17- Ev Eşyası Hakkında Karı - Kocanın İhtilâfları

İmâm Ehü Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.) : «İçin­de oturdukları evde bulunan eşyalar hususunda, nikâh esnasında veya nikâhtan sonra, kan - koca arasında ihtilâf çıksa; ihtilâfa konu olan eşyalar; eğer, sandık, eğriîrrfîş iplik, baş örtüsü, kadın elbisesi veya benzerleri gibi şeyler ise, bunlar kadına ait olur. Ancak, koca, bu eş­yaların, kendisine ait olduğuna beyyine getirirse, bu durumda, bunlar kocanın olur.

İhtilâf konusu eşya, şayet, erkeklere mahsus, silâh, balta, başa giyilen şey, ok, yay veya benzerleri gibi şeyler olursa; bunlar da er­keğin olur. Ancak, kadın da, bunların kendisine ait olduğuna beyyins getirirse, bunlar kendisinin olur.

İhtilâf konusu eşya; köle, hizmetçi, yatak, koyun, sığır gibi erke­ğe veya kadına ait olması mümkün olan şeylerden olur ve kadın, bun­ların kendisine ait olduğuna 'beyyine getiremezse; bu şeyler erkeğin­dir.» buyurmuşlardır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Karı - kocadan birisi öldükten sonra, Ölenin veresesi arasın­da, geride kalan mal hususunda ihtilâf çıksa; İmâm Ebü Hanîfe (R.A.) /e İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, bu durumda erkek sağ îse, erkeğe elverişli olan onundur. Erkek, ölü ise. bunlar veresenindir.

Kadına elverişli olanlar ise kadınındır.

Her İkisine de elverişli olanlar, İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, eğer erkek sağ ise, onun; ölmüşse, veresesinin olur.

İmâm Ebû Hanîfe (Fl.A.Vye göre ise, kalanın kime ait olduğunu bilmek güçtür.

Kalan şey, ticaret eşyssı olur; erkek de, ticaretle uğraşan bir kimse olursa; o şeyler erkeğin olur. Muhıyt'te de böyledir.

Eğsr. kan - kocadan biri hür, diğeri ise matıcür memlûk, mfi'zûn. mükâtep olursa; eşyanın tamamı, hangisi hür ise, onundur.

İmâmeyn: «Memlûk; mahcur İse, bu hüküm geçerlidir.» bu­yurmuşlardır. Fekat, bu karı - koca; izinli köle ile mükûtebe, câriye ise, bunlar hakkındaki hüküm, iki hür hakkındaki hüküm gibidir.

Ksrı - kocadan biri müslüman, diğeri ise kâfir İse, bu durumda, hfir ikisi de müslüman olan ailelerin tâbi olduğu hükme tabidirler.

Karı-kocadan her ikisi de sabî (— küçük çocuk) veya biri sabî, diğeri bulûğa ermişse; bunlar da birbirlerine mûsâvîdir.» denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Eğer, tıer ikisi de, hür değillerse veya mükâtep iseler; eşya hakkında, nasıl davranılacağı yukarıda anlatıldığı gibidir. Muhiyt'te de böyledir.

Yukarıdaki hükümlerde, içinde oturulan evin, erkeğin veya kadının olması arasında, bir fark yoktur.

Şayet, ev kadının olmaz da, erkeğin bir yakının, meselâ : Ev, oğ­lanın babasının veya babanın oğlunun, olur veya buna benzer bir şe­kilde bulunursa; bu durumda, eşya (nm kime âit olduğun) da şüphe bulunur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir,

Birden çok karısı olan, bir kimsenin, karıları Üe, arasında — ev eşyasi konusunda— ihtilâf çıkarsa; eğer, kadınların hepsi, ay­nı evde oturuyorlarsa; eşyada, eşit haklan olur.

Şayet, her kadın, ayrı ayrı evlerde oturuyorsa, her evin eşyası, erkekle, o evde oturan kadın arasında müşterektir.

Bu durumdaki kadınlar, birbirlerinin eşyasına ortak olamazlar. Muhiyt'te de böyledir.

Bir kadın, eşyayı, kocasından satın aldığını söylerse, bu eşya erkeğe ait olur. Kadının, bu hususta, beyyine getirmesi" gerekir.

Karı - koca arasında, içinde oturdukları ev hususunda ihtilâf çıkar da; her biri, evin kendisine ait olduğunu iddia ederse; bu du­rumda, kocanın sözüne itibar edilir.

Şayet kadın veya her ikisi de beyyine getirirse, kadının beyyine-sine itibar edilir.

Eğer, ev, erkeğin elinde olduğu halde, kadın, evin kendisine ait olduğuna beyyine getirirse; ev, kadına ait olur.

Eğer, erkek, kadının kölesi olur ve evin kendisine ait olduğuna beyyine getirirse, kadının da, kendi kansi olduğunu, onu, bin dirhem metıir karşılığında nikahlayıp, bu mehri de kendisine ödediğini söy­ler; fakat, hür olduğuna beyyine getiremezse; evin, 'bu erkeğe ait olduğuna hükmedilir. Bu durumda, erkek, kadının kölesi olur ve ara­larında nikâh bulunmaz.

