3- Hangi Hallerde Rehin Bırakılır? Hangi Hallerde Rehin Bırakılmaz?

Rehin, ancak ödenmesi îcâbeden bir borç veya —rehin gibi —sebebi vûcûbu bulunan bir şey için olur.

Vacip olmayan veya vücûp sebebi bulunmayan bir borç için rehin vermek sahih olmaz.

Rehnin sahih olması için; hakikat üzere borcun vucûbu şart de­ğildir. Vücûbunun açık olması kâfi gelir.

İmâm Mnhammed (R.A.)'in, Cimi, isimli kitap da zikreylediği mese­lelerin beyanı: Bir adam, başka bir adamda bin dirhem alacağı olduğu­nu iddia eder; da'vâii da bunu inkâr eder ve beşyüz dirheme anlaşma yapıp, ona karşılık olarak da bir rehin bırakır; o da, rehin alan şahsın yanında, zayi olursa; sonra da, her ikisi de "borç olmadığını" doğru-larlarsa; işte o zaman, rehin alan şahıs, rehin bırakılan şeyin, beşyüz dirhem olan kıymetini, rehin bırakana öder.

Bu durumda, bu rehin bize göre caizdir. Çünkü zahirde vacib olan borç hasıl olmuştur ve inkârdan sonra sulh caizdir. Sulhun bedeli de bize göre vâcibdir. Bu şahıslar, bu işi hâkime çıkarsalar ve kıssalarını anlatsalar; artık hâkim, sulh bedelini teslim etmesi için da'valıyı ilzam eder. O, teslimden kaçınırsa, da'vâcının isteği üzerine, onu habseder. "Rehin sebebiyle, mal hasıl olur.

Şayet, rehin zayi olursa; rehin alan şahıs, o rehnin bedelini öder. Sonra da, her ikisi de malın vacip olmadığını doğrularlarsa; işte o va­kit, da'vâ batıl olur. O takdirde, ödenen adam o denen şeyi geri verir. Zehıyre'de de böyledir.

Bir nefse kefil olmakla, rehin caiz değildir. Bir nefsin kısasına da rehin caiz değildir. Eğer cinayet hata ile yapılmışsa rehin caizdir.

Şüf aya karşılık rehin de caiz değildir. Kâfi'de de böyledir.

Haraca bedel, rehin caizdir. Çünkü haraç da başka borçlar gibi borçtur. Müzmarât'ta da böyledir.

Bir adam, belirli dinarlar veya dirhemlerle bir kadın nikahlasa; kadında ondan rehin alsa; bize göre, bu sahih olmaz.

İki kişi kan bedeli için belirli bir şey üzerine anlaşma yaparlar ve kan sahibi rehin alırsa; bu caiz olmaz. Yenibî'de de böyledir.

Bir adam, bir evi veya başka bir şeyi icarlar ve icara karşılık ola­rak rehin bırakırsa; bu caizdir.

Eğer rehin, borç ödenmeden önce zayi olursa, o kadar borç öden­miş olur.

Eğer icar ödenmeden önce, helak olursa; rehin bâtıl olur. Rehin alana, rehinin kıymetini ödemesi gerekir.

Bir adam, bir terziyi elbise dikmek üzere icarladığında; o terzi­den rehin alması caizdir.

Keza, bir kimse, Mekke'ye kadar bir deveyi icarlayıp, deveciden de, taşımasına bedel rehin alsa; bu caizdir.

Taşımaya karşılık, adamın kendisini rehin almak veya bir hayvanı bizzat rehin almak caiz değildir.

Bir adam, diğerinden, emânet bir şey alır; emânet veren de emânet alandan, "emânetini verene kadar, bir ş* vi rehin alsa; bu caizdir. Bi-nefsihi ariyeti red için, rehin alsa bu caiz olmaz.

Emânet almış bulunan bir şahıstan, emânet aldığı şeyi rehin al­mak caiz olmaz. Çünkü o emânettir

Ağlayan (= ağıt yakan) şarkı, türkü söyleyen bir kadını icarla-yıpi Ücretine karşılık rehin vermek, caiz olmaz; bu bâtıldır.

Keza, kumar borcu, İaşe bedeli, kan bedeli, bir müslümanın di­ğer müslümandan içki bedeli veya bir zimmiden içki bedeli veya hınzır bedeli için rehin verilmesi bâtıldır. Fetftvâyİ Kftdfhftıı'da da böyledir.

Cinayet işleyen köleyi rehin vermek sahih olmaz.

Borçlu köleyi de rehin etmek sahih olmaz. Çünkü efendisine karşı, mazmun değildir. Helak olursa efendiye bir şey gerekmez. Serahtf'nin Mohıytı'nde de böyledir.

Bir adam, diğerinden bizzat bir şeyi dirhemler karşılığında satın alıp, onu da rehin verirse bâtıldır. Fetfviyİ KMftia'da da böyledir.

Bir aynı, diğer bir ayn karşılığında rehin bırakmak şu Üç vecih üzeredir:
1-) Bir ayna, diğer bir ayri karşılığında rehin bırakmak emânet­tir; bunun rehin olması bâtıldır.
2-) Mazmun olan bir malı, başka bir şey karşılığında rehin bırak­mak da caiz değildir. (Satılmış olan bir şeyi, rehin bırakmak gibi...

Hatta bu şey helak olursa; rehin olarak değil; başka bir şey olarak zayi ve helak olmuş olur.

Bu Ebû'l-Hasan el-Kerhî'nin kavlidir.
3-) Mazmune (- borç) olan bir aynı (=malı) ve gasbedilmiş olan kocalı bir kadını rehin bırakmak caiz ve sahihtir.

Eğer, rehin zayi olursa; mürtehin onu, düşük değeri ile tazmin eder.

Eğer, bir ayn, rehnedilmeden önce zayi olursa; bu rehin onun kıy­meti üzerinden geçerli olur. Hulâsa'da da böyledir.
En doğrusunu bilen, AHahu Teâlâ'dır. [8]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..