17- MÜZARAA VE MUAMELE KARŞIĞINDA TEZEVVÜC, HULÛ' VE KASDEN ADAM ÖLDÜRMEKTEN DOLAYI SULH YAPMAK

Arazisini, o sene ekmek üzere, bir adam, bir kadınla nikahlanır ve "tohumu ile çalışmanın kadına ait olması, çıkanı da yarı yarıya tak­sim etmelerini'* şart koşarlarsa; bu durumda nikâh caizdir, müzarâa ise fasidedir.

Bu durumda,, kadının mehri, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, o ye­rin ücretinin yansı kadardır. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre ise, onun meh­ri,emsalinin mehri gibidir ve o yerin ücretinin yarısı kadardır.

Kadın o yeri ekerse; ordan çıksın veya çıkmasın, kadın boşan-mamiş olması hâlinde, çıkan mahsûlün tamamı, bu kadının olur.

Bu, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre böyledir.

Bu kadın, yer sahibinin yerinin, ecr-i mislinin yarısını vermesi ge­rekir. Kocasının üzerinde de mehri yoktur.

İmâm Muhammed (R.A)'e göre ise, kadının, o yerin tamamının ecr-i mislini vermesi gerekir. Kocasının üzerinde de mehr-i mislinin en azı vardır.

Şayet onun mehr-i misli, o yerin ecr-i misli kadarsa veya daha faz­la ise, o takdirde misilleme olur.

Eğer, mehr-i misli az ise, kadın, o yerin ecrinin noksanlığını tamam­lar. Serahsi'nin Muhıyt'nde de böyledir.

Bundan sonra, o kadını kocası, ona dâhil olmadan ve ziraattan da önce boşarsa İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre bu kadının, kocası üze­rinde o yerin ücretinin dörtte biri kadar —müzâraa sebebiyle— hakkı vardır. Kocasının ise, onda hiç bir hakkı yoktur.

İmâm Mnhammed (R.A.)'e göre ise, ziraattan sonra boşasa bile, bu kadına, muta (= bir miktar yardım—) vardır. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre ise, mehir olarak, bu kadına o yerin dörte birinin ecr-i misli verilir.

Şayet, tarla ve tohum koca tarafından olur; emek (= çalışmak) de, yalnız kadın tarafından olursa; bununla, tohum ve emeğin koca ta­rafından, tarlanın kadın tarafından olmasının arasında bir fark yoktur.

Yer ile tohum, kadın tarafından; yalnız çalışmak koca tarafın­dan olursa; işte bununla tohum ve çalışmanın kadın tarafından olması arasında bir fark yoktur; ikiside aynıdır. Muhıyl'te de böyledir.

Bir adam, bir kadım, "Ona hurmalığını vermesi ve kadının da, bu hurmalığa bakıp çalışması; çıkan mahsûle de ortak olmaları" şar-.iyie nikahlarsa; bu takdirde kadına mehr-i misil vardır. Çünkü, kocası ona, çalışması karşılığında, mahsûlün yansını şart koşmuştur.

Bir adam, bir kadını hurmalığının yansını ona emek mukabili vermek üzere, nikahlarsa; bu mes'elede ihtilaf vardır. Çünkü koca, onu, "çıkacak olan mahsûlün yansı, mehrine karşılıktır." diye iltizam ede­bilir. Zahîriyye'de de böyledir.

Hulû ( = mal mukabil boşama, boşanma) mes'elesine gelince; Ni­kâh babında bu mes'eleler, enine boyuna beyan edilmeştir.

Eğer kadın yerinin mefaatini bezi etmiş ise İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, hulû sebebiyle kocanın, o yerin ecr-i mislinin yarısını alması gerekir.

İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre ise, hulû, mehr-i müsemmaya baliğ olacaktır. Ve o yerin ecr-i mislinin tamamı olacaktır.

Şayet kadın, ordan çıkacak olan mahsûlün yarısını bezi etmiş ise, hulû, bil-icma, tam mehr-i müsemması kadarmadır.

Kasden kati (= adam öldürme) de sulh ile ilgili cevap da, hulû'-un cevabının aynıdır.

Şayet katil, kendi yerini veya şahsî menfatini bezi eylemiş ise, (ver­miş ise) İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre ölenin velisi, o yerin ecr-i mislinin yansını alır. Veya, kazancının yarısını alır.İmim Mnhammed (R.A.)'e göre ise, ölenin velisi, o yerin ecr-i mislinin tamamını, —diyetten az ise— alabilir.

Şayet katil, o yerden çıkacak olan mahsulün yansını vermek üzere anlaşma yaptı ise, (Şöyle ki: Tohum kendi tarafından olacakdır) o tak­dirde ölenin velisi diyetin tamamını alır veya affeder; her hâli de sahihdir. Nikâh da böyledir. Fâsid olan şartlarla, af bâtıl olmaz. Hulû da böyledir.

Bu, kasdın adam öldürmede yapılan sulha göredir. Eğer öldürme işi, hatâen olmuşsa veya kasden olmuş fakat orada kısasa imkan olmamış ve mal gerekmişse, bu takdirde müzâraa da, sulh da her ikisi de fasiddir.

Velinin —cinayet diyeti olan— hakkı cinayet işleyen şahısta — Sulhda önce olduğu gibi— baki kalır.
Sulh fâsid olunca, varlığı yokluğu bir olur ve velînin hakkı canının üzerinde —diyet olarak— kalır. Bu durum da böyledir. Muhıyi'te de böyledir. [33]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..