10- Bîr Şahsın: "Filanındır." Diye İkrar Ettikten Sonra, Çocuğun Kendisine Ait Olduğunu İd

Bir adamın yanında bulunan cariye, bir çocuk doğurur ve bu cariyenin efendisi, "bu çocuk hür bir kocadandır." veya "bir köledendir ve o cariyeyi, ben ona nikahladım." diye ikrar ettikten sonra, o çocuğu kendi için iddia ederse; ikrar olunan şahsın onu doğrulamış olması halinde, bu efendinin kendi nefsi için iddiası sahih olmaz.
Fakat çocuk, ona karşı ve onun ikrarı sebebiyle azad edilmiş olur. Eğer ikrar olunan zat, onu doğrulamaz ve yalanlamaz; bi'1-akis susarsa;' bu durumda da davası —asla— sahih olmaz.

Keza, ikrar olunan zat, huzurda bulunmaz veya ölmüş olur ve onun yalanlaması veya doğrulaması bilinmezse; yine efendinin iddiası sahih olmaz.

Fakat, ikrar olunan şahıs onu yalanladıktan sonra, efendi kendi nefsi için iddia ederse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.): "İddiası sahih olmaz." buyurmuştur. Zehıyre'de de böyledir.

Şayet efendi bir şey ikrar etmez, fakat bir yabancı: "Bu çocuk, efendinin oğludur." der ve efendi de bunu inkâr eder; sonra da yabancı onu satın alır ve bundan sonra, efendi "oğlumdur." diye iddia ederse, çocuk azad edilmiş olur. Fakat neseb ondan, sabit olmaz. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir. Mebsût'ta da böyledir.

Bir kadın, bir adama karşı "Onun kendini nikahladığını; yanında bulunan çocuğun ondan olduğunu" iddia eder; kocası da bunu yalanlar; iki şahid de adama karşı şehadette bulunarak: "Kadının iddia ettiği gibidir." derler ve hakim her hangi bir sebeble, onların şehadetini red­deder;   sonra  da,   o  şahitlerden  birisi,   "o  çocuğun,  kendi  çocuğu olduğunu" iddia ederse; davası sahih olmaz.

Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir. Zehıyre'de de böyledir.

Bir kadın,  "O çocuğun,  kadının çocuğu olduğuna" şahitlik yaparsa; o kadının şehadeti, neseb hakkında kabul edilmez.

Sonra da, bir kadın, "bu çocuğun, kendinin çocuğu olduğuna" şahitlik yapar ve bu hususta iki şahit de dinletirse, bu da kabul edilmez.

Çocuk büyür de, "o kadının oğlu olduğunu" iddia eder ve iki de şahit dinletirse, hakim nesebinin ondan olduğuna hükmeder. Mebsût'ta da böyledir.

Bir adam, bir sabinin nesebini iddia ettiğinde, bu sabî de bir kadının yanında bulunur; o kadın da bu iddiayı inkâr eder; adam ise iki şahit dinletirse; hakim onların şehadetiyle hükmeylemez.

Sonra da o şahitlerden birisi, kendi nefsi için iddia eder ve "kadının da, kendi karısı olduğunu" söyleyip, iki de şahit getirirse, hakim onların şehadetlerini kabul eylemez.

Eğer kadın iddia ederek: "Bu oğlan, bu adamdandır." der ve "kendinin de onun karısı olduğunu", iki şahitle isbat ederse; beyyinesi kabul edilir. Muhiyt'te de böyledir.

Bir kadının yanındaki sabîyi iki adam iddia eder ve onlardan her birisi: "Bu, benim oğlumdur. Nikahdan meydâna gelmiştir." der; kadın da bunu inkâr eder; sonra da kadın iddia ederek," onlardan'birinin karısı olduğunu, çocuğun da ondan olduğunu" söyler; iki kişi de buna şahitlik ederlerse, şehadetleri kabul edilmez.

Keza, kadının yanındaki çocuk hakkında birisi şahitlik yaparak: "Bu filanın oğludur." derse; hakim, onun şehadetini reddeder.

Sonra da o şahıs ve başka birisi: "Bu çocuk, başkasının" diye şahitlik yaparlarsa, bu şahitlik de kabul edilmez. Mebsût'ta da böyledir.

Bir adam, "çocuğun mükatebesinin kocasından olduğunu" ikrar ettikten sonra, onun kendisinin olduğımu iddia ederse; bu iddiası doğrulanmaz. Fakat çocuk, azad edilmiş olur.

Müdebbere ve ümm-ü veled de böyledir. Hâvî'de de böyledir.

Bir  adamın  hamile bir cariyesi  olur ve bu  şahıs  "Onun, kocasından hamile olduğunu" ikrar eder; sonra da "kendinden hamile olduğunu" iddia ederse; bu çocuk azad edilmiş olur. Neseb ondan sabit olmaz.

Şayet efendi, ikrarından sonra, bir sene bekler; sonra "Benden hamiledir." der; cariye de altı aydan az bir zamanda, bir çocuk doğurursa; işte o çocuk efendinin oğlu olur; neseb de ondan sübût bulur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam,  "cariyesinin kocasının hazırda olmadığını"  ikrar ederek: "Ölmedi; sağdır." der; sonra da, bu cariye bu sözden altı ay sonra bir çocuk doğurur; efendi de, o çocuğu iddia ederse, bu iddiası doğrulanmaz. Mebsût'ta da böyledir.

İki şahsın elinde bulunan bir cariye, bir çocuk doğurduğunda, bu şahıslardan her biri:  "çocuk arkadaşımmdır." der; sonra da; biri: "kendi nefsi için' iddia ederse; bu iddiası —iddia sahibi ikinci kişi ise—hilafsız— kabul edilmez.

Eğer, birinci kişi ise; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre davası sahih olmaz.
İmâmeyn'e göre ise, davası sahih olur. Çocuk, —onların tasdikleri sebebiyle— hür olur. Cariye de, ümm-ü veled olur. Fakat, bekletilir: Bunlardan birisi ölürse azad edilmiş olur. Zehiyre'de de böyledir. [54]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..