Şevval Hilâlini Gözetleme

Ramazanın yirmi dokuzunda, şevvalin hilâli gözetlenir. Şevval hilâlini bir kişinin görmesi ite iftar edilmem. İbâdette ihtiyat kabul edi-İlr. Şayet, bu durumda iftar edilirse, kaza lâzım gelir; keffâret lâzım gelmez. El - İhtiyar Şerhü'l - Muhtâr'da da böyledir.

Bir kimse bayram hilâlini görse ve bunu söylese, fakat şa­hadeti kabul edilmese, bu dununda hu kimsenin d& oruç tutmeas gerekir. Şayet tutmazsa, o günün orucunu kaza etmesi icap -eder; kef­fâret gerekmez. Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.
Veliyyü'l - emr veya hâkim tek başlarına şevval hilâlini gör­müş olsalar, ne kendileri bayram namazı kılmak için. namazgaha gi­derler ve1 ne de, bunu insanlara emrederler. Bunlar, açıktan veya giz­lice oruçlarını da yemezler. Sirâcü'l Vehhâc'da da böyledir.

Hava kapalı olduğu zaman, şevval hilâlinin görülmesi hususun­da bir kişinin şahidliği kabul edilmez. Ancak, iki erkeğin veya bir er-kekİe iki kadının şehâdeti kabul edilir. Ayrıca, bu hususta hem hür­riyet ve hem de şehâdet lafzı şarttır. Hızânetü'l - Müftîn'de de böy­ledir.

Vali veya hâkim bulunmayan bir beldede; karanlık ve bulut­lu bir havada, iki kişi şevval hilâiini gördüklerini söyleseler, buradaki insanların iftar etmelerinde bir beis yoktur. Zâhidî'de de böyledir.

Şevval hilâlini gören kimsenin âdil olması şarttır .Dâva İse şart değildir. Bu hususta, tevbe etmiş olsa bile kendisine had cezası verilmiş olan  kimsenin şehâdeti   makbul   değildir.  Hava   açık olun­ca    bir    kişinin    şehâdeti makbul değildir.  Ramazan  hilâlinde olduğu gibi; ancak, bir topluluğun sözü kabul edilir. Hızânetü'l - Müftîn'­de ve Kâfî'de de böyledir.

Şeyhü'i - İslâm : «Eğer başka yerden gelmıv!erse, İki kişinin şehâdeti makbuldür.» demiştir. Zehıyre'de de böyledir.

Kurban bayramı da, ramazan bayramı gibidir. Zâhirü'r-rivâ-yede de böyledir. Doğru olan da budur. Hidâye'de de böyledir.

Ramazan ve Kurban Bayramının dışında kalan aylarda da du­rum   böyledir. Yâni,  diğer aylarda da iki erkeğin veya bir erkekle iki kadının şehâdeti kabul edilir. Bu şâhidler hem âdil ve hür, hem de had cezası görmemiş olmahdırlar. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.

Bir kişinin şehâdetiyle oruç tutanlar, oruçlarını otuz güne tamamladıkları halde, ayı görmemiş olurlarsa, iftar etmezler. Hasan'ın Ebû Hanîfe (R.A.)'den rivayet ettiğine göre, böyle yapmak İhtiyata uy­gundur. İmâm Muhammed (R.A)'e göre ise, bu kimseler iftar ederler. Tebyîn'de de böyledir. Ğayetü'I - Beyân'da :  «Esahh olan İmâm Muhammed'in kavlidir.» denilmiştir. Haİvânî: «Bu ihtilâf, şevval ayının hi­lâli, hava açık olduğu halde görülmediği zamandır. Fakat hava kapalı olur dar hilâl görülmezse, o kimselerin İftar edecekleri hususunda ihtilâf yoktur.» demiştir. Zehıyre'de de böyledir.

En uygun olan kavil budur. Tebyîn'de de böyledir.

