13- AVLIYYE

Vârislerin sehimleri (= farîzeleri) üç kısma ayrılır:
1-) Fariza-i âdile: Vârislerin hisselerinin toplamı ile mes'elenin mah­recinin (= paydasının) eşit olması hâlidir.

Ashâb-ı ferâizin hisseleri, asıl mes'eleden az olduğu hâlde, bun­ların arasında bir asabe bulunur ve bu da bakiyi alacak olursa, bu durumda da vârisler ile asıl mes'ele (= mahreç = payda) arasında, bir eşitlik bulunmuş olur. Misâller:
2                                           j

sülüsân                                     sülüs
----------■—-----------------------------_______. eşele:   3
uhteyn Iehümâ                         uhteyn liüm                  x 2
(= ana-baba bir 2 kız kardeş)   (- ana bir, 2 kız kardeş)          6.
(2 + 2 = )4                             (i + 1=)2
2                                            ı

sülüsân                                     baki

M

bintan                                   am liüm
(= 2 kız                          (= ana bir amca)
(1 + 1=)2                                   1
eşele:   3
2-) Reddiyye: Ashâb-ı ferâizin sehimlerinin toplamının, mes'ele­nin mahrecinden eksik olması hâlidir. Buna, fâriza-i kâsıra'da denir. Bu durumda, mahreçten baki kalan miktar da, yine farz hisse sahip­lerinden hak sahibi olanlara, sehimleri nisbetinde reddedilir.

(Reddiyye konusu, bundan sonraki bab'da işlenecektir.
3-) Farîza-i Aile (= Avliyye): Bu da, ashab-ı ferâizin hisselerinin, mes'elenin nıuhrecinden büyük (çok) olmasıdır.

Yani» vârislerin sehimleri toplanınca, bu, kendileri için yapılan meselenin mahrecinden fazla olur ve mahreç bunları tam olarak içi­ne alamaz.
Meselâ: bir mîras meselesinin mahreci 6 olduğu hâlde, sehimle­rinin toplamı 8'e ulaşabilir.

Bu durumda, bu mîras mes'elesinin mahrecini, o sehimlerin top­lamı teşkil eder. Yani, vâhid-i kıyâsî (= birim) kabul edilen terike, bu ikinci mahrece eşit kısımlara ayrılır ve vârislerin sehimleri bun­dan verilir. Böylece, her vârisin sehmi aynı nisbet dâhilinde azalmış ve aralarındaki adalet korunmuş olur.

Meselâ: Ölen bir şahsın, geride mirasçı olarak karısı, iki tane ana-baba bir kız kardeşi ve anası kalırsa veya ölen kimsenin kocası, ana-baba bir kız kardeşi ve anası kalırsa; bu durumlarda, sahâbîle-rin ekserisine göre avliye olur.

Hz. Ömer (R.A.), Hz. Osman (R.A.), Hz. Ali (R.A.) ve Hz. Ibn-i Mes'ûd (R.A.)'un görüşleri de budur.

Bu, fukahânın yoludur. Mebsût'ta da böyledir.

Avl diye, farz olan sehimlerin üzerine ziyâde olan sayıya der­ler, mes'eie, farz olan sehimler karşısında yükselir ve sehimlere, — herkesin hissesi nisbetinde— noksanlık gelir.
Bu, bazı vârislerin ba'zılarma tercih edilmediği zamanda böyle olur. Borçlar ve terekeye izafe edilen vasiyetler gibi... bu durumda, herkesin nasipleri kadar taksim edilir ve hepsinin nasibinde de azal­ma olur. el-İhtiyâr Şerhu'l-Muhtâr'da da böyledir. [90]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..