4- ZİKREDİLMEDİĞİ HÂLDE, TAKSİME DÂHİL OLAN VEYA DÂHİL OLMAYAN ŞEVLER

Her ne kadar söylenmemiş oisa bile—satılan yerde olduğu gibi—. taksim edilen yerin ağaçlan da taksime girmiştir.

Yalnız, ekin ve meyve taksime dahil değildir. Ancak, bunların tak­sime girmelerini söyleme hâlleri müstesnadır.

Keza, ortaklar, meyve ve ekili şeylerin yerlerinin taksime dahil olmasını söyleseler bile, zâhirü'r-rivâyeye göre, taksime meyve ziraat dahil olmaz.

Şayet taksim esnasında, "onlardan, ister az olsun isterse çok ol­sun..." derler ve aralarında rıza gösterirlerse, o zarnan, onlar da taksi­me dahil olur.

Bir yere konulmuş eşyalar, her haliyle taksime dahil olunmazlar. Fakat, o yerin sulama hakkı ve yolu —bunlar belirtilmeden taksi­me dahil midir?                                                      ,

Hâkim eş- Şehîd, Muhtasar isimli kitabında: "Bunun ikisi de dâhildir." buyurmuştur.

İmim Mtthammed (R.A.)'de, el- Asi kitabında böyle buyurmuş ve: "Eğer o yer mîras ise, hâkime nüracaat etmeden de taksim edilir ve her­kesin hissesine düşen onun olur. Yolu, su yolu, sulama hakkı olduğu, gibi durur; bunlar' taksime dahil olmazlar." demiştir, Muhıyt'te Je böyledir.

Üç kişilik bir topluluk, ortak bulundukları bir hurmalığı taksim etmek isterler ve yerini ikisi alır; üçüncüsü de ağaçlarım alırsa; işte bu caizdir. Çünkü, kökleriyle birlikte ağaçlar duvar hükmündedirler.

Taksimde, ortaklardan birisi duvarına razı olursa, bu caizdir. Hurma ağaçları da böyledir.

Şayet "şu yer ile şu ağaçlar filanındır." diye şart koşarlar ve bu durumda, o ağaçlar, —o yerin içinde değil,— başka yerin içinde bulu­nur ve diğer ortak için de böyle olur; üçüncüye düşen hurma ağaçlan ise, diğerine âit yerde bulunur ve bu şahıs o ağaçlan kesmek isterse; işte bunu yapmaya hakkı olmaz; o ağaçlar, kökleriyle birlikte diğerinindir. Çünkü hurma ağaçları duvar gibidir. Onun sahibi, onun köküne de sahiptir.

Şayet o ağacı, sahibi sökerse; yerine istediğini eker ve diker. Çün­kü yeri onun hakkıdır.

Şayet ağaç sahibi ağacının yanına gitmek isteyince, yer sahibi mâni olacak olursa; o takdirde, bu taksimat fâsid olur. Çünkü, —ağaca gi­decek yol olmayınca— zarar vardır.

Taksim sırasında "bütün hak, sahibine aittir." denilirse; hurma ağa­cının yolu da onun hakkı olur. Mebsût'ta da böyledir.

İmâm Mohammed (R.A.) şöyle buyurmuşltur: Taksimde, ağaç köküyle birlikte sahibinin olur.

İmâra Muhammed^Jt.A.}, —kökünün kaphyacağı yerin— miktarını zikretmemiştir.

Bu hususta bazı âlimlerimiz şöyle ^vurmuşlardır:

Taksim olduğu zaman köklerinin bulunduğu yer kadardır.

Kökten murad, kesildiği zaman, o ağaç kuruyacak kadar olan sa­hasıdır. Şemsü'i- Eimme Serahsî'de buna meyletmiştir.

Bazı âlimler de: "Taksim sırasında, kalın köklerinin bulunduğu yer kadardır." buyurmuşlardır. d-AsTda buna işaret vardır.

İmâm Mühammed (R.A.) şöyle buyurmuştur:

Kök kalmlaştıkca, yer sahibi onu yontar.

Bu, taksim günündeki durumuna delâlet ediyor ve o yerde, ağaç sahibinin hakkının o kadar olduğunu gösteriyor. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir topluluk bir yeri paylaştıklarında, bazılarına bağ ve bahçe ve evler isabet ederse; her biri, kendine isabet eden yerde, kimlerin ne kadar ağaç, ev hakkı varsa onu yazar; kendisine ait olanı yazmaz. Zirâi mahsul ve meyve taksime tâbi değildir. Onlar olgunlaştıktan sonra, ara­larında paylaşırlar Fetâvâyi Kâcfihsm'da da böyledir.