Kapalı havada, iki şahit ramazan hilâline şâhidlik etse ve hâ­kim de sehâdetlerini kabul etmiş bulunsa; otuz gün oruç tutulduğu halde şevval hilâli görülmese, eğer hava bulutlu ise, ittifakla ertesi gün iftar edilir. Bu durumda hava açık olsa bile yine iftar edilir. Sahih olan da budur. Muhiyt'te de böyledir.

Şahitler şaban ay;nın yirmidokuzunda ramazan hilâlini gör­düklerine şahitlik edip : «Sizin oruca başlamanızdan bir gün önce hi­lâli gördük.» deseler; eğer bu şahitler aynı şehirde bulunmakta ise­ler, onların bu şahitliklerini kabul etmemek uygun olur. Çünkü bunlar, hesabı terk etmişlerdir. Ancak, bu şahıslar uzak bir yerden gelmiş iseler, töhmetin kaldırılmış olmasından dolayı şahitlikleri caiz olur Hulâsa'da da böyledir.
Zâhirü'r- rivâyede, metlâ'iann [~ ayın ve güneşin doğdukla­rı yerlerin) ihtilâfına itibar olunmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyle­dir. Fakın Ebû'l-Leys, bununla fetva vermiş ve: «Mağrİb ahâİisî {= batıdaki ülkelerde yaşayan müslümanlar) ramazan hilâlini görmüş olsalar, —bundan haberdâr olan maşrık ahâlisinin (= doğudaki ül­kelerde yaşayan müslümanların) da oruç tutmaları îcabeder.» demiş­tir. Hulâsa'da da böyledir.

Hilâli sonradan görenlerin, hilâli önceden görmüş olanların görmeleri sabit olunca, oruç tutmaları îcabeder. Hattâ, bir topluluk: «Belde halkı sizden bir gün önce, ramazan hilâlini gördü.» diye şehâ-det etse; bu şahitlik üzerine de insanlar o gün oruca başlayıp otuz gün oruç tutsalar; hilâli görmemeleri hâlinde orucu yemeleri ve terâ-vîhi bırakmaları helâl olmaz. Çünkü, şahitler, hilâli gördüklerine dâir şahitlik etmediler; başkalarının şehâdettne de şahitlik etmediler; yap­tıkları ancak, başkalarım hilâli gördüğünü hikâye etmekti. Eğer ken­dileri şehâdet etseydi veya iki şahit, o gece hilâli gördüklerine şahit* lik etse ve kadı da onların şehâdeti üzerine hükmetmiş olsaydı —du­rum böyl-g olmazdı— Kadı'nın, Ski şahsın şahitliği üzerine hüküm vermesi caiz olur. Şahitlerin şehâdeti üzerine kadı'nın hüküm varmlş olması, bir hüccettir, Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.

m Bir şehrin ahâlisi, hilâli görmeden yirmi sekiz gün-, oruç tut­muş olsa ve sonradan şevval ayının hilâlini görseler; bu durumda eğer, şaban ayı hilâl görülerek otuz güne tamamlanmış İse yani ra­mazan hilâlini görmeksizin oruca başiamışiarsa, bir günlük oruç kaza ederler. Eğer yirmi dokuz gün oruç tuttuktan sonra, şevvâ! ayının hilâ­lini görmüş olurlarsa, üzerlerine (hiç bir şey lâzım gelmez. Bu durum­da — yâni, yirmi sekiz gün oruç tutunca şevval hilâlini görmeleri hâ­linde— şaban hilâlini görmeden şa'ban ayını otuza tamamlayıp son­ra ramazan orucunu tutmaya başlamişlarsa. iki günlük oruçlarını kaza ederler. Hulâsa'da da böyledir.
• Bir şehrin ahâlisi, hilâli görerek yirmi dokuz gün oruç tut-mu? olsalar, bu şehirde bulunan ve hasta oldukları için oruç tutmayan kimseler, bu ramazanda tutmadıkları oruçları kaza ederken yirmi do­kuz gün oruç tutarlar .Eğer, hasta o!an kimse, şehir halkının ramazanı kaç gün tuttuğunu bilmezse, kesin olarak uhtesinde oruç kazasının kalmaması için otuz gün oruç tutar. Muhiyt'te de böyledir. [13]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..