Rehin Hakkında, Adalete Elverişli Olan Ve Olmayan Kimseler

Bir efendinin, izinli kölesinin rehnine yed-i adi olması sahih olmaz. Hatta, izinli köle, efendisinin yanına bir şeyi rehin bırakırsa; bu rehin caiz olmaz. Bu durumda, o kölenin üzerinde, borç bulunup bu­lunmaması da müsavidir.

Bir köleye, efendisi rehin verebilir.

Hatta, efendisi, bir adamın, izinli kölesinin yanma rehin koyması­nı istese; bu köle elverişli olur.

Bir mükâtebin rehni hakkkinda, efendisi adle elverişlidir. Mükâteb de efendisinin rehni hakkında, adle elverişlidir. Kefil olunan şahıs, kefilinin rehnine elverişli değildir.

Keza, kefil de, kefili olduğu şahsın rehni hakkında, adle