1- Mazeretsiz Mescidden Çıkmak:


Mu tekîf, bir zaruret olmaksızın, i'tîkâfa girdiği yerden gece veya gündüz vaktinde çıkmaz. Özürsüz olarak — bir saat bile — çıkmış olsa, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe [R.A,)şye göre*, o kimsenin i'tikâfı bozulur. Muhıyt'te de böyledir.

Mu'tekîfin, i'tikâf yaptığı yerden, kasden veya sehven çıkmış ol­ması da müsâvîdir, FeJâvâyİ Kâdîhân'da <ia böyledir.

İ'tikâf yapan kadınlar da, evlerinin mescidîerinden, —zaru­ret olmadıkça— dışarı çıkmazlar Serahsî'nîn Muhıyt'inde de böyle­dir.

O Mescidde i'tikâfa girmiş bulunan bir kadını, i'tikâfta İken kocası boşamış olsa, bu kadın evine gider ve kalan kısmı evinde ta­mamlar. Tebyîn'de de böyledir.

Büyük veya küçük abdest bozmak ve cum'a namazı kıl­mak için i'tikâf yerinden çıkılabilir. İ'tikâMı için bunlar —meşru — Özürlerdir. Abdest bozmak için çıkmış olan kimse, evine gidebilir. Sonra mescide döner; bunda bir beis yoktur.

Bu durumda, ihtiyacını giderînce hemen mescide dönmek gere­kir. Hemen mescide dönmeyip, bir müddet oyalanan kimsenin İ'tikâfı imâm-ı A'zam (R.A.)'a göre bozulur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir mu'tekifin, i'tikâfa girdiği mescidin yakınında, bir dostu­nun evi bulunsa; kazâ-i hacet için o eve gitmesi lâzım gelmez.

Mu'tekifin, biri i'tikâfa girdiği mescide yakın, diğeri ise uzak olan İki evi bulunsa; bazı âlimler; «Uzak olan evine gitmesi caiz ol­maz;'şayet giderse î'tikâfı batıl olur.» demişlerdir. Slrâcü'l - Vehhâc'-da da böyledir.

İnsanî bir ihtiyaç için tnescîdden çıkmış olan mu'tekif yavaş yavaş yürür. Nihâye'de de böyledir,

Mu'tekif, i'tikaf yaptığı yerde yer içer ve uyur. Çünkü bun­ların mescidde yapılmaları mümkündür. Bunlar için dışarı çıkmaya İhtiyaç yoktur. Hidâye'de de böyledir.

İ'tikâfa girdiği rnescidde cum'a kılınmayan bir mu'tekif, eğsr câmî yakınsa, cum'a kılmak için, güneş zeval noktasına varınca çı­kar. Bu zamanda çıkması için, zeval vaktini bekleyince, hutbeyi ve cum'ayı geçirtmemiş olmast gerekir. Eğer, bekleyince bunlara yetişe-miyecek olursa, bu durumda zeval vaktini beklemeden, — i'tikâf yap­tığı mescidden,— camiye varıp dört rek'at namaz kılacak ve minbe­rin yanma oturacak şekilde— çıkar.

Cum'ayı kıldıktan sonra ise, dört veya altı rek'at namaz kılacak kadar camide 'bekler. Böyle yapması, cum'anın sünnetindeki ihtilâf sebebi iledir. Kâfî'de de böyledir.

Mu'tekif, —cum'a kılmaık İçin— gittiği camide bir gündüz ve bir gece kalırsa veya i'ti kâfini orada tamamlarsa, bu durumda i'ti­kâfı bozulmuş olmaz. Ancak, böyle yapmak mekruhtur. Sirâcü'l - Veh-hâc'da da böyledir.

Mu'tekif, mescidin yıkılması veya oradan- zoraki çıkarılma gibi bir özür sebebi ile, —i'tikaf yaptığı— mescidden çıkacak olur ve hemen başka bir mescide giderse, i'tikâfı bozulmaz. Bu, istihsân-dır. Badâİ'de de böyledir.

Nefsinin veya malının helak olacağından korkan mu'tekif de mescid'den çıkabilir. Tebyîn'de de böyledir.

Büyük veya küçük abdest bozmak için,   mescidden çıkmış bulunan bir mu'tekifi, alacaklısı bir süre hapsetmiş    olsa,    İmâm-ı A'zam (RA)'a göre bu kimsenin i'tikâfı bozulur. İmâmeyne göre İse, bu durumda, o mu'tekifin i'tikâfı bozulmaz. İmâm Serahsî: «İmâmey-nin  kavilleri müslümanlar için bir kolaylıktır.»  demiştir. Hulâsa'da da böyledir.

Mu'tekif hasta ziyareti .için, İ'tikâf yerinden çıkamaz, Bah-rû'r-Râık'ta da böyledir.

Cenaze için çıkmış bulunan mu'tekifin de, i'tikâfı bozulur.

Mu'tekif, kendisinden yardım isteyene yardım etmek, boğulmak-. ta olan birini 'kurtarmak, yanmakta olan bir şeyi söndürmek, cihâda gitmek veya şâhidlik yapmak için —mescidden— çıkmış olsa, yine İ'tikâfı bozulur. Tebyîn'de de böyledir.

Mu'tekif, hastalığından, dolayı, bir saat dışarı çıkmış olsa, yine i'tikâfı bozulur. Zahîriyye'de de böyledir.

İ'tikâfı  nezrederken  (=   adarken), 'hasta ziyaretini, cenaze namazını kılmayı veya ilim meclislerinde bulunmayı şart koşan bir mu'tekifin, bunları yapması caiz olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir mu'tekif caminin minaresine çıkmış olsa; bu minarenin kapısı da mescidin dışında bulunsa, yine o mu'tekifin i'tikâfı bozul­maz. Bedâi'de de böyledir.

Bu durumda, mu'tenkifin müezzin olması veya olmaması ara­sında da bir fark yoktur. Sahih olan budur. FetâvâyI Kâdîhân'da da böyledir.

Mu'tekifin, ehline başını yıkatmak İçin, mescidden çıkmasm-da da bir beis yoktur. Tetarhâniyye'de de böyledir.
Yukarıdaki mes'elelerin tamamı,   vacip olan İ'tikâflarla İlgi­lidir. Nafile olan i'tikâflarda, zahirü'r- rivâyede, bir özür  bulunsun veya bulunmasın, mescidden dışarı çıkmakta bir beis yoktur Tuhfe'de:   «Hasta ziyareti için ve cenaze    namazı için çıkılmasında bir beis yoktur» denilmiştir. Nikâye'de de böyledir. [43]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..