Ancak, bu kimse, aslen hür olduğunu isbatlarsa; mes'ele, hâli hâli üzeredir. Yani, erkeğin, hür olduğuna ve bu kadınla da nikâh bulunduğuna; evin isd, kadına sit olduğuna hükmedilir. Fetâvâyi Kâ­dîhân'da da böyledir.

Bir adamın, iki karısı, eşyaların kendilerine ait olduğunu söy­leyerek, ihtilâfa düşer ve ikisi de, beyyine getirirlerse, bu eşyanın kocaya ait olduğuna hükmedilir. Muhiyt'te de böyledir.

Kocasına ait pamuğu eğiren bir kadınla kocası arasında, bu pamuk huşunda, ayrılmadan önce veya ayrıldıktan sonra ihtilâf çıkar ve koca, pamuğu eğirmesi İçin karısına izin verip : «Bunu, benim için eğir.» demiş olursa; bu durumda, eğrilen pamuk, kocaya ait olur; ka­dının bir ücret talep etme hakkı da olmaz.

Ancak, bu durumda, belli bir ücret söylenmişse kadına, bu ücret ödenir.

Eğer, bir ücret verileceği söylenmiş, fakat bu ücretin miktarı belirtilmemiş veya bu pamuğun ikisine ait olması için, bez haline ge­tirilmesi şart koşulmuşsa; bu durumda İplik, kocanın olur; kadına ise, ecr-i misil verilir.

Bu İşin, ücretle yapılıp yapılmadığı konusunda, ihtilâf edilir; ka­dın : «Ben, ücretle eğirdim.» derken; erkek: «Hayır, ücretsiz eğîr^ din.» derse; yemin etmesi,şartı ile, erkeğin sözüne itibar edilir.

Şayet, erkek, karısına : «Kendin için eğir.» demişse; İplik kadının olur. Başka bir şey verilmez.

Koca, karısına : Ben sana, bu İpliği, benim İçin eğir; dedim.» der; kadın ise : «Hayır, sen, kendin için eğir; dedin.» derse; yemin etmesi şartı ile, kocanın sözüne itibar edilir.

Şayet, koca : «Eğir de, ikimizin olsun/» derse, bu durumda iplik, kocanın olur; kadına ise, eğirme ücreti verilir.

Koca, karısına : «Pamuğu eğir.» der; fakat, bundan başka bir şey söylemezs-e; iplik kocanın olur.

Şayet, koca; kadını, pamuk eğirmekten men eöer; kadın ise —ko­casına rağmen— eğirirse; bu durumda, eğirdiği iplikler kadının olur. Ancak, eğrilen pamuğun bedelinin kocaya verilmesi gerekir.

Şayet, ihtilâfa düşerler de pamukların sa'hi'bi olan koca, karısına : «Benim İznimle eğirdin.» der; kadın da : «Senin iznin olmadan eğir­dim.» derse; kocanın sözü mu'teberdir.

Pamuk satıcısı olan -bir koca, evine pamuk getirir ve kendisi bir bir şey söylemediği halde, karısı, onu eğirmiş bulunursa;' bu durum­da, pamuğun bedelini kocasına ödemek şartıyla, iplik kadının olur.
Koca, pamuk satıcısı olms2 ve karısına, eğirmesi için izin ver-mîş olduğunu iddia ederse; kocanın sözüne itibar edilir, Nitekim, bir kadın, kocasının getirdiği etten yemek pişirince; o yemek, kocaya ait olur.

Keza, bezciye dokutulmuş bez üzerinde ihtilâf çiksp; koca, karı­sına : «Pamuğu, dokumacıya benîm iznimle verdin.» dediğinde kadın da : «Hayır, senin iznin olmadan verdim.» derse, bu öurumâa da, ko­canın sözü mu'teber olur. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böyledir.

Ebû'l- Leysin  FetvfiterTnda : «Bir  kadın, kocasının fznj il*, ona ait pamuğu eğirip, bez do-kuduktan sonra; bu bezin bir kısmını ev­de kullanıp, bir kısmını da satarak, karşılığında evleri için gerekli olan' şeyleri alsalar; satın alınan bu şeyler İle evde kalan bez, kocaya aittir.

Ancak, bu kocanın, karısına aldığı eşyalar ile kadına alınmış ol­duğu, âdet olarak bilinenler, kadına ait olur.» denilmiştir.

Keza, Ebö'J - Leys'İn Fetvaları'nin Büyûğ ÜÖIÜmti'nde de: «Bir kimse, karısına, gerekli parayı : «Buna, pamuk a! ve eyir.» diyerek verse; kadın da, böyle yaptıktan sonra; bu -ipliği satıp, evine eşya alsa; alman bû şeyler, kadına ait olur. Zehiyre'de de böyledir

Bir kadın, kocasına mendi! dokumak üzere, pamuk eğirdiği halde, dokumadan ölse; bu iplik ve pamuk sa'hi'frinin olur.
Bir kimse, bedeHni ödeyip, karısı için pamuk kozası alsa; kadın bunu eğirince, kocası da dokumacıda dokutturduktan sonra karı-koca, birbirinden ayrılmış olsalar; bu durumda; iplik, satılmak veya kocaya elbise yapılmak için dokutuimuşsa, kocanın; kadın için dokun-muşsa, kadının olur. Gunye'de de böyledir. [68]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..