9- TAKSİMDE ALDATMA

Aslolan, bütün taksimin kadı efendinin ihtiyarı ile olması veya iki kişinin, babalarından kalan bir şeyi aralarında taksim etmeleridir.

Şayet, taraflardan birisi* taksime razı olmazsa, o, -taksim talebi hâ­kimden gelmişse- cebredilir.

Meselâ: Bir yer taksim edilir; oraya birisi bina yapar veya ağaç di­ker; sonra da o iki hisseden birine bir hak sahibi çıkarsa; diğer ortak, ağaç ve evin kıymetine müracaat edemez. Çünkü, bu durumda onu kan­dırmış (aldatmış) olmamaktadır. Ve mülkün bir kısmının gitmesiyle, ikisi de zarara uğramış oldular. O yerin, ortaklık hakkı da kesildi ve her bi­risi, o yerin taksimiyle ziyana uğrayıp, birisi orayı ihya eyledi; yarısını diğeri alınca, onun hakkı zayi olmuş ve aldannuş olur. Ancak,burda muh­tar olan, hisse sahibinin rizâsı ile o yerin taksimi ve bina ve ağaç sahibi­nin onların kıymetine müracaat etmesidir. Zira, bu durumda fazla muz-dar olmaz; kendi hakkını ihya etmiş; diğerinden de kıymetini almış olur.Bir yönden de, her biri aldanmış olur. Birisinin yerinin tamamen gitmesi, diğerinin yerinin ikiye taksim edilmesi gibi...

Bir yer ikiye taksim edilir ve her bir ortak, hisselerine birer bina yaparlar; sonra da onun birine bir hak sahibi çıkarsa; bu ortaklardan biri, diğerine o binanın kıymeti için müracaat edemez.

Şayet iki yer veya iki ev olsaydı; onlardan her birisi, bunlardan bi­rini alsaydı ve sonra da, bir hak sahibi çıkıp, birisini alsaydı, o takdirde ibinanın kıymetinin yarısı için, diğerine müracaat ederdi. "Bu, İmâm Ebû Hantfe (R.A.)'nın kavlidir.'* diyenler olmuştur.

tnftaeyn ise: "Müracâat edemez.' buyurmuşlardır.

"Sahih olan kavil budur ve bu kavil, cümlesinin sözüdür. Denil­miştir. SerahsS'nin Mnhiyt'te de böyledir.

tki cariyeyi, iki ortak taksim ettiklerinde; birisi, cariyesine cima eder ve bu câriye de bir çocuk doğurur; sonra da o cariyeye bir hak sa­hibi çıkar ve çocuğun kıymetini öderse; diğer arkadaşına, onun bedeli­nin yansı için müracaat eder. Ve, bu bedelinin yarısını ondan alır. Bu, İmâm Ebâ Hsnife (R.A.)'mn kavlidir. Ona göre, kölede cebir yoktur. Bu aralarında bir bedel olur.

Fakat, İmâmeyıı'e göre, kölede de cebir yoktur. Burada aldatmak da yoktur. Çocuğun kıymeti için, arkadaşına müracaat edemez. Kalan cariyenin yansı, onun olur. Mebsûl'ta da böyledir.
Bir ev ile, hâli (boş) bir araziye bir kaç kişi veraset yolu île ortak olurlar; ve bunlar hâkimin hükmü olmadan taksim ettikten sonra, ara­zi kendisine düşen şahıs, onun içine ev yapar; bilâhare de, bu yere bir hak sahibi çıkarsa; bu bina yıkılır ve taksim bozulur. Arkadaşına 4a, bina için müracaatta bulunamaz.

Bazı taksim kitaplarında; "Bu evin taksim edilmesi uygundur, tki ev taksim edilip; birisine hak sahibi çıkarsa; bu durumda, evine bir hak sahibi çıkan şahsın diğerinin yerine müracaat etmesi ıcab eder.

Bir topluluğun ortak bulunduğu yerleri, hâkim taksim ettiğinde, onlardan birisi, hissesine düşen yere ev yaptıktan sonra, o yere bir hak sahibi çıkar ve onun yaptığı binayı yıkarsa; bu durumda o adam, diğer ortaklarına, evin kıymeti için müracaat edemez. İmâmeyn'e göre, hâki­min re'yi yerindedir. İmim Ebû Hanife (R.A.) ise: "Hayır, hâkim tama­mının hissesini taksim etmiştir. Onun hükmünde ittifak hasıl olmuştur. Ö yer cümlesinden gitmiş gibidir." buyurmuştur. Muhıyt'te de böyledir. İmâm Muhammed El-Asl'da şöyle buyurmuştur:

İki kişi bir yere ortak bulunduğunda; bu ortaklardan birine, bi­risi gelerek; "Beni, ortağın vekileyledi, ortağınla aranızdaki yeri bölüşr türeyim." der; diğeride onu ne yalanlar, nede tasdik eder gelen şahıs o yeri taksim eder ve hatta huzurda bulunan ortak, hissesine birde ev yaptıktan sonra, huzurda olmayan ortağı gelip ve o adamı vekil yaptı.
En doğrusunu Allahu Teâla bilir. [13]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..