Hâcib


Hâcibin bi'1-fiil vâris olması şart değildir.

Bundan dolayı, bir kimse, hacb-i noksan veya hacb-i hırman ile mahcûb olsa bile, başkasını —bu durumlarda da— hacbedebilir.
Meselâ: Bir ölünün babası ile en az iki kardeşi, bir de annesi bir araya gelseler, kardeşleri —babaları sebebiyle— tamamen mah-cub olurlar. Fakat, bunlarda, ölen şahsın annesini hacb-i noksan ile hacbederler. Çünkü bu durumda, annenin sülüs (= 1/3) olan hisse­si südüs'e (= altıda bire) düşmüş olur.
Keza, ölen bir şahsın babası iie babasının annesi ve annesinin annesi bir araya gelirse; babasının annesi, babası ile tamamen sakıt olur. Fakat, bu ümmü'1-eb de (= babanın annesi de), —kurbî dere­cesi sebebiyle— ümm-ü ümmü'1-ümmü (= annenin annesinin ane-sini) hacb-i hırman ile hacbeder. Çünkü, mahcub olan şahıs, ölü hük­münde olmayıp, bir cihetten verasete ehildir; bir cihetten ise ehil de­ğildir. Eğer, kendisini hacbedecek bir şahıs olmazsa, hem vâris olur ve hem de, hacbedeceği şahsı —yine— hacbeder. Bundan dolayı, ken­di veraseti hakkında gayr-i mevcut, başkasının veraseti hakkında ise, mevcut sayılır.

Misâl:
1                          7                    —                     —

sümün                   baki                 sakıt            .     sâkit
M-----__________________________:__________________ eşele:  8

zevce                     ibn               ibnü'I-ibn         ah lehümâ
Hacibin, verasete sâlih ve bi'1-kuvve vâris olması lazımdır. Dolayısiyle rık (= kölelik), kati (= murisi öldürme) ve küfür

(= müslüman bir murisin vârisinin kâfir olması) gibi, mirasa mâni olan hallerden birinin bulunmasından dolayı verasetten mahrum olan­lar tamamen "Ölü" hükmünde olduklarından başkalarını katiyen hacbedemezîer.

Meselâ: Bir ölünün kölesi veya onun katili olan bir oğlu ile, ka­rısı ve bir de ana-baba bir kardeşi bulunursa, bu şahsın terikesinin dörtte biri karısına; bakisi de kardeşine verilir. Murisin bu oğlu, bun­ları noksan veya tam bir hacb ile hacbetmiş olmaz.

Bu, cumhur-u fukahâya göre böyledir.

(İbni Mes'ûd (R.A.)'a göre, mahrum olan şahıs, hacb-i hırman ile hacbedemese de, hacb-i noksan ile hacbedebilir.)

Kâfir, katil ve köle mahcub değil; mahrumdurlar. Yani hacb-i noksan veya hacb-i hırnıan ile mahcub olmamışlar; şer'an mirastan mahrum olmuşlardır. el-İhtiyâr Şerhu'I-Muhtâr'da da böyledir.

Hangi cihetten olursa olsun hacbedilmiş bulunan iki veya da­ha fazla erkek ve iki veya daha fazla kız kardeşler, (bunlar baba ile birlikte vâris olamazlar) başkalarını hacbederler. Meselâ bunlar, ana­nın hissesini üçte birden altıda bire düşürürler. Kâfi'de de böyledir.

Benü'l-a'yân (= ana-baba bir erkek ve kız kardeşler, oğul, oğlun oğlu, baba, ve dede ile mirastan sakıt olurlar. (= düşerler.)

Dede ile düşmesi hususunda ihtilaf vardır.

Benü'l-allât (= babanın çocukları yani baba bir erkek ve kız kardeşler) de, yukardakiierle düşerler.
Benü'l-ahyâf (- ananın çocukları yani ana bir erkek ve kız kardeşler) de, oğul, oğlun oğlu, baba ve dede ile bi'1-ittifak miras­tan sakıt olurlar. el-İhtiyar Şerhu'l-rauhtâr'da da böyledir.

Bütün büyük anneler, ana ile mirastan düşerler. İster baba anası olsun, ister ana anası olsun farketmez.

Bütün dedeler, baba ile mirastan düşerler. Baba ile beraber bulunan dedenin düştüğü gibi...

