1- Mehrin En Az Haddi İle Mehir Olmaya Elverişli Olan Ve Olmayan Şeyler

Mohrln en az haddi, madru'b (= darbedilmiş, para şekline getirilmiş) olsun olmasın, on dirhem gümüştür.

Değeri, çok az bile olsa, on dirhem ağırlığındaki gümüş tozu, mehir olarak caiz olur. Tebyîn'ds de böyledir.

Miktar olarak, on dirhem gelmemekle beraber, nikâh akdi es­nasında, kıymet itibarı ile on dirhem ediyorsa; zâhiru'r - rivâyede : «One itibar edilir.» denilmiştir.

Hatta, bir kimse, bir kadını elbise veya ölçülebilen, tartılabllen bir şey karşılığı mebir mukabilinde.nikâhlasa; nikâh akdi esnasında, bunların değeri, on dirhem gümüş ederken, mefırin kadına ödendiği sırada, bu kıymet azalmış olsa, kadının, bunu almayıp; gerî verme hakkı yoktur. Fakat, bu miktardan noksan olan miktarı, —kocasın­dan — alma hakkı vardır. Nehru'l - Fâık'ta da böyledir

Mehir olan bir elbise, mehir sa'hFbi daha onu almadan, bir kısmı zayi olarak, kıymet bakımından noksanlaşsa; kadın muhayyer­dir: Dilerse, o elbiseyi aiır; dilerse, on dirhem gümüş alır. Serahsî'-nin Muhıyt'inde de böyledir.

Şüphesiz ki mehir. her türlü maldan olur.

Menfaatlerin de, mehir olarak, verilmesi sahih olur. Hür bir koca; mehir olarak karısına hizmet etmek şartı üe, nikâh akdetmiş olsa, bu nikâh caiz olur. Ancak, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Yûsuf (-RA.)'a göre, bu koca, karısına me'hr-İ misil öder. Zahîriyye'de de böyledir,

Bir kimse, 'hür bir şâhsın, mehir olarak kadına hizmet etmesi kaydı ile, nikâh yapmış olsa; bu hal, eğer o adamın rizası ve emri ile yapılmamışsa; İcadına, bu adamın hizmetinin kıymeti, mehir ola­rak verilmesi gerekir.
Bu iş, hizmet edecek adamın rızası ve emri ile yapılmış ve gö­rülecek hizmet de muayyen  [= belirli) olsa bile;  kadın, onunla bir arada bulunmasından dolayı inkişaftan ve fitne zuhurundan korkarsa; bu adamı, hizmetinden yasaklaması ve —mehir olarak— o adamın hizmetinin değerini, alması gerekir.

Kadın, bu gfbi 'bir sakınca görmüyorsa: o adam, kadına teslim edilir.

Eğer, ;bu adamın hizmeti, muayyen değilse; nikâh, o adamın, hiz­metinin değeri ile akdedilir. Bu adam,"amele ise, yevmiyesi kadar pa­ra, kadına verilir. Fethu'l - Kadîr'de de böyledir.

Bir kimse, mehir olarak kölesinin veya cariyesinin hizmeti karşılığında, bir kadını nikahlamış olsa; bu nikâh sahih olur. Nehru'l -Fâık'ta da böyledir.

Eğer koca, köle ise; onun, kadına hizmet edeceğinde İttifak vardır. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Bir kimse, mehir olarak, Kur'an öğretmek şartı ile, bir kadını nikâhlasa; bu kocanın, karısına, mehr-i misil vermesi gerekir. Fetâ-vâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, —alacağı kadının— koyunlarını otlatmayı veya tarlalarını sürüp ekmeyi mehir olarak, kabul edip, bir kadını nikâh-lasa; bu nikâh, bir rivayete göre caiz olur; diğer 'bir rivayete göre, caiz olmaz. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Buradaki birinci rivayet, Asl'in ve Câmi'in rivayetidir. Esahh olan da budur. Nehru'l - Fâık'ta da böyledir,

Doğru olan olan, Mûsâ (A.S.) ve Şuayb (A.S.Vsn kıssalarını delil alarak, !bu nikâhın caiz olduğunu, kabul etmektir.. Allahu Teâlâ'nın ve Resûlü'nün 'bildirdiği kıssalar, inkâr edilmez bir şeriattır. Kâfî'de de böyledir.

Mefıir olarak, 'helâl ve haram olan hükümleri öğretmek veya kadına, hac ve umre gibi ibâdetlerini yaptırmak üzere, nikâh akdet-mefc, bize göre sahih olmaz.
Nikâh akdi  esnasında, mehr-i  müsemmayı tesbit  etmekte, asıl  kaide şudur:  Gerçekten tesmiye  [= mehrin   miktarını  belirle­mek) sahih olduğu zaman, müsemmânın kararlaştırılması gerekir.

Sonra bakılır: Eğer müsemmâ (= tesbit edilen mehir miktarı), on dirhem gümüş değerinden çoksa, yapılacak ıbir şey yoktur. Eğer,, rnüsemma, on dirhemden az ise, bu m&hir. imamlarımızdan üçüne göre de, on dirheme tamamlanır.

Eğer, tesmiye, fâsid veya sarsıntılı 'olursa, bu durumda, mehr-i misil lâzım gelir.

