8- ZİRÂİ ORTAKLIKTA, TARLA VEYA HURMALIK SAHİBİ İLE ÇİFTÇİ VE ÂMİLİN HİSSELERİNİN FAZLALAŞTIRILMASI

Bunun aslı: üzerinde anlaşma yapılan halde ise, üzerine Ma'kû-dün aleyh hâlde ise, başlangıçta zirâatcinin hissesinin artırılması caiz­dir. Çünkü, bedeldeki fazlalaştirma, asılda muteberdir. Aslin ise, ma'-kûdün aleyhin yanında olması iktiza eder.

Keza, bu fazlalığın ma'kûdün aleyhin yanında noksanlandırılması iktiza eder ki bu her iki hâlde de caizdir. Çünkü, bedelin bir kısmını düşürmek ma'kûdün aleyhin bedelindedir.

Bunun dışında bunlardan birini, ziraati hasaddan önce artırmak, hurmanın büsrü büyümeden olursa caizdir. Çünkü müzâraada çıkacak şeyi mümâsi zamanında artırmak caizdir. Alım satım ve icârede olduğu gibi...

Bundan sonra olursa, tohumu veren şahıs ve hurmalığı veren şahıs tarafından, çıkacak olan mahsûlden aralarında olan şarttan ziyade ar­tırmak caiz olmaz.

Tohumu vermeyen taraftan olursa; bu artış caiz olur. Çünkü to­hum sahibinin artırması, müzarânın başlangıcında caiz idi. Bu durum­da akdi bozmamak için ekiz olmaz. O yola cevaz verilmemiştir.

Eksiltmek de böyledir. Çünkü, tohum sahibi, müste'cirdir, Müs-te'cir ise, müşteridir. Müşterinin artırması mümkün değildir. Eksiltme­si de mümkün değildir. Çünkü bedeli belirtilmiştir; eksiltmek olmaz.

Tohumu olmayana gelince onun için ziyadeîeştirinek caizdir. Çün­kü, tohum sahibi bidayette çıkacak mahsule karşı ziyadelendirmesi müm­kün değildir. Ma'kûdün aleyh'de değişiklik olmasın diye, düşürmek de caiz değildir. Çünkü tohum sahibi, müste'cirdir. Mtiste'cir ise, müşte­ridir. Müşterinin artırması mümkün değildir.

Tohumu olmayana gelince, o, icara verendir. İcara veren ise, üc­rette eksiltme yapabilir. Onun yâni tohum sahibinin ücretten bir kısmı­nı düşürmesi, —ma'kûdün aleyhi bozması hâlinde— caizdir.

Tohum, düşme zamanı belirli ise, o belirli tohumdan düşmek sahih olmaz. Fakat, sözleşme vaktinde, tohum belirli değilse.düşmek şahin­dir. Satıcının, parasını aldığı sırada, bir kısmını, müşteriye ibra etmesi gibi, bu da sahihdir. Eğer ayn düşme zamanı duruyorsa, bu böyledir.

Serahsî'nm Muhıyt'nde de böyledir.

iki kişi-, yarı yarıya ortak almak üzere, müzâraa veya muamele akdi yaptıklarında; çiftçi veya âmil bir mahsûl hasıl olana kadar çalışır, sonra da diğeri, ona altıda bir nisbetinde kendi hissesinden artım yapar ve onun hissesi üçte iki olur; diğeri de buna razı olur ve bu hasaddan önce olursa; caiz olur. Hasaddan sonra veya hurma yetiştikten sonra olursa ve şayet artım yer sahibinden veya hurmalık sahibindein ise, ve o da muamelede olursa; işte bu bâtıldır. Diğeri tarafından ise caizdir.

Keza, artırış tohum kendisinden olmayan yer sahibi tarafından olur ve bundan önce de tohum sahibi artırmış bulunur; ve bunlar da muamele ve müzâraada, "çıkan mahsûlün yan yarıya" şart koşulduğu halde olur ve o zaman, şart koşarak.^sahibi yirmi dirhem fazla verecek" dedilerse; işte bu müzâraa da, muamele de —hangi taraftan olursa olsun— fâsiddir. Çıkan mahsûlün tamamı, müzâraada tohum sahibi­nin olur. Muamelede ise, hurmalık sahibinin olur.

Keza, birinin diğerine yirmi ölçek fazla vermesi hâlinde de hüküm böyledir.
En doğrusunu bilen, Allahu Teâlâ'dır. [23]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..