Kurban Kesmenin Müstehap Olduğu Vakit

Şehir olmayan yerlerde yani köylerde, kurban kesmenin müste­hap olan vakti, güneş doğduktan sonradır.

Şehirlerde ise, müstehap olan vakit hutbe okunduktan sonradır. Za-hiriyye'de de böyledir.

Hükümdar namaz kılarken, bir kimse kurban kesse, bu kurbanı caiz olmaz.

Keza, imam teşehhüd miktarı oturmadan önce, bir kimse kurban kesse, bu kurbanı caiz olmaz. İmâm teşehhüd miktarı oturduktan son­ra ve selâm vermeden önce, bir kimse, kurban keserse; İmâm Ebo Hanîfe (R.A.)'nin kıyasına göre, yine kurbanı caiz olmaz. Çünkü imamın na­mazdan kendi isteğiyle çıkması, İmim Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, farz­dır, demişlerdir. Bed&i'de de böyledir.

Hızanetü'l- MnftıVde de böyledir.

Şayet bir kimse, imamın birinci selâmından sonra kurbanını ke­serse bu kurban bilittifak caiz olur. Fetâvayî Kâdıhân'da da böyledir.
Hükümdar bayram namazını kıldırdığı hâlde,1 hutbe okunmadan önce, bir kimse kurban keserse, bu caiz olur. SerahsS'nin Muhıyt'nde de böyledir.

Teşehhûdden sonra, selamdan önce kurban kesmek caiz olmaz. Sahih olan da budur. Hızânelü'l- MüfüVde de böyledir.

Bir imâm   namaz kılıp kurban kestikten sonra, abdestsiz namaz kıldığını anlasa; kurbanı caiz olur.

Bunu, cemâat namazdan dağılmadan önce anlarsa; kıldığı namazı iade eder. Kestiği kurbanı iade etmez. Bazıları: "Cemâat namazı iade etmez. Sadece imâm namazı iade eder.

Eğer, bu durum, insanlara haber verilirse, onların da namazı iade etmesi gerekir.

imamın, abdestsiz namaz kıldığını bilmeyen kimsenin kurbanı ca­iz olur.

imamın abdestsiz namaz kıldığını bilen kimsenin —zevalden önce kurban kesmesi hâlinde— kurbanı caiz olmaz.

Şayet zevalden sonra keserse, kurban caiz olur. Kerderi'nin Vecîzı'-nde de böyledir.

Bayram namazı, bir özürden dolayı veya özürsüz olarak, bayra­mın birinci günü kilınmazsa* bu durumda, zeval vakti geçene kadar kur­ban kesmek caiz olmaz. Bir gün sonra ise, namaz kılmadan öncede kur­ban kesmek caiz olur. Çünkü birinci gün zeval vaktinin girmesiyle, na­maz geçmiştir, fkinci gün kılınan namaz ise kazadır. Serahsi'nin Muhıy-tı'nde de böyledir.

Vâkıât'ta şöyle zikredilmiştir:

Bir belde fetret halinde olur ve o beldede vali bulunmadığından, kurban bayramı namazı kılınmazsa; bu belde halkının fecrin tulu undan sonra kurbanlarını kesmeleri caiz olur.

Muhtar olan budur. Çünkü bu belde, bu durumda bâdiye köy hükmündedir.

Fetva da bunun üzerinedir. Sirâciyye'de de böyledir.

Şayet kurban, arefe günü zevalden sonra kesilmiş olur ve sonra da, o günün bayram günü olduğu meydana çıkarsa, bu kurban caiz olur. Keza öyle namazından önce kesilir ve o günün bayramın ikinci günü olduğu anlaşılırsa, kesilen kurbanlar caiz olur. Zabîriyye'de de böyledir.

