2- Sıhriyet Sebeb İle Nikâhları Haram Olan Kadınlar

Sıhriyet sebebi ile nikâhları haram olan  kadınlar, dört kı­sımdır :
1- Kanların .anneleri i!e baba ve anne cihetinden onların^ ne kadar yukarıda olursa olsun, büyük anneleridir.
2- Bir erkek, karısının kızlarını ve bunların da, her ne kadar aşağı inerse insin kızlarını alamaz. Ancak, bu hükümde bu erkeğin karısı ile (ki bu kadın o kızların anasıdır.) cima1 etmiş olması şarttır, Hâvi'l - Kudsî'de de böyledir.

Karısının kızının, bu adamsn yanında olup olmaması da müsâvî-dîr. Kâdîhân'ın Câmiu's - Sağîr Şerhi'nde de böyledir.

Âlimlerimiz, kızlığın (='bir adamın hanımının, başka kocasından olan, kızının) haramîığı hususunda, halveti de, cima' makamına koy­muşlardır.
3- Bir kimsenin; oğlunun, oğlunun oğlunun, kızının oğlunun — kendileri ile halen nikâhlı bulunmayan— karılarını da alması ha­ramdır. Bunlar, ne kadar aşağı    giderse    gitsin ve    karılarına cima* yapmış olsunlar veya yapmamış bulunsunlar, bu kadınlarla, o erkeğin nikâhlanması haramdır. Ancak, oğulluğun ayrılmış bulunan karısını, ba­balığın alması haram değildir. Serahsî'nin Muhiyt'inde de böyedir.
4- Baba ve anne tarafından, büyük babaların ve ne kadar yu­karı giderse gitsin, onların babalarının karılarını nikahlamak ve cima' etmek de ebediyyen haramdır. Hâvî'l - Kudsî'de de böyledir.

Sıhriyet sebebi ile, nikâhın haram olması, sahih nikâh ile sabit olur; fâsid -nikâh ile sabit olmaz, Serâhsî'nîn Muhıyt'lnde de böyledir.

Bir adam, fâsid bir nikâhla bir kadın alsa, o kadının annesi, sadece bu —fâsid— nikâh sebebi ile haram olmaz; bilakis cima' sebebi ile haram olur. BahrÜ'r- Râik'ta da böyledir.

Bir kimse, bîr kadınla helal olarak veya şüphe üzerine veya­hut da zina yolu ile cima' etmiş olsa, bu durumların hepsinde de sıh­riyet sebebi ile haram olma kaidesi sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, b'" kadınla zina etse, o kadının anası, anasının anası ve ne kadar yukarı giderse gitsin onların da anaları ile; kızı, kızının kızı ve ne kadar aşağı giderse gitsin, onların da kızları bu adama haram olur,

Keza, o zlnâ olunan kadın da, zina eden erlceğln babasına, baba­sının babasına ve ne kadar yukarı giderse gitsin, onların da babala­rına; oğluna, oğlunun oğluna ve ne kadar aşağı giderse gitsin onla­rın oğullarına haram olur. Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.

Bir kadına cima' eden kimse, onu ifdâ etse (=yanî kubül ve dübür yollarının arasını yırtıp birleştırse); bu durumda, cirr.â'nın ferce yapıldığına dair kesin bilgisi olmadığı için, o kadının anası bu erkeğe haram olmaz. .Ancak, bu kadın hâmile kalır ve erkek de bu hamileliğin kendisinden olduğunu bilirse, bu durumda o kadının ana­sı bu erkeğe haram olur. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir,

Sıhriyet sebebi ile haremlik, cima' yapmak sebebi ile sabit olduğu gfbi, dokunmak, öpmek ve şehvetle ferce bakmak sebebi ile de sabit olur. Zehiyre'de de böyledir.

Bize göre, bu gîbi şeylerin nikâh, mülkiyet veya fücur se bebi ile yapılmış olması da müsâvîdir. Mültekıt'ta da böyledir.

Âlimlerimiz:  «Bu hususta rebîbe (= üvey kız) de diğerleri de musâvîdir.» demişlerdir. Zehiyre'de de böyledir.

Bir kadını kucaklayıp boynuna sarılmak ve etlerini şehvetle birbirine dokundurmak da, öpmek yerindedir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Keza, şehvetle »ırmak da, öpmek gibidir, Hulâsa'da da böy­ledir,

Bir kadın, bîr erkeğin zekerine şehvetle baksa veya ona şeh­vetle elini dokundursa veyahut da o erkeği şehvetle öpse, bu sebep­lerden dolayı sıhriyet haramîığı meydana gelir. CevheretÖ'n - Neyyi-re'de de böyledir.

Başka yerine bakmakla, musâharat (sıhriyet sebebi ile ha-ramlık) sabit olmaz. Ancak, şehvetle bakıp, azalarına dokunmak, bu hükümden müstesnadır. Bunlar, şehvetsiz yapılırsa, musaharatm sa­bit olmayacağında, bir görüş ayrılığı yoktur. Bedâi'de de böyledir.

Burada, bakmak hususunda mu'teber oian, fercin dâhiline bakmaktır. Hidâye'de de böyledir.

Fetva da, bunun üzerinedir, Zahfaiyye'de ve Cevheretül - Ah-lâtî'de de böyledir.

Âlimlerimiz: «Bir kadın ayakta iken, fercine bakılırsa, musa-harat hürmeti (= sıhriyet sebebi ile haramiık) sabit olmaz; ancak, ka­dın, dayanarak oturmuş olduğu halde fercin  içine bakılırsa, bu ha-rsmlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, ince bir örtü veya bir cam arkasından bir kadının fercine bakmış olsa; eğer ferci açıkça görünürse, sıhriyet sebebi ile haramlık sabit olur.

Bir kimse, aynada bir kadının fercini görmüş olsa ve ona şehvetle baksa, bu adama, o kadının anası da, kızı da haram olmaz. Çünkü, bu erkek o kadının fercîni görmemiştir, gördüğü onun aynada ki aksidir.

Bir havuzun kenarında veya bir köprünün üzerinde oturan bir ka­dının ferci, suyun içinde görünse; bir erkek de ona şehvetle bakmış olsa, sıhriyet sebebi Üe haramlık sabit olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Sahih olan da budur. Hulâsa'da da böyledir.

Ancak, 'bîr erkek, suyun içinde bulunan bir kadının fercîne şehvetle bakarsa, bu durumda sıhriyet sebebi ile haramlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir şahıs, kendi kızının fercine şehvetsiz olarak baksa; ca­riyesinin de kızının durduğu şekilde durmasını İstese ve kızının da fercini görmekte olduğu halde, cariyesine şehvetle baksa; bu durum hakkında, âlimler:  «Eğer, kızının fercine bakmaktan dolayı, o adam şehvete gelmişse, karısı kendisine haram olur. Ancak, o şekilde dur­masını İstediği cariyesinin fercine baktığı için şehvete gelmişse, ka­rısı kendisine haram olmaz. Bu durumda,    kızının fercine bakması, şehvetle olmamış olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Dokunmak sebebi ile haramlığın sabit olması için, dokun­manın kasden, unutarak, zoraki veya hatâen olması arasında da bir fark yoktur. Fethü'l - Ksdîr'de de böyledir.

Dokunmak, uyku esnasında olsa bile, hüküm yine böyledir. Mi'râcü'd - Dirâyc'de de böyledir.
Bir kimse, cima yapmak için karısını uyandırsa ve bu sırada eli karısı zanm ile kızına do'kunsa ve müştehâ [= dokuz yaşını geç­miş) olan kızına, annesi sanarak ilişmiş olsa; o kızın annesi, o adama ebediyyen haram olur. Fethü'İ - Kadîr'de de böyledir.

Bir kimse, kızının saçını şehvetle okşasa; eğer bu kimsenin elinin dokunduğu saçlar, kızın başının üzerinde olan saçlar ise, ha­ramlık sabit olur. Şayet, dokunduğu saçlar, başın haricinde sallan-an saçlar ise, haramlık sabit olmaz. Natıfî, böyle bir ayırım yapmamış­tır. Zahîriyye'de de böyledir. Vecîzü'l - Kerderî ve Sirâcü'I - Vehhâc'-da da böyledir.

Bir kimse, şehvetle kızının tırnaklarını okşamiş olursa, yine haramlık sabit olur. Hulâsa'da da böyledir.
Dokunmak sebebi ile musâharatm haram olması, ancak, ka­dınla erkeğin ar-alarında elbise (veya bir örtü) bulunmadığı zaman ge­rekmektedir. Fakat, aralarında elbise (veya bir örtü) varsa ve bu da dokunan kimseye, dokunduğu kimsenin sıcaklığını   hissettirmeyecek kadar kalın olursa, bu durumda musâ:harat haramlığı, âleti İntişar et­miş olsa bile, sabit olmaz. Ancak, elbise [veya örtü) ince olur da dokunanın eli, dokunulanın sıcaklığını duyarsa, haramlık sabit o!ur. Zehıyre'de de böyledir.

Keza erkdk, kadının mestinin altını okşasa ve fakat onun ayağının  yumuşaklığını hissetmese, bu durumda haramlık sabit ol­maz; hissederse, haramlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyle­dir.

Bir erkek, bir kadını örtüsünün üzerinden öpse; kadın, eğer erkeğin dudaklarının hararetini (sıcaklığını veya soğukluğunu) hisse­derse, bu durumda öpme ve dokunma fiili vuku' bulmuş olur. MuhiyV-te de böyledir.

Haremliğin sabit olması İçin, dokunmanın    devamlı olması şart değildir. Hatta: «Bu 'adam, elini şehvetle uzatsa ve eli, kızının burnuna dokunsa; bu dokunmadan dolayı o adamın şehveti artarsa; elini, o anda geri çekse bile, karısı kendisine haram olur. Zehıyre'de de böyledir.

Ancak, bu durumda, kadının müşteha olması şarttır. Tebyîn'-de de böyledir.

Fetva,  şehvet mahallinin dokuz yaş   olduğu;  bundan daha aşağı olmadığı şeklindedir. Mi'râcü'd- Dirâye'de de böyledir.

Ebû'l - Leys :    «Dokuz yaşından aşağı olanlar    müşteha ol­mazlar.» demiştir. Fetva da bunun üzerinedir. Felâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

İmâm Ebû Bekr şöyle demiştir: «Müftünün,   yedî ve sekiz yaşların müşteha olacağına, fetva vermesi münâsip olur. Aslında, bu yaşlardan dolayı sıhriyet sebebi ile haramlik sabit olmaz; ancak bu yaşlarda bulunan kızlar, vücutlu ve şişman olurlarsa, sıhriyet sebebi ile haramlığın sabit olacağına, fetva verilir.» Muzmarât'ta da böyledir.

Bir kimse, müşteha olmayan bir küçük kızla cima' etmiş olsa, sıhriyet sebebi ile haramhk sabit olmaz. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.

Bir kadın, ne kadar yaşlı olursa olsun; hatta, kendisinden şeh­vet uzak olsa bile, sıhriyet sebebi ile haramlığı gerektirir. Çünkü o, haram olan kadınlara dahildir. Yaşlılığı sebebi ile haramfıktan çıkmaz; çocuk gibi değildir. Tebyîn'de de böyledir.

Musâharat haramlığı için, erkeğin de şehvet çağında olması şart kılınmıştır. Meselâ : Dört yaşındaki bir erkek çocuk, babasının karısı ile cima' etse, bununla musâharat haramlığı sabit olmaz. Fet-hü'l - Kadîr'de de böyledir.
Ancak, küçük bir çocuğun, kendisi gibi diğer bir küçük ço­cuğa cima' etmesi, bulûğa ermiş kimselerin cimâ'sı    menzilindedir. Âlimler: «Bir küçük oğlan çocuk, küçük bir kız çocuğuna cima1 etse, müşteha olup, utanan kimseye cima' etmiş hükmünde olur. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böyledir.

Şehvet hususunda, dokunma ve bakma zamanına itibar edi­lir. Hatta, şehvetsiz olarak tutan veya bakan bir kimse, onu bıraktık­tan sonra şehvete gelse, bu sebepten dolayı sıhriyet haramlığı mey­dana gelmez.

Erkekte şehvetin hududu, âletinin ayağa kalkması veya daha önce, ayağa kalkmışsa, intişarının artmasıdır. Tebyîn'de de böyledir. Sahih olan budur. Cevâhirü'l- Ahlâtıyye'de de böyledir. Fetva da buna gö­redir. Huiâsa'da da böyledir.

Âleti intişar edip, karısını isteyen kimse, karısı zanni ile kı­zının uylukları arasına girdirse, bu durumda âletinin intişarı artmamışsa, kızın annesi haram olmaz.

Bu hüküm, erkeğin genç olduğu ve cimâya gûcû yettiği du­rumlar içindir. Eğer erkek, ihtiyar veya hadım olursa, şehvetin hudu­du, kalbinde arzu, iştah hasıl olması hâlidir. Fakat, önceden de kal-ıbinde bu iştah varsa, sıhriyet bakımından karamlığın hasıl olması için, bu iştah ve hareketin fazlalaşması gerekir. Mühıyt'te de böyledir.

Bu hususta, kadının ve zekeri kesilmiş erkeğin    şehvetinin hududu ise, —önceden şehvet halinde değilse— kalbinde iştah his­setmesi ve ondan lezzet almasıdır; veya önceden şehvet duymakta ise, bunun artması gerekir. Nikâye'de de böyledir.

Bunların her hangi birinde de şehvetin    bulunması kâfidir. Bunun şartı ise, meninin İnzal olmasrdır. Meni, dokunma, veya bakma anında  inmedikçe, musâharat haramlığı sabit olmaz. Sadru'ş -Şehîd böyle söylemiştir, Fetva'da bu kavil üzeredir. Şümnî Şerh-i Nikâye'­de de böyledir.

Dokunur dokunmaz inzal vâki olsa, musâharat haramlığı sa­bit olmaz. Sahih olan kavil budur. Çünkü, inzal sebebi ile, o kimsenin cimâ'a davet etmediği açığa çıkmış olur. Kâfî'de de böyledir.

Kadının dübürüne bakmakla, m us ah ara t haramlığı sabit ol­maz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Keza, dü'bürden cima' yapma'kla da sı'hrîyyet sebebi ile ha-ramlık sabit olmaz. Tebyîn'de de böyledir. Esahh olan budur; Muhiyt'-te de böyledir; fetva da bunun üzerinedir. Cevâhirü'l - Ahlâtî'de de böyledir. [10]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..