15- İKRAH (= ZORLAMA) İLE YAPILAN İKRAR

Bir adam, zorlanması neticesinde: "Filan adamın, filan adamda bin dirhemi vardır." der; alacaklı da: "O doğru söyledi." der; ve bu durumda, kendisinin borçlu olduğu ikrar olunan zat, mukırhn zoraki söylemediğini irkar ederse; bu durumda borcunu öder.

Yok, "eğer, onu zoraki söylediğim" ikrar ederse, birşey gerekmez.

Keza: "Şahit olunuz; gerçekten filana bin direm borcum vardır; yalan şahitlikle; .batıl ve yalanla..." der; o filan da bunu doğrularsa; hiç bir şey gerekmez.

Şayet: "Malı doğruladı. Fakat, "yalan şahitlerle ve batıl olarak..." sözü yalandır." derse; bin dirhemini ondan alır.

Buna göre, bir adam "Zor karşısında, evini bir adama, bin dirheme sattığını" söyler ve "zoraki olarak sattığı" yalana çıkarsa, bu durumda o şahıs, evini satmış olur.

Şayet, söylediğinin tamamı doğrulanırsa, işte bu durumda satış, batıldır. Onu doğrulamak, şayet bir şey tahsis olunmazsa bütününü doğrulamaktır. Mebsût'ta da böyledir.

Bir adam, diğerine: "Benim, sende bir hakkım yoktur ve şahit ol ki senin bende bin dirhemin vardır." der; diğeri de: "Evet, senin bende bir hakkın yoktur." der; sonra da: "Onun için, bin dirhem borcum olduğuna şahitlik ederim." der, bunları da şahitler tamamen duyarlarsa, bu durumda bu söz, geçersizdir; bir şey gerekmez. Bu hususta, şahitler de dinlenmezler.

Şayet: "Şahit ol, benim sende bin dirhemim vardır. Batıl üzeredir." veya "Sen, ondan beri oldun." derse yine yapılacak bir şey yoktur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, bir kadına: "Ben seni, bin dirhem mukabili mehirle nikahlamaya şahid oluyorum." der ve zorlama da bulunur; kadın da: "Olur, yap ve böyle yap." der; şahitler de bu duruma şahit olurlar; sonra da adam: "Ben onu bin dirheme nikahladım; o da bu nikaha razı oldu." derse; işte bu nikah caizdir.

Köle azad etme; karı boşama; mal mukabili karı boşama ve alın­ması gereken bir hak hakkında da, bu durum caizdir.

Yalnız bu veçhile yapılan kitabet caiz olmaz. Bu, satım yerinde olduğundan, geçersizdir. Havî'de de böyledir.

Bir adam, bir kadına: "Ben, senin(n mehrini) gizlice bin dirhem (olarak) tayin ettim; fakat, onu iki bin dirhem olarak açıkladım; sen buna şahit ol; mehrin bin dirhemdir." der; veya gizlice bin dirheme sözleştikleri halde, yüz dinar diye açıklarsa, kadına, her iki halde de nıehr-i misil gerekir.

Bu hal, bin dirhem ve yüz dinar hakkındaki satışda olursa, kıyasen bu satış batıl; istihsanen ise, sahihdir.

Şayet, bin dirhemle, iki bin dirhemde olursa, İmam Ebû Yûsuf (R.A.): "Ben, Ebû Hanîfe (R.A.)'den bu satışın, ikibin dirhem üzerine olduğunu öğrendim." buyurmuştur.

Bunu, Muaila'da İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'ıın, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den böylece naklettiğini, söylemiştir.

İmlâ kitabında, İmâm Muhammed (R.A.) de, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)den rivayeten, "Satışın bin dirhemede sahih olduğunu" bildirmiştir.
Bu kavil, İmâmeyn'in de kavlidir. Mebsût'ta da böyledir. [19]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..