Kaç Rek At Kılındığı Hakkında, İmâm İle Muktedî Arasında Çıkan İhtilaf Ve Şüphe

Bir kimse, üç rek'at mi, dört rek'at mi kıldığı hususunda şüpheye düştüğünde, eğer bu şüphe, o kimseye ilk defa arız oluyor ise, bu kimse, namaza yeniden başlar. Şiracü'l - Vehhâc'da da böyle­dir.

Namaza yeniden başlamak, önceki namazdan, selam ver­mek, konuşmak veya başka bir amelle çıkmakla mümkün olur. Böy­le bir sebeple, Önceki namazdan çıkmadıkça, yerli bir namaza başla­mak, tasavvur bile edilemez. Sadece selam vermekle, namazdan çı­kılmış olmaz. Namazdan, ancak namazı ifsâd eden bir amelle çıkı-labilir. Tebyin'de de böyledir.

Yukarıda ki «ilk arız oluyor ise» lâfzının izahı hususumda da âl illilerimiz arasında görüş ayrılığı vardır. Bazıları sehvetmek, o kimsenin Biç âdeti değil ve Ömründe ilk do: ehv-miş ise... demektir.» demiştir-. Mubyıt'te de böyledir.

Eğer bu hususta, si'çok. mit (ara:-. rır.) Ve re'yinin büyük olanı. ;ıhp dir,

Ef.;imr, ne: :' inde de, şevk-

zuhur etın£i.^, bv dunumda man kirişenldıv.y

vecih üzerine, navi?.azm kaluvrmm bin;j eder.

Şüphe, iki rek'at mı, bir rek'at mı şeklinde isi. bu dur;/-! = namazın kalan kısmı, bir rek'at üzerine bina rdUir

Bu durumda, az üzerine bina edilince, her rokV.,- b^mda o ;üu-lur. Çünkü, bu oturuluştarm, farz olan oturuşun yarinde —yapıl­makta— ojma ihtimaldir; vacip olan oturuşun makamında yapıln-r-olma'ihtimali vardır. Görüldüğü gibi, bu hüküm, i:aıv, veya vacŞ olan duruşların terk edilmesini önlemek içkidir.
Bir kimse, dört rek'atü bir namazda, bu birinci i-ü.k-'at ra;, ikinci rek'at mı diye şüpheye düşerse, onu, birinci reV'aı kabul ede;. sonra oturur. Sonra, kalkıp bir rek'at daha kılar, oturur, kalkıp bir rek'at daha kılar ve oturur. Sonra yine kalkıp bir1 rek'at daha kılar ve oturur. Bu dört otmaışun, üçüncü ve dördüneü.kv' Hrz. birinci ve ikinci otuı^şlar      . vaciptir. Bahrü'r - Râık'îa d;> İvüyledû .
Bir kimsi1.   . lamdan öıv  .la;.-     ...ıra fakat te-
şehhüdden sonra p;     :eye 4uşmii edilmez ve namazın cevazı.; ükmolunuı,      
Bir kimse, namazı kılıp kılmadığı lıse, eğer vakit varsa, bu namazı iade eder.. Vakit çık: şekilde bir şüpheye düşen kimsenin, yapacağı    hiç  Muhıyt'te de.böyledir1.                 -

Bir kimse, kıyamda olduğu halde, sabah;.

rek'atte mı, üçüncü rek'atte mi olduğu hususunda o rek'ali tamamlamaz; teşehhüd miktarı oturup ayaj':    "•            

rek'at daha kılar. Her rek'atte, Fatiha ve sûreyi okur; oturup teşeh­hüdü okur ve sonra da sehvinden dolayı secde eder.
Mi1 kimse, secdede iken, birinci secdede mi, ikinci'secdede mi oldi hususunda şüpheye düşse, yaptığı secdeye devam eder. Bi­ri dede veya ikinci secdede olmasının bîr farkı yoktur; bunlar müsavidir.- Çünkü, eğer o birinci secde ise, ona devam etmek lazım gelir; eğer ikinci secde İse, tamamlanması lazım gelir. İkinci sec­deden başını kaldırdığı zaman, teşehhüd miktarı oturur; sonra kal­kar, bir rek'at daha kılar.

