Buhârî ve İmam-i Mecid sadr-i şehîd bunu ihtiyar etmişlerdir. Meşâhr-i kütüb-i fetâvâda fetva bunun üzerinedir.
[1027]
975. Mes’ele: Şahs-ı mezbûra isnâd olunan ekâvîl-i bâtılanın, her biri bir zamanda sâdır olmak üzerine şehâdet ollundu, şühûdun zamanda ve mekânda birbirlerine muhalefetleri şehâdetlerine ha­lel verir mi?

Elcevap: Zamanda şehâdete halel vermek, şehâdet olunan, nesne darb ve katil ve gasb gibi ef'âl kabilinden olucaktır. Akval makûlesinden olucak zamanda ve mekânde ihtilâf şühüd şehâdetlerinde kâdih değildir.
[1028]
976. Mes’ele: Ol ekâvîl-i bâtıla şahs-i mezkûrdan sudûru ile, edâ-i şehâdet mabeyninde çok zaman geçmiştir. Şahidin hududa tekâ-dümle şehâdeti kabul olunmaz. Bu maddede kabul olunmağın vechi nedir?

Elcevap: Şahs-i mezbûrun katli, eğerçi sebbiledir, eğer zındıka iledir, eğerçi imam Şâfi'i mezhebince hadden katildir. Amma anın katında tekâdümle şehâdete halel gelmez. Zmdıka ile katil îmam-ı A'zam katında hadden katil değildir ki tekâdüm şüphe­siyle sakıt ola, belkî irtidad tarihiyledir. Tevbesi ba'd-el-ahz olmağın menzile-i 'ademde kılınmıştır. Te'hîr-i şehâdetle şühûdun adaletlerine halel gelmek, eğerçi kütüb-i fetâvâda mesturdur. Amma kibâr-ı meşâyıh-i hanefîden imam Ebu-l-Kâsım Saffâr "te'hir ile şehâdetlerine halel gelmez makbuldür" deyu ihtiyar etmiş­tir. Hususan şâhidler bu babda te'hîr-i şehâdete a'zâr-i makbule beyan etmişlerdir.
[1029]

Bu Hususta: Ba'zı kimseler "ulemâ ta'assub ettiler, zulmen kati ettiler" deseler anlara ne lâzım olur?

Elcevap: Eğer ol kimseler, ol şahsın mesleğini hak i'tikâd-edip, 'ulemâ sülük ettikleri tarîk-i hakkı zulm i'tikâd ederlerse zındıklardır, tevbeleri kabul olunmaz. Re'islerini ahz kendileri­ni ahz hükmündedir, cemî'an kati olunmak lâzımdır. Eğer öyle i'tikâd etmeyip "şer'le zuhur eden umurun mûcebi katil değil idi, kati etmek zulümdür" derlerse kâfir olurlar, zevceleri bâinlerdir, îmana gelmezler ise katilleri mubahtır. Eğer böyle dahi demeyip "şühûd gayr-i vâki' zulmen ve ta'assuben şehâdet ettiler" derler ise, tezkiye ve ta'dîl olunup şeri'at-i şerife kabul ettikten sonra anlara ta'n etmekle, ta'zîr-i beliğ ve habs-i medîd lâzım olur.
[1030]


Eser: Ebu Suud Fetvaları

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Suud Fetvaları

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..