11- MAGSUP BİR KÖLEDE MEYDANA GELECEK NOKSANLIĞI GÂSIBIN ÖDEMESİ

Kudûrî şöyle buyurmuştur:

Bir adam, diğerinin kölesini veya cariyesini gasbettiğinde, o mağ-sûp, gâsıbın yanından kaçar ve daha önce hiç kaçmamış olursa veya zi­na eder yahut hırsızlık yapar ve daha önce bunları da hiç yapmamış olur­sa; bütün bu kusurların noksanlığı gâsıbın üzerinedir.

Keza, gözünün birinin kör olması, çolak olması ve benzeri ku­surlar, gasbedenin yanında olursa; gâsıp, onları tazmin eder. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, bir câriye gasbedip, onunla zina ettikten sonra, bu câ­riye ölse gâsıp onun kıymetini tazmin eder.
Bu durumda bi'1-ittifak had lâzım olmaz. Çünkü gasbin tazmina­tı, mağsübun, gasp vaktinde mülküyetine delâlet eder.

Ancak, önce zina eder ve sonra gasbeder ve daha sonra da câriye ölürse gâsıp, cariyenin kıymetini öder,

Bu, İmâm Ebû Hatife (R.A.) ve İmam Muhammed(R,A.)in kavlidir. On­dan had sakıt olmaz.

İmâm Ebû Yûsuf(R.A.)a göre, had sakıt olur. Tatarhâm'yye'de de böyledir.

Cariyenin gözüne, gasbeden şahsın yanında boz iner veya onu sıtma tutarsa; geri iade ederken noksanını da tazmin ederek iade eder.

Sonradan, bu cariyenin sıtması kesilir ve gözü açılırsa; cariyenin efendisi, aldığı noksanlık tazminatını gâsıba geri verir. Serahâ'nin Mu-hıyü'nde de böyledir.

Gasbedilen bir câriye, gâsıbın yanında zinadan hamile kalsa, sa­hibi onu noksanı ile birlikte alır.

İmam Ebû Yûsuf (R.A.) şöyle buyurmuştur:

Bu durumda, hamilelik, noksanına ve zina kusuru noksanına bakı­lır. Ekser olanını öder. Az olan, onun içine girmiş olur. Bu istihsandır.

İmâra Muhammed (R.A.)'e göre her ikisini de ayrı ayrı Öder. Bu kıyâsdır.

Bir câriye zinadan hâmile kalıp bir çocuk doğursa; doğum sebe­biyle hamilelik noksanlığı izâle olur. (= gider.) Zina kusuru kalır. Eğer zina aybı daha çoksa, gâsıp onu borçlanır ve hami kusuru ile birlikte tazmin eder.

Şayet hami kusuru daha çoksa, zina kusuru mikdarrna, hamileli­ğin son bulmasıyla müstehak olur. Onu gâsıba geri vermek gerekir.

Bir gâsıp, gasbettiği cariyeyi, sahibine, hâmile olarak geri verir ve bu câriye, doğum yaparken ölür, çocuk geride kalırsa; İmâm Ebû Ha-nîfe (R.A.)ye göre, bu gasıp, o cariyenin kıymetinin tamamını öder. İmâ-meyn ise: "Yalnız hamilelik noksanlığını öder." buyurmuşlardır.

Şayet cariye doğum sebebiyle ölürde çocuk geride kalırsa; gas-beylediği günkü kıymetinin tamamım öder. Çocuk sebebiyle hasıl olan noksanlığı ödemeye cebredilmez.

Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir. İmameyn'e göre ise, an­cak hami noksanım Öder; başka ödeme yapmaz.

Eğer çocuk ölürde, gâsıp, o cariyeyi, noksanı ile birlikte geri yol-larsa; çocu'ğun ölmesinden dolayı bir şey gerekmez.

Eğer her ikiside gâsıbın yanında ölürse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) "Ana­sının kıymetini, gasbeylediği günkü kıymetinden Öder; çocuğun kıyme­tini ödemez." buyurmuştur. Sirâcü'l-Vehhâc'de de böyledir.

Bir adam, bir cariyeyi gasbedip, ona zina ettikten sonra, o cari­yeyi efendisine geri gönderir ve ondan hamile kaldığı efendinin yanında meydan çıkar ve efendinin yanında doğum yaparken veya nüfâse hâlin­de iken ölürse; İmâm Ebu Hanîfe (R.A.)'ye göre eğer hami, efendiye geri vermesinden altı aydan daha kısa bir sürede, efendinin yanında meydana geldiyse; bu gâsip, cariyeyi gasbeylediği günkü kıymetini tazmin eder. Bir kimse, hür bir kadına zina eylese, bunun hilafınadır. O hamile kalır ve doğum veya nüfâse halinde Ölürse, zâni birşey ödemez. (Ona had uygulanır). Fetâvâyi Kadihin'da da böyledir.

Bir câriye, birşey çalar veya gâsıbın yanında zina eder; sonra da sahibinin yanına gönderilir ve eli kesilir veya yüz sopa vurulursa; imâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, bu durumlarda gâsıp zina haddini ve sirkat (= hırsızlık) haddini-darb ve zinadan dolayı noksanlığı kadar öder. Ve kıymetinin de yansını Öder.