Bir köye mîras yolu ile bir topluluk ortak bulunur ve onu taksim edince, birinin hissesin- ağaçsız, otsuz, kıraç bir yer; diğerine de bahçe isabet ederse; bu, —kur'a çekmek usûlü ile olmuşsa— caizdir. Mebsût'­ta da böyledir.

Bu köyde arazi ve su değirmeni de bulunur; taksim neticesinde bu değirmen, suyu ile birlikte birinin hissesine düşer; diğer birine de ev­ler ve bazı kıraç yerler; bir diğerine de yine böyle kıraç yerler düşer; o değirmenin suyu da diğerlerinin arazilerinin içinden geçmekte olur ve onlar, o değirmen sahibine yol vermezler ve başka bir yerden değirme­nine su götürmek imkanı da olmazsa bu taksimat bozulur.

Şayet başka yerden su götürme imkânı varsa, taksimat caiz olur. Zehiyre'de de böyledir.

Şayet, bir kanalın yanında yol bulunur ve bu yol yer sahibinin haricinde olursa; taksim edilmesi caiz olur.

Eğer taksimden önce, o kanalın intifa hakkı kalmak şartıyle tak­sim yapılırsa; bu taksim caizdir. Şayet böyle bir şart koşulmaz ve yer sahibi ile kanal sahibinin arasında ihtilaf çıkarsa, yolunda yürümek ve çamurunu atmak hususunda, İmtaeyg'e göre, hak, kanal sahibinindir; yolunda yürür; çamurunu da kenarına atar. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre kanalın harimide (kenarıda) yolu yoksa, kanal sahibinin hakkı yok­tur. Bunları, taksimden önce şarta bağlamak gerekir ki sonradan ihtila­fa yol açmasın.

Hurmalık ve diğer ağaçlık da böyledir. Yolu başkasının yerinden geçiyorsa, onda hakkı yoktur. Aralarında anlaşma yapmaları gerekir. Mttatt'ta da böyledir.

Bir yer, bir topluluk arasında taksim edildiğinde, onlardan biri­nin hissesine, içinde güvercinlerin bulunduğu bir ev düşelse; o güver- ortaklar kendi aralarında taksim ederler.

Şayet, bu güvercinler, avlamadan yakalanamaz!arsa; taksim, edil­meleri fasiddir.

Eğer avlamadan yakalanırlarsa; taksimi caizdir.

Güvercin satımida böyledir: Avlamadan yakalanırsa, satışı caizdir; değilse caiz olmaz.

Bunların tamamı, güvercinlerin gece o eve toplanmakta olmaları hâlinde böyledir. Fakat, gündüz evden ayrıldıktan sonra taksim edil­meleri fasiddir. Fctâvâyi Köbrâ'da da böyledir.

İki kişi, bir ev taksim ederek, bir kısmını biri; diğer bir kısmını da diğeri aldıklarında; birinin aldığı yerde gölgelik ve çöplük bulunur ve bunlar hakkında da önceden bir konuşma yapmış olmazlarsa; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, onların hukuku kendisine isabet etmeyene âit değildir.

tfmâmevn'e göre ise, önceden söylesinler veya söylemesinler, onlara ortaktırlar.

Şayet yol ehli, onları kaldırırsa; birisi, diğerine müracaatta bulu­namaz. Mebsât'ta da böyledir.

tki kişinin ortak bulunduğu bir bağın, —onlardan birisine âit— eski bir yolu bulunur ve o bağı aralarında taksim ettiklerinde, o eski yolu, birine bırakıp, diğerine yeni bir yol yaparlar ve yeni ağaçlar da yetiştirilerse; duruma bakılır; Eğer bu yol ve ağaçlar, o adam için yapıl­mışsa, onun olur. Çünkü, bu satılmak hükmündedir.

Şayet, o yolu, ortak yapmışlar ve o ağaçları da ortak dikmişlerse; o, onun mülkü olmaz; ortaklıkları devam eder. Serahs'nin Muhıyö'nde de böyledir,

tki adamın, ortak bir evleri bulunduğunda, ondan bir kapı yeri açıp, oraya bir kapı koyduktan sonra, o yeri, aralarında taksim eder­lerse; o kapu, —bir konuşma yapmamışlarsa— taksime tâbi olmaz.

Ancak, anlaştılarsa, durun? başkadır ve o satış gibi olmuştur. Ze-Myre'de de böyledir.
Bir havuz ona on (= 10x10= 100 arşın kare) veya daha da kü­çük olursa; taksim edilmez. Hnâaetii'l-MüfnVde de böyledir.
En doğrusunu AW« Telli bilir. [8]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..