6- Birinin Veya İkisinin Yanında Çocuk Bulunan Karı-Kocanın Da'vâları

Bir adamın ve karısının yanında bir çocuk bulunduğunda, "adam, "onun, oğlu olduğunu, o karıdan başka bir karısından doğduğunu" iddia eder; karısı da "onun kendi oğlu olduğunu, başka bir kocasından olduğunu" iddia ederse, bu durumda o çocuk ikisinin de oğludur.

Bu, aralarında nikah zahir olduğu zaman böyledir. 'Eğer, nikah açık değilse, bu durumda aralarında, nikâh ile hükme­dilir. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.

Çocuk kocanın yanında olduğunda, koca: "Bu, benim başka karımdan doğma oğlumdur." der; karısı da: "Bu, benim senden olma oğlumdur." derse; bu durumda kocanın sözü geçerlidir.

Çocuk kadının yanında olduğunda, bu kadın: "Bu, benim diğer kocamdan olma oğlumdur." der;,kocası da: "Bu, benim senden doğma oğlumdur." derse bu durumda da kocanın sözü geçerlidir. Zehiyre'de de böyledir.

Önce koca iddia ederek: "Bu, benim, senden başka bîr karımdan doğma oğlumdur." der; çocuk da onun yanında olursa, onun nesebi başka karıdan ve o adamdan sabit olur.

Bundan sonra, kadın iddia etse bile neseb ondan sabit olmaz.

Eğer, önce kadın iddia ederek: "Bu, benim başka kocadan olma oğlumdur." der; çocuk da onun yanında olursa; koca ise, iddia ederek: "Benim, başka kadından doğan oğlumdur." derse; aralarındaki nikahın zahir olması halinde ikisinin de sözleri kabul edilmez. Bu çocuk, ikisinin de çocuğudur.

Eğer aralarındaki nikah, açık değilse; kadının sözü kabul edilir.

Bu şahıs kadını doğrularsa, neseb kadından sabit olur.

Çocuk kocanın kendi nefsinde beyan oluyorsa, bu böyledir.

Eğer böyle değilse ve burada kölelik de yoksa, çocuğun sözü geçerlidir. O hangisini doğrularsa onun doğrulaması sebebiyle nesebi ondan tesbit edilir. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.

Kadın, kocasına karşı: "Bu çocuk sendendir." diye iddia eder ve çocuk da yanında olur; bu kadın, onu doğurduğuna şahit de getirir; kocası ise, onu yalanlarsa; İmâm Muhammed (R.A.): "O çocuk, ikisine de ilzam edilir." buyurmuştur. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir.

Kocası olan bir kadın, bir çocuğu iddia ederek: "Onun, bu kocasından olma oğlu olduğunu" söyler, kocası ise onu yalanlarsa; davası   —başka   bir   kadın, 'onun   doğum  yaptığına''   şehadette bulunmadıkça— sahih olmaz.

Kadın, mu'tedde (= iddet bekleyen bir kadın) olur ve kocasına karşı neseb iddiasında bulunursa onun tam delile ihtiyacı vardır.

Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R. A.)'ye göre böyledir.

Eğer kadm, iddet bekleyen veya nikahlı olan bir kadın değilse, neseb, hüccetsiz de sabit olur.

Koca onu doğrularsa, işte o çocuk —her ne kadar, "kadının doğum yaptığına" şahit olmasa bile— ikisinin de çocuğudur. Câmiu's-Sağtr Şerhİn'de de böyledir.

Koca çocuğu iddia eder de, kadın onu yalanlar; bir kadın da bu kadını doğum yaptığını belgeler, koca da onu doğrulamazsa bu durumda kadın doğumu iddia eylediği zaman ebenin şehadetiyle neseb sabit olur. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir.

Bir erkek ve bir kadının yanında bir çocuk bulunduğunda, kadın "o çocuğun o adamdan, olma çocuğu" olduğunu; koca ise, "başka karısından doğma çocuğu olduğunu" iddia ederse; bu durumda, o çocuk adamın çocuğudur; kadının çocuğu değildir.

Şayet bir kadın gelir de, "o çocuğu, o kadının doğurduğuna" şahitlik yaparsa, bu durumda, o çocuk, ondan doğmuş olarak sabit olur. Ve bu şehadetle de o şahsın zevcesi olur.

Şayet çocuk adamın elinde bulunur da, kadının yanında olmaz ise, mes'ele hali üzeredir. Kadın doğumuna bir kadını şahit tutarsa, gerçekten o çocuk, adamdan ve onun oğlu olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Bir erkek ve hür bir kadın, ellerinde olan çocuğun kendi çocukları olduğu hususunda birbirlerini tasdik ederlerse, bu durumda o, onların çocuğu; kadın da bu adamın karışıdır.

Eğer, kadının hür olduğu bilinmiyor, o da: "Ben, senin ümm-ü veledinim. Bu oğlum da sendendir." diyor, adam da: "Hayır, sen benim karımsın." diyorsa, bu durumda o çocuk, onların oğludur.

Fakat kadın, cariyeliğini ikrar etmiş; erkek de onu yalanlamıştır ve cariyeliği sabit olmamıştır ve adam, onun nikahını iddia eylemiştir.

Keza kadın, adamın karısı olduğunu iddia eder; adam da: "O, benim ümm-ü veledimdir." derse, bu mes'ele de öncekinin aynıdır. Mebsût'ta da böyledir.

Şayet adam, karısına: "Bu oğlum, sendendir ve caiz nikahdandır." der; kadın da: "Bu oğlum, sendendir. Fasid nikahdandır." derse; bu durumda o, ikisinin de oğludur.

Keza kadın, erkeğe: "Bu oğlum, sendendir; caiz nikahdandır." der; erkek de: "Bu oğlum, sendendir; fasid nikahdandır." derse, yine o oğlan, ikisinin de oğludur. Ve "nikahın caiz olduğunu" iddia edenin sözü geçerlidir. Muhıyt'te de böyledir.

Eğer,  koca,  "fasid   nikahdandır." derse;  haber,  kadınlar tarafından sorulur ve arları ayrılıp. Bu ayrılık mehür ve nafaka husu­sunda talakla olur ve böylece mehir ve nafaka lazım gelir.
Eğer fasadı iddia eden, kadın ise, ayrılık olmaz. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir. [50]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..