Hayvan Üzerinde Kılınan Namaz :

Şehir haricinde, hayvan üstünde, nafile bir namazı, —hay­van, hangi tarafa giderse gitsin, kiîmak caizdir. Serahsî'nin Muhıyt'-inde de böyledir.

Bu kimse, bu nafile namazı, hayvanın gittiği yöne doğru kılmazsa, namazı caiz oîmaz, Sarâcül - Vehhâc'da da böyledir.

EbûHanife (R.AJ'ye göre, şehirde, hayvan üzerinde namaz kılmak caiz olmaz. Serahsî'nîn Muhıyt'inde de böyledir,

Şehir haricinde, hayvan üzerinde namaz kılmak hususunda misafir olanlarla, mukim bulunanlar müsavidir. Sahih olan budur.

Meselâ : Bir kimse, yiğitini aramak için şehir haricine çıksa da, hayvanı üzerinde nafile namaz kılsa, bu şahıs misafir olmasa bile, namazı caiz olur. Muhiyt'te de böyledir.

Hayvan üzerinde, namaz imâ ile kılınır. Hulâsa'da da böy­ledir.
Huccet'de : «—Hayvan üzerinde namaz kılan kimse— eğerin veya semerin üzerine oturur. Kıraat ederek, rükû1 ve secdeleri ya­parak, teşehhüdü okuyarak namaz kılar ve selam verir.» denilmiş­tir. Tatarhânİyye'de de böyledir.

Bu kimse, secdelerini rükû'dan daha aşağı —eğilerek— yapar. Yürümekte olan hayvanın üzerinde bulunan bir şeyin üstüne başını koymaksızm imâ üe namazını kılar veya hayvanını durdura­rak kılar. Hulasada da böyledir.

Hayvanın üzerine konulmuş olan bir şeyin üzerine veya eğer üzerine secde etmek caiz olmaz. Bahrü'r - Râıkta da böyledir.

Hangi hayvan olursa olsun, üzerinde namaz kılan kimse, imâ ile kılar. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.

Hayvan üzerinde nafile namaz kılmakta olan kimsenin, na­maza başlarken, kıble istikâmetine dönüp dönmemesi müsavidir. Muhıyt'te de böyüedir.

Hayvan üzerinde namaz kılan kimseler, namazlarını. tek başlarına kılarlar; cemaatle kılacak olsalar, sadece imâm olan şahsın namazı caiz olur; diğerlerinin namazları caiz olmaz.

Şehir haricinde, hayvan üzerinde —nafile— namaz kılan kimse, hayvanını sürebilir mi?

Şeyhü'l - İslâm, Şerhü'l - Siyer'inde : «Meselenin tafsilâtı şu­dur : Eğer hayvan kendi basma yürüyorsa, onu sürüp sevketmek doğru olmaz. Fakat, hayvan kendiliğinden yürümüyor da sahibi sü­rüyorsa, onun namazı fasid olur mu? Bu kimse eğer yanında bulu­nan kamçı ile vurarak sürüyorsa, namazı fasid olmaz. Çünkü bu, amel-i kalîMir.» demiştir. Zehiyre'de de böyledir.

Bir kimse, şehir dışında hayvan üzerinde namaz kılmaya başlasa da, namaz bitmeden şehre girmiş olsa, âlimlerin çoğuna gö­re, bu kimse, hayvanından iner ve namazını yeride tamamlar. Alınıp kabul edilen görüş budur. Gıyâsiyye'de de böyledir.

Yerde başlanılan bir nafile namazı, bir hayvana binerek ta­mamlamak caiz olmaz.

Fakat, bir hayvan üzerinde başlanılmış olan nafile namazın, ondan inilerek tamamlanması caizdir, Mütûn'da da böyledir.

Aynı hayvan üzerinde bulunan iki kişiden biri, diğerine uy­muş olsa, kıldıkları nafile bir namaz ise, caiz olur. Sirâciyye'de de böyledir.

Bu kimselerin, ikisinin de bir mahmil (= devenin üzerine konulup, içine oturulan sandık veya sepet gibi şeyler) de olması ile mahmilin ayrı ayrı taraflarında bulunması arasında bir fark yoktur. Çünkü, bu durumda, aralarında ikamete mani bir hal yoktur. Ve bu durumda cemaatle namaz kılmaları caizdir. Eğer, başka başka hay­vanların üzerinde bulunurlarsa, o zaman cemaat olmaları caiz ol­maz. Çünkü, iki hayvan arasında yol vardır. Ve bu yol, iktidânm sıh­hatine manidir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Özürsüz olarak, hayvan üzerinde farz namaz kılmak caiz de­ğildir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Keza, vitir namazları, nezredilmiş (= adanmış) namazlar ile cenaze namazları da mazeretsiz olarak,- hayvan üzerinde kılın­mazlar. Mazeretsiz olarak, hayvan üzerinde tilâvet secdesi de yapıl­maz. Aynî'de de böyledir .

Bu namazları, hayvan üzerinde kılmayı meşru kılan maze­retler şunlardır :

Hayvanından inmesi halinde hayatından korkması, Elbisesini veya hayvanını, hırsızın çalmasından korkması, Vahşi hayvanın kendisini yemesinden korkması, Düşmandan korkmak,

Hayvanın serkeş olup, onun, yardımcı olmadan bindirmemesin­den korkmak,

Kişinin, inince geri binmeye gücü yetmiyecek kadar yaşlı olup, bindirecek başka bir kimsenin bulunmaması,

Her tarafın çamur olup, inecek kuru bir yerin bulunmaması, gibi şeylerdir. Muhıyt'te de böyledir.

Yerin çamur olmasındaki ölçü, bu çamurun çok cıvık olup, üzerine düşen şeyi veya basılınca ayağı, içinde kaydedecek şekilde olmasıdır.

Fakat, böyle olmaz da, yer sadece çamurla ıslanmış olursa, bu durumda, hayvan üzerindeki kimse, inerek namazını yerde kılar.

Bir kimse, hayvan üzerinde kıînıış olduğu bir namazı, inme im­kanı bulduğu zaman iade eylemez. Slrâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.

Ma'zur olan bir kimse; eğer hayvanını durdurma imkanı bulursa, durdurur ve namazım imâ ile kılar. Eğer, bu durumda, hay­vanını durdurmadan kılarsa, namazı caiz olmaz. Muzmarât'ta da böyledir.

Araba üzerinde kılman namaz, eğer arabanın bir tarafı hayvanın üzerinde ise (yâni, hayvan arabada koşulu ise), hayvan yürüsün veya yürümesin— hayvan üzerinde namaz kılma hükmün­dedir. Ki, bu hükümler yukarıda geçmiştir.

Eğer, arabada hayvan koşulu değilse, bu şerir hükmündedir.

Ke/â, mahmilin altına bir odun konularak, mahmil yere konul­muş olsa, yani yerde dursa ve hayvan üzerinde olmasa, bu durum­da, mahmil de yer hükmündedir. Tebyîn'de de böyledir.
Hayvanın üzerinde pislik bulunması, namaza zarar ver­mez. «Pislik eğer üzengide ve eğerde olursa, namaza mani olur» de­nilmiştir. «Üzengilerde olursa namaza mani olmaz.» diyenlerde olmuşsa da, esahh olan bunun asla mani   olmamasıdır. Aynî'de de böyledir. [4]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..