Orucu Bozup Kazayı Ve Hem De Keffâreti İcâbettiren  Şeyler

Bir kimse kasden, iki yold kaza ve hem de keffâret lâzım gelir. an birine cima' etmiş olsa, hem . Bu durumda, her iki tenasül uzvundan da meninin gelmesi şart değildir. Hidâye'de de böyledir.
Kendisine  cima1 edilen kapın,  buna razı 'olmuşsa, ona da hem kaza ve hem de keffâret îcâpeder. Ancak, cima, zoraki yapıl­mışsa, kadına keffâret Sazım gelmez: yalnız kaza etmesi gerekir.

Keza, kadın bu işe zoraki başisf; sonra da gönlü olursa, yine ona keffâret lâzım gelmez; yalnız kaza ^rmesi gerekir. Fetâvâyi Kâdîhân'­da da bu/Iedir.

Bir çocuk veya bir deli ile nefsini tatmin eden yahut zina eden kadına, bil İttifak ihern kaza !hem de keffâret gerekir. Zâhidî'de de böyledir.                    

Gıda veya deva olan bir şeyi kasden yiyen bir kimseye kef­fâret lâzım gelir. Ancak, gıdalanmak veya devâlanmak kasdı olma­dan yenilen şeylerde — sadece kaza lâzım gelir. Hızânetü'l - Müftîn'-de de böyledir.

Oruçlu olan bir kimse, ekmek ve yemek yediği; su, yağ veya süt içtiği; meyve, misk, zâferan veya kâfur yediği zaman, bize göre !bu kimseye, hem kaza hem de keffâret lâzım gelir   Fetâvâyi Kâdî­hân'da da böyledir.

Keza; sirke, deve sütü; asfer, za'ferân. bakla, kavun, karpuz, üzüm, üzüm çubuğu ve şeker kamışı sularını içmek de, hem kaza ve 'hem de keffâret gerektirir.

Yağmur, kar ve dolu suyunu kasten yutan kimseye de, hem kaza 'hem de keffâret lâzım gelir.

Keza, tin-i ermeni denilen çamuru deva için yemek; yenilmesi âdet haline getirilmiş kuru bir çamuru yemek; yağ ile yuğrulmuş darı unu yemek; küçük 'bir karpuzu —tümüyle— yutmak da hem kazâys ve hem de keffâreti gerektirir.

Keza, çiğ et ve çiğ iç yağını yemek de, muhtar olan kavle göre keffâreti gerektirir. HızânetO'l - Müftîn'de de böyledir,

Kaynatılmış arpa yutan kimseye de, keffâret gerekir. Fakat, arpa kaynamış olmazsa, keffâret gerekmez. Çünkü, kaynatılmış arpa­nın yenilmesi âdettir; kaynatılmamış arpanın yenilmesi ise âdet de­ğildir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Yağa veya pekmeze katılmış darı ununu yemek de. keffâreti gerektirir- Buğday da böyledir. Huiâsa'da da böyledir.

Bir kimse, mısırın sömeğîni yerse, Zendûsî'ye göre, — onda tat olması ve yiyen kimsenin de. bu tattan lezzet alması söz konusu olduğundan— keffâret gerektirir. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.

—Taze— üzüm çubuğu yaprağı gibi, yenilen cinsten olan, bir ağaç yaprağını yemek de, hem kazayı, hem de keffâreti gerektirir. Eğer yaprak, yenilen cinsten olmazsa, bu durumda, —keffâret de­ğil— sadece kaza lâzım gelir. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.

Bütün otlar hakkındaki hüküm de böyledir. Yâni ,ot!ar yeni­len cinsten olurlarsa, hem kazayı, hem de keffâreti icâbettirir; yenilen cinsten olmayan otlar ise, — keffârati değil, sadece — ka-zâyı ge­rektiril. Tebyîn'de de böyledir.

Bîr tek üzüm tanesini, çiğneyerek yiyen kimseye hem kaza hem de keffâret icâbeder.

Üzüm tanesini çiğnemeden yutan kimseye de, —-özümün çöpü olsa da, olmasa da—hem kaza, hem de keffâret gerekir. Bu hususta âlimlerin görüş birliği vardır. Ebû Süheyl ise; «Çöpü ile birlikte — çiğnenmeden— yutulan üzümden dolayı keffâret lâzım gelmez.» demiştir. Zâhîrîyye'de de böyledir

Taze, (yaş) badem yutan kimseye de k-effâret    iâzim gelir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Bademi veya cezivi, —ister taze olsun, ister kuru olsun —

çiğneyerek yutan kimseye 'keffâret gerekir, Mi'râcü'd - Dirâye'cte de böyledir,

Tuz yutmak keffâreti gerektirmez. Ancak, bunu âdet hâline getirmiş olan bir kimse, tuz yutarsa; ona keffâret gerekir Tebyîn'de de böyledir
Muhtar olan kavle göre. tuz yemek ise keffâreti gerektirir Sadrü'ş - Şehîd:    «Bu    görüş    sahihtir.» demiştir. Ebi'I - Mekârİm'in Nikâye Şerhi'nde de böyledir. [24]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..