İmameyn'e göre ise, zina ve hırsızlıktan dolayı noksanlığını öder; so­padan dolayı noksanlığını Ödemez. SerâhsFnin Muhıyt'nde de böyledir.
Şayet gâsıp, cariyeyi efendisinin yanına hamile olarak yollar; câ­riye de sopa yer ve ölürse; bi'1-icma, gâsıp noksanını Öder. Hulâsa'da da böyledir.

Eğer câriye, efendisinin yanında zina eder veya hırsızlık yapar, sonra da onu, gâsıp gasbedip zina ve hırsızlık hadlerini alır ve câriye o yüzden Ölürse; gâsiba tazminat gerekmez. Çünkü câriye, efendisinin yanında işlediği suçlar sebebiyle ölmüştür.

Keza, gâsıbın yanında kocasından hamile olur ve o da efendisinin yanında iken vuku bulmuş bulunur ve o yüzden ölürse, gasbedene taz­minat gerekmez. Çünkü, telef o yüzden olmuştur.

Şayet gâsıp, onu hamile olarak gasbetmiş olduğu hâlde, onu efen­disi veya kocası hâmile bırakmamış olur ve bu câriye gâsıbın yanında ölürse; gasbeden, onun kıymetini öder. Çünkü efendisinin fi'li ile ol­madığı gibi, onun sebebiyle de olmamıştır. Cevheretü'n-Neyyire'de de böyledi .

Hummalı, hamile, hasta veya yaralı bir cariyeyi bir kimse gasbe-der. ve bu câriye o yüzden, gasbedenin yanında ölürse; gâsıp onun kıy­metini tazmin eder.SerahsTnin Muhıyü'nde de böyledir.
Şayet câriye, gasbeden şahsın yanında hummaya yakalandıktan sonra, efendisinin yanma gönderilir ve orada, o hummadan dolayı ölürse; gasbeden onu tazmin eylemez. Bi'1-ittifak hummanın noksanlığını taz­min eder. Hul&u'da da böyledir.

Gasbedilen bir köle gâsıbın yanından kaçarsa, sahibi muhayyerdir. Dilersi, kölenin meydana çıkmasını bekler ve onu geri alır; dilerse hiç bekletmez ve gasbeden şahsa, o kölenin kıymetini ödetir.

Köle, bundan sonra meydana çıkarsa, bakılır: Şayet efendisi tam kıymetini almış ve tasdikleri sebebiyle veya beyyinesiyle yahut gâsıbın yemin edemeyişi ile ona razı olmuşsa, bize göre, artık efendinin, o kö-ledi bir hakkı kalmamıştır.

Şayet gasbedenin sözüyle ve yeminiyle almışsa, efendi serbesttir: isterse, kıymetini elinde tutup köleyi gasbedene teslim eder; isterse, kıy­metini geri vererek kölesini tekrar alır.

Gasbeden de kıymetini alana kadar köleyi yanında tutabilir.

Şayet kölenin kıymeti, gasbeden ödenmeden önce, köle gasbede­nin yanında ölürse, artık kıymeti geri verilmez. Fakat, gâsıptan, köle­nin almandan fazla olan kıymeti tekrar alınır.

Şayet kıymetin bir fazlalık yoksa, (alınan kıymet müsavi ise) bir şey gerekmez.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un rivayetine göre, kölenin kıymetinde bir değişiklik yoksa, gasbedilicisi muhayyer olmaz.

Zâhirü'r-rivayede ise: "Gasbedilenin sahibi muhayyerdir." buyrul-muş ve tafsilat verilmemiştir. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.

Eğer köle, gasbeden şahsın elinde iken, hür veya köle olan birini öldürür veya —adam öldürmenin dışında— bir cinayet işlerse: efendisi muhayyerdir: İsterse, köleyi verir; isterse, fidyesini verir ve diyetinin en azı ile de gasbediciye müracaat eder.

Bir kölenin kıymeti gasbedildiği zaman bin dirhem iken, sonra ikibin dirhem oldu ve daha sonrada, bu köleyi gâsıbın yanında, birisi öldürdü ise; efendisi muhayyerdir: İsterse, gasbedildiği günkü bin dir­hemi için, gâsıbı müracaat eder; isterse, ikibin dirhem için müracaat eder ve o fazla olan bin dirhemi tasaddukta bulunur; dilerse, katile önceki bin dirhem için müracaat eder.

Katil ise gâsıbı bir müracaatta bulunmaz.

Şayet bu durumda köle, kendi kendini öldürürse, gasıp gasbeyle-diği günkü bin dirhemi tazmin eder; -yoksa- öldüğü günkü iki bin dir­hemi tazmin etmez. Muhiyt'te de böyledir.

Gasbedilen bir köle gâsıbın yanından kaçarsa, İmâm Ebû Yûsuf  (R A )'a göre efendisi, tam kıymeti için gâsıba müracaat edemez. An­cak, -daha önce hiç kaçmamışsa- kaçma noksanhg! için müracaatta

bulunur.                                                                         
İmâm Muhammed (R.A.) ise: "Efendisi, tam kıymeti için, gasiba mü­racaatta bulunur/' buyurmuştur. Yenâbi'de de böyledir. En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dır. [13]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..