Hükümdar namaz kıldırmak üzere, yerine birini tayin ederek ken­disi bizzat çıkar, erkanı da yanında olur; adamın birisi de mescit ehli (cemaat) mescidden dağıldıktan sonra ve imamın ve yanındakilerin na-mizından önce, kurban keserse; bu kıyâsen caiz olmaz; istihsânen caiz olur. Eğer mescid ehli dağılmadan önce, kurban keserse, "bu durumda kıyâsen de, istihsânen de caiz olur." denilmiştir. Kıyâs ve istihsân bu­rada birdir.

Şemsü'I- Eirame Halvânî, şöyle buyurmuştur:

Bu, iki fırkanın da namaz kıldığı zamanda, kurban kesildiği zaman böyledir. Fakat fırkanın biri namaz kıldıktan sonra, diğeri kılmadan önce olursa, kurban kıyâsen de istihsânen de caiz olmaz.

Zafarani'nin Edâhî Kitâbı'nda: "Bir adamın kurban kestiği yerde, iki camii olsa ve birinde namaz kılınıp, diğerinde namaz kılınmadan önce, kurban kesilse, o kurban caiz olur." buyrulmuştur. Muhıyt 'te de böyledir.

Müstehap olan, kurbanı, —gece değil— gündüz kesmektir. Çün­kü, kesilecek kurbanın damarlarını görmek, gündüz daha mümkündür. Cetheretü'n- Neyyire 'de de böyledir.

Nevazil 'de şöyle zikredilmiştir:

Hükümdar bayram namazını arefe günü kılar; cemâat de kurban­larını keserse; bu iki yön üzeredir: Ya bu iş, şahitlerin zilhicce ayını gör­düklerine şehâdet etmeleri ile olur. Veya şehâdetsiz olur.

Birinci hâlde, namaz da kurban da caiz olur. Zira bu durumda ha­tadan kaçınmak mümkün değildir. Bütün müslümanları korumak için, kurbanın cevazına hükmedilir. Namazın caiz olduğu zaman kurban da caiz olur.

İkinci hâlde (yani ayın görüldüğüne şehâdet edilmediği zaman) na­maz da, kurban da caiz olmaz. Çünkü bunların cevazına zaruret yoktur.

Namaz caiz olmadığı zaman, kurban da caiz olmaz.

Şayet insanlar ikinci gün kurban keserlerse; bu da ikicihet üzerinedir.

Birincisi: İmam, ikinci günü ya namaz kılmış veya kılmamışür. Bi­rinci hâlde, kurban caiz olmaz. Çünkü, cemaat o gün namazdan evvel kurban kesmiştir.

İkinci hâlde ise mesele iki hal üzeredir: Cemaat kurbanını ya zeval­den önce kesmiştir veya sonra kesmiştir.

Eğer önce kesmişse kurbanları caiz olmaz. Sonra kesmişse caiz olur.

Bunların tamamı, o günün arefe olduğu açığa çıktığı zaman böyle­dir. Amma o günün arefe olduğu açığa çıkmaz. Fakat, şikayet olur ve ayın görüldüğüne şehâdet edilmezse, kurban bir gün sonra kesilir.

İkinci hâlde ihtiyaten kurban zevalden sonra kesilir. Çünkü nama­zın vakti zeval ile sona ermiş olur. Zehıyre 'de de böyledir.

Fetâvâyi Attabîyye 'de şöyle zikredilmiştir:

Şayet ayın görüldüğüne zevalden sonra şehâdette bulunulursa, "bu gün bayramdır." diye kurbanlar kesilir.

Eğer zevalden önce şehâdette bulunulursa, zeval vakti zail olana

kadar kurban kesmek caiz olmaz. Htter- Zade 'nin Tecnia 'nde şöyle zikredilmiştir.

Eğer bir adam müsâfîr olur ve ehline kendisi için şehirde kurban kesmesini emrederse namaz kılınmadan önce, onun kurbanının kesil­mesi de caiz olmaz TsUrfcloiyye 'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dır. [9]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..