Bir kimse, sabah namazının secdelerini yaptığı sırada, bi­rinci rek'atte mı, üçüncü rek'atte mı olduğu hususunda şüpheye dü­şerse, eğer birinci secdede ise namazının ıslahı mümkündür. Çünkü, o, eğer iki rekat kilmiş ise, namazın tamamı ile rek'at olduğu için, namrjzrtamam olmuş olur.
Şayet1, üçüncü rek'atte ise, İmâm Muhammedi (R.AJ'e göre, bir vecih ten namazı fesada gitmez. Çünkü, o kimse, birinci secdede ha­tırladığı zaman; kalkar ve sanki hiç secde yapmamış gibi olur. Bu mesele, beşinci rek'atin secdesinde iken, abdestin bozulmasında ol­duğu.gibidir.

Namaz kılan kimse, eğer ikinci secdede ise,, bu durumda nama­zı fesada gider.

Bir k*mse, sabah namazında ikinci rek'at i mî, }'oksa üçüncü rek'ati-mi kıldığı hususunda şüpheye düşer ve araştırması da bir netice vermezse; bu durumda, eğer ayakta ise, hemen oturur; sonra kalkıp, iki rek'at daha küar ve oturur. Eğer oturuyor idiyse, mesele kendi halîhcedir.' Araştırır; eğer taharrîsi ile ikinci rek'atta olduğu kanaatine varırsa, namazına devam eder. Taharrisi, üçüncü rek'atte olduğu kanaatini çıkarırsa, oturuşlarını araştırır. Neticede, iki rek'-. atın sonunda oturmadığını anlarsa, namaz fasîd olur. Taharrisi bir netice vermezse, yine, namaz fâsid ölür.

Dört rek'atli bir namazda, dördüncü rek'at rai, beşinci rek'at-mi olduğu hususunda şüpheye düşmüş olan kimsenin durumu da yu­karıdaki jpj&idir.

Bir kimse, üçüncü rek'atte mi, beşinci rek'atte mi olduğu hususunda şüpheye düşerse; sabah namazı hakkında söylemiş oldu­ğumuz gibi hareket eder : Kuûda avdet eder, (oturuşa döner); son­ra bir rek'aıt daha kılar; teşehhüd okur; sonra ayağa kalkar; bir rek'at daha kılar; oturur. Sehvi için de secde yapar.

Bir kimse, vitir namazında kıyamda (= ayakta) iken, ikinci rek'atte mi yoksa üçüncü rek'atte mi olduğu hakkında şüpheye düş­se, kılmakta olduğu rek'ati tamamlayıp kunût duasını okur ve otu­rur. Sonra kalkıp, bir rek'at daha kılar ve o rek'atte de kunûtu okur. Muhtar olan görüş budur. Buraya kadar, Hıdâsa'nın ibaresi-dir.

Bu mes'elelerden gafil olmak uygun olmaz. Çünkü bunlar sehiv secdesi icabettiren halerdir. Bu şekiller, ister taharri ile ol­sun, ister az üzerine bina etmekle olsun, müsavidir. Fethii'I - Kadtr -den naklen, Bahrü'r-Râık'tâ da böyledir.

Bir kimse, namazı, üç rek'at mi yoksa dört rek'at mi kıldığı hususunda şüpheye düşse ve uzun süre düşündükten sonra, kesin olarak, üç rek'at kılmış olduğunu anlayıp bilse; bu durumda, düşün­mesi, kendisim, bir rükün eda edecek kadar geri bırakmamış ise, sehiv secdesi yapması gerekmez.

Fakat, düşünmesi uzun sürer ve kendisini bir rek'atten veya bir secdeden geri koymuş olursa veya rükû'da ve secdelerde böyle bir düşünme haline girer ve bu durum uzun sürer ve bu sebeple halin­de bir değişiklik olursa, istihsanen, sehiv secdeleri yapması gerekir. Muhıyt'te de böyledir.