Keza, dededen önce bulunan bütün nineler, dede ile mirastan düşerler.

Babanın anası, dede ile düşmez. Çünkü o, dededen önce değildir.

Ana tarafından olan nineler, baba ile mirastan düşmezler.

Bir adam ölür ve babasını, babasının anasını ve anasının anası­nı terkederse; bu durumda babanın anası, baba ile mahcûbe (= mem-nûa) olur. Âlimler annenin annesinin hissesi hususunda ihtilaf eyle­diler: Kimisi: "Ona, altıda bir hisse vardır." dedi; kimisi de: "Altı­da birin yarısı verilir." dediler.

Ölen şahsa en yakın olan, uzak olanı mirastan men eder. İs­ter vârise olsun; isterse muhcûbe olsun farketmez. .

Meselâ: Bir kimse ölür ve babasını, babasının anasını, anasının anasının anasını bırakırsa; "ninelerin tamamı, baba ile mahcûbe olur­lar. Çünkü o, kendi anasını mahcûbe eylemiştir. Anası da, ölenin anasının anasının anasını hacbeylemiştir. Çünkü o, ölene diğerinden daha yakındır." denilmiştir.

Âlimler, nine hakkında "onun, ölenin amcası olan oğlu ile beraber vâris olup olmayacağı hususunda" ihtilaf eylediler. Ekseri âlimler: "Ölenin amcası olan oğlu ile beraber olunca, vâris olur." demişlerdir.

Ninelerin dereceleri vardır:
1-) Ölenin anasının anası ve babasının anası. Bunlar vâristirler.
2-) Dört nine. İkisi babasının nineleri, ikisi de anasının nineleri. Öncekiler, babasının babasının anası, babasının anasının anası; di­ğerleri ise; anasının anasının anası, anasının babasının anası, bunla­rın tamamı vâristirler. Ancak en sondaki vâris değildir.
3-) Sekiz nine. İkisi, babasının babasının nineleridir. Onlar, ba­basının babasının babasının anası ve babasının babasının anasının anası. İşte bu ikisi vâristirler.

İkisi de, babanın anasının nineleridir. Bunlar babanın anasının anasının anasıdır. Buda vârisedir, diğeri ise, babanın anasının ba­basının anasıdır. Bu, mirastan düşmüştür iki nine ise, ananın bası­nın nineleridirler. Onlar, ananın babasının anasının anası ve ananın babasının babasının anasıdır. Bunlar da sakıttırlar. (- mirastan düş­müşlerdir.) İki nine de, ananın anasının anasıdır.

Bunlar:

a-) Ananın anasının anasının anasıdır ve bu vârisedir.

b-) Ananın anasının babasının anasıdır. Bu ise vârise değildir.

Bunlardan her birinin ikişer ninesi olduğu zaman on altı nine eder ki, bunlar da dördüncü mertebedir. Bu anlatımında ikişer nine-sİ olunca, o zaman otuz iki olurlar.

Böylece nineler, iki darb üzerine, hizaları derecede müsavidir ve değişiktirler. Verasetleri hizalarına göre bilinir. Şöyle ki önce dana­ları söylenir; sonra babalarına çevrilirler ve her mertebede ancak f>jr ana bulunur. Böylece beş nine mühâzi (= aynı hizada) olurlar:

a-) Ananın anasının anasının anasının anası.

b-) Babanın anasının anasının anasının anası.

c-) Babanın babasının anasının anasının anasıdır;

d-) Babanın babasının babasının anasının anasıdır.

e-) Babanın babasının babasının babasının anası.

Derecede değişik olan ninelere gelince, bunların, ölene yakın olanı, uzakta olanını hacbeder. Hızânetü'I-MüftîiTde de böyledir.

Ana tarafından olan ninelerden, vârise olacak ninelerin ara­sına, babanın girmesi tasavvur edilmez. Vârise olacak nine (= ced­de), ananın -ilâ nihâye yani ne kadar yukarı çıkarsa çıksın— anası­dır. Bunların yakın olanları, uzak olanlarını mirasdan men ederler. Uzaktakiler vâris olamazlar. Bir tanesi müstesnadır.
Baba ninelerinden çokları yukarda tasvir olunduğu üzere vârise olurlar. el-İhtiyar Şerbu Muhtar'da da böyledir. [59]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..