8- VİTİR NAMAZI

İmâmı Â'zam Ebû Hanife (RA.)'den vitir namazı hakkın­da üç rivayet vardır :
1- Bir rivayete göre, vitir namazı farzdır.
2 - Bir rivayete göre, vitir namazı müefcked sünnettir.
3- Bîr rivayete göre   ise, vitir namazı   vacibtir. Bu kavil, İmânvı A'zam (R.A.) 'm son kavlidir. Sahih olan da budur. Serah-sî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Vitir namazı, eğer yatsıya tabi bir sünnet olmuş olsaydı, bu namazı, gecenin sonuna kadar te'hir etmek, yatsıya tabi bir sünneti te'hir etmek gibi mekruh olurdu. Tebyln'de de böytedir.

Vitir namazını, gücü yettiği halde,  ayakta değilde  attı­rarak kihnak caiz değildir.

Özürsüz olarak, vitir namazını binekte knmak da caiz değil­dir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Aradan çok müddet geçmiş olsa bile, bir kimsenin,  kas-den veya unutarak, terketmiş olduğu vitri kaza etmesi vaciptir. Vi­tir niyyeti olmaksızın, bu namazı kaza etmek caiz olmaz. Kitfâye'de de böyledir.

Vitir namazını kaza eden kimse, kunutu da kaza eder. Muhıyt'te de böyledir.

Yatsmm sünnetini  farza tabi olarak  gecenin sonuna tehir etmek mekruhtur; fakat, vitri gecenin   sonuna tehir etmek müstehabtır. Tebyîn'de de böyledir.

Vitir, üç rek'atitir ve bu üç refe'atin araları selâmla kesil­mez. Hidâye'de de böyledir.

Kunut,  sahih olmak üzere  vacibtir. Cevheretü'n - Ney-ylre'de de böyledir.

Vitir kılmakta olan kimse, üçüncü rek'atin kıraatini biti­rince tekbir alır; ellerini kulakları hizasına kaldırır ve rükû'a var­madan,  senenin bütün günlerinde kunut; yapar.

Kunut'ta ayakta durma miktarı, «tze's - semâü'nşekkat Sûre­si» ni okuyana kadardır. Mumyt'te de böyledir.

Kunutta, ellerin salınıp sahnmayacağı hususunda, ihtilâf ' edilmiştir. Muhtar olan kavil, kunut esnasında, ellerin aşağı salın­madan kaldırılacağıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

İmâm olsun, cemaat olsun; vitir kılmakta olan kimseler, kunutu gizli okur. Muhtar olan kavil budur. Nlhâye'de de böyledir.

Yalnız başına vitir kılan kimse de, kunutu gizli okur. Muhtar olan budur. Mecmau'l - Bahreyn'de de böyliedir.

Kunutta okunması mecburî olan bir duâ yoktur.

Yalnız, kunut'ta «Allahüme inne neste'ıynüke» duasını okumak evladır.

Kunut duasını güzel okuyamıyan kimse :
«Rabbena ât mâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'1-âhireti haseneten ve fcinâ azebe'n-nâr» âyetini okur, Muhiyt'te de böyledir.

Veya, bu kimse : «Allâhümme'ğfirlenâ» der ve bunu üç defa tekrar eder. Ebû'I - Leys'in ihtiyarı da budur. Slirâciyye'de de böy­ledir.

Bir kimse, kunutu unutmuş olsa ve bunu .rükû'da hatır-lasa, sahih olan, o kimsenin, rükû'da kunutu okumamasıdır. Bu kimse, tekrar kıyama da kalkmaz. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bu kimse, şayet rükû'dan kıyama dönse ve kunutu okusa, bu durumda, rükû'u yenilemez ise, namazı bozulmaz. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.

Fakat, bu kimse  kunutu unuttuğunu  rükû'dan başını kaldırdığı zaman hatırlarsa, bil-ittifak kunutu okumaya dönmez. Muzmarât'ta da böyledir.

Vitir kılmakta olan kimse, eğer Fâtiha'yi okur da, süreyi terk ederse; bu kimse rükû'dan doğrulur; sûreyi okur; kunutu iade eder; rükû' yapar ve sehivden dolayı da secde eder.

Keza, sûreyi okur da, Fatiha'yj terk ederse, bu durumda da Fatiha'yı'okur, sûreyi, kunûtiu ve rükû'u da iade eder. Bu kimse, şayet rükû'u iade etmemiş olsa,  yine  namazı caiz olur. Sirâ-cül - Vehhâc'da da. böyledir.
0 Vitir, cemaatle kılınırken, imâm, kunut yapmadığını, rü­kû'da hatırlarsa, kıyama dönmesi caiz olmaz. Bununla beraber, şa­yet, imâm, kıyama döner ve kunutu okursa, rükû'u yenilemesi uy­gun olmaz.

Bu durumda, imâm, rükû'u iade ederse, cemaat, önceki rü­kû'da imâma tabi olmaz; ancak, ikinci rükû'da tabi olur. Bunun aksini yapsalar bile namazları bozulmaz. Hulâsa'da da böyledir.

Vitir kılan kimse, kunutta Peygamber (S.A.V.) Efendimiz-'e salat okumaz. Bu, bizim âlimlerimizin ihtiyar ettiği kavildir. Zâhîriyye'de de böyledir.

Muktedî, kunutta imâma tabi olur.

Muktedî, kunutu bitirmeden, imâm rükû'a varmış olsa, bu du­rumda da muktedî imâma tabi olur.

İmâm, kunut yapmadan rükû'a varmış olsa, bu durumda muktedî de kunuttan bir şey okumamış bulunsa, muktedî eğer, yetişemeyip rükû'u kaybedekten korkarca, o zaman rükû'a vahr. Eğer bundan korkmazsa, kunutu okur ve sonra rükû'a varır. Hu­lâsa'da da böyledir.

Nâtıfî, Ecnâs'ında : «Bir kimse, birinci rek'ati mi, ikinci rek'ati mi yoksa üçüncü rek'ati mi kılmakta ol'duğu hususunda şüpheye düşerse, bu durumda, içinde bulunduğu rek'atte kunut ya­par, sonra oturur. Daha sonra, kalkıp iki rek'at daha kalır. Bu iki rek'atin herbirinde de oturur ve ihtiyaten kunut yapar. Bir kavle göre de", bu kimse hiçbirisinde kunut yapmaz. Sahih olan, önceki kavildir. Çünkü, kunut vacibtir; vacible bid'at arasında tereddüt yoktur. Bu kimse ihtiyaten kunut yapar» denilmiştir. Serahst'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Mesbûk, imâmla birlikte kunut yapar; imâmdan ayrıldık­tan sonra yapmaz. Münye'de de böyledir.

İmâmla birlikte kunut yapmış olan mesbûk, namazın ka­lan kısmını kaza ederken, ikinci defa kunut yapmaz. Serahsî'nin  Muhıyt'inde de böyledir. Bütün âlimlerin kavilleri budur. Muzma-rât'ta da böyledir.

Vitirde, üçüncü rek'atın rükû'unda imâma yetişmiş bulu­nan bir mesbûk, namazının kalan kısmını kaza ederken de kunut yapmaz. Muhiyt'te de böyledir.

Vitirden başka hiçbir namazda kunut yoktur. Mütûn'da da böyledir.

İmâm, vitirde, rükû'dan doğrulduktan sonra kunut yapsa, fakat muk-tedı bunu görmese, bu durumda muktedî imâma tabi olur. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böyledir.
Şayet, imâm sabah namazında kunut yaparsa, arkasında­kiler susarlar. Hîdâye'de de böyledir. Bu durumda cemaat ayakta bekler. Sahih olan budur. Nihâye'de de böyledir. [53]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..