Namaz kılarken, abdestinin olmadığını zanneden veya haki­katen mestleri üzerine meshetmemiş olduğu açığa çıkan bir kimse için, sonradan kesin olarak abdestinin bozulmadığına veya mestleri üzerine mesh ettiğine kanaati hasıl olması halinde, şüpheye mahal yoktur.

Ebû Bekir : «Eğer bu kimse, abdestinin olmadığını veya mest­leri üzerine mesh etmediğini bildiği halde iken bir rükün eda etmiş­se, artık o namazı yeni baştan kılar. Şayet durum böyle değilse, na­mazına devam eder.» demiştir. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.

Bir rükün eda ettiğini kesinlikle bilen, fakat iftitah tekbiri­ni alıp almadığı;. abdesfcinin bozulup bozülmadiğı; üzerine pislik bulaşıp bulaşmadığı veya başına mesh edip etmediği hususunda şüpheye düşen kimse, eğer bu şüphe, ilk şüphesi ise, namazı yeni baştan kılar; böyle değilse, namazına devam eder; abdest alması ve­ya elbisesini yıkaması gerekmez. Fethü'l- Kadir'de de böyledir.

 Fetâvâyi îtâbiyye'de : «Bir kimse, namaz kılmakta iken, misafir mi yoksa mukîm mi olduğu hususunda şüpheye düşse, na­mazı dört rek'at ktfar ve ihtiyaten ikinci rek'atte de oturur.» denil­miştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Cemaate namaz kıldırmakta olan bir kimse, iki rek'atini kıldıktan sonra, ikinci secdede, bir rek'at mi yoksa iki rek'at mi kıldığı hususunda veya dört rek'at mi yoksa üç rek'at mi kıldığı hu­susunda şüpheye düşerse arkasındaki kimselere bir göz atarak, on­ların halini öğrenir. Eğer onlar kalkarlarsa, kendisi de kalkar; eğer onlar otururlarsa, kendiside oturur. Bu durumda, onlara itimat ey­lemesinde bir beis yoktur. Bu durumda sehiv secdeleri de gerekmez. Muhıyt'te de böyledir.

îmânı, namazda şüpheye düştüğü zaman, sözüne güvenilir iki kişinin sözünü alıp kabul eder.

Yalnız başına veya cemaatle namaz kılan kimse, selam ver­dikten sonra, güvenilir bir kimse kendisine : «Sen öğle namazını üç rek'at kıldın.» dese; âlimlerimizin beyanına göre, eğer namaz kılan kimse, dört rek'at kıldığını —kesin— bilirse, kendisine üç rek'at kıldığını haber veren kimsenin haberine iltifat etmez, değer ver­mez. Muhıyt'te de böyledir.

Zahîriyye'de nakledildiğine göre, İmâm Muhammed bin Ha­san (R.A.) : «Ben, bir kişinin sözü ile de, bütün halerde namazı ye­niden kılarım.» demiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Namaz kılan kinişe, haber verenin doğru sözlü mü, yoksa yalancı mı olduğu hususunda şüpheye düşerse, İmâm Muhammed'e (R.A.) göre, o şahıs, ihtiyaten namazını yeniden kılar. Bu kimse, iki adil kişinin söz'eri hususunda da şüpheye düşse, yine namazım iade eder. Haber veren kimse, güvenilir birisi değilse, onun sözü kabul edilmez.
8 Bir,cemaate namaz kıldıran imâm, namazından hemen son­ra gittiğinde, cemaatin bir kısmı: «Bu öğle namazıdır.» bir kısmı da : «Bu ikindi namazıdır.» deseler; eğer vakit öğle vakti ise, kılman namaz, öğle namazıdır. Vakit ikindi vakti ise, kılınan namaz ikindi nazmaıdır. Çünkü burada, vaktin muvafık olduğunu iddia eden için, —vakit— apaçık bir şahittir.
Eğer, hangi vakitte olunduğu biüinmezse, her iki topluluğun sözü de caizdir. Kıyas da böyledir, Mohıyt'te de böyledir. [69]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..