Kadını, beldesinden çıkarmamak veya 'bunun aksini yapmak gibi tesmiyeler sahih clrnaz. Çünkü bunlar mal değildir.

Keza, bir müslüman erkeğin, 'bir müslüman kadını nikâhlar­ken, möhir olarak; iaşe. içki veya domuz tesmiye etmesi (= belirt­mesi) sahih olmaz.

Ancak, belirli bir zaman için tarlasını ektirmek, evinde oturtmak, hayvanına bindirmek giüi açık menfaatleri, tesmiye etmiş olsa, bu tesmiye sahih olur. Bedâi'de de böyledir.

Bir kimse, mehir karşılığında; diğer karısını boşamak veya bir adam öldürmek veya hacca gitmek şartı ile bir kadını nikahlamış olsa, —'bunları yapması gerekmez— karışma me';hr-i misil ödemesi lâzım gelir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, başka birindeki, bin dirhem alacağını me'hir tu­tarak, bir kadım nfkâhlâsa, bu nikah caiz olur. 'Bu durumda, fedın mu­hayyerdir : İsterse, ıbu bin dirhemi kocasından alır; dilerse, kocasını vekil tayin eder; kocası da borçludan alıp, karısına verir.

Bîr kimse, başkasından, 'bir seneye kadar alacağı, 'bin dirhem kar­şılığında, bir kadını nikahlamış olsa; yine 'kadın muhayyerdir: Dilerse, borçludan alır; isterse, kocasından, 'bir seneye ksdar bin dirhemini alır. Fetâvâyi Kâdlhân'da da 'böyledir.

Bir adam, bir kadını, başkasına alî olan bir köle veya ev karşılığında nikâ'hîasa, bu nikâh caiz olur.
Sonra balcılır: O kölenin veya evin sahipleri razı olurlarsa, mü-semmânın .aynı, yani, o köi-3 veya o ev verilir; razı olmazlarsa, niköh da, mehir de geçersiz olmaz. Bu durumda mehr-i misil de gerekmez. Ancak, o müsemmânın kıymetini kadına ödemek gerekir. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse, 'bir kadından satın aldığı, ayıplı bir köle karşılığı, o kadını nikâhlasıs; şayet, bu kölenin kıymeti on dirhemse, kadına ve­rilir ve nikâh da caizdir. Eğer, 'kölenin kıymeti, on dirhemden noksan olursa, noksanlık, ayrıca  kadına verilir. Zehîriyye'de de 'böyledir.

Âlimlerimiz: «Nikâ'h-ı şigâr da, nikâhtır. Şartı ise, geçersiz­dir. 'Her iki kadının mehri de, mehr-i misildir.» demişlerdir.

Nikâh-ı şigâr: İki kadının, mahir tesmiye edilmeden,'biri diğe­rine mukabil olmak üzere, iki eHkeğe tezvic edilmeleri demektir.

Meselâ : İki erkek-, 'birbirlerine; kız kardeşlerini, analarını veya kızlarını, yukarıdaki şekilde tezvic etmiş olsalar, nikâb-i şigâr meyda­na gelmiş olur, Cevheretü'n - Neyyire'de de böyledir.

Nikâh akdi esnasında halizshırda mevcut olmayan bir şeyi. mehir olanak tesmiye etmek caiz olmaz. Meselâ : Bir kadının mehrine, g-eleco'k yılın hurmalarını veya tarlanın gelecek sene vereceği mah­sulü yahut da kölenin elde edeceği kazancı, karşılık göstermek, sa-hih^ olmaz. Ve, bu gibi şartlarla akdedilmiş olan nikâ'hlıarın metin, mehr-i misil olur.

Keza, hai-i hazırda mal olmayan mehir, mehir sayılmaz. Meselâ : Bir kimse, koyunlarının karnında olanları veya cariyesinin karnında olanı, möhir tesmiye ederek, nikâh akdetse; bu mehir sahih olmaz. Bu gibi nikâhlarda mehir, mehr-i misil olur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kadını; —sonradan —kendisinin veya kocası olacak şah­sın yahut da yabancı bir kimsenin vereceği hükme göre, mehir tes­miye etmek şartı ile nikahlamak, geçersizdir.

Me'hir, kocanın hükmü ile tesbit edilmişse bakılır; eğer koca, mehr-i misille veya bundan fazla bir miktarla hükmetmişse, bu mik­tar kadına verilir. Koca, mehr-i misil'den az bir miktara hükmetmişse; bu durumda kadıma, mehr-i misil verilir. Anca!k kadın, bu az miktara razı olmuşsa, söylenecek ıbir söz yoktur.

Nikâh, kadının hükmü üzere akdedilmişse; yani, kadın, mehr-i mi­sille veya ondan daha az bir miktarla hükmetmişse; kadına, hükmet­tiği miktar verilir. Kadın, mehr-i misilden fazla bir mehire hükmet­mişse; koca, razı olmadıkça, bu fazlalık caiz olmaz,
Nikâtı akdi, mehre yabancı bir kimsenin hükmetmesi ile yapılır ve bu durumda da, yabancının hükmü, mehr-i misil kadar olursa, ni­kâh caiz olur; mehr-i misilden fazla ise, nikâhın sıhhati kocanın rıza­sına; mehr-i misilden az ise, bu durumda da kadının rızasına bağ­lıdır Bedâi'de de böyledir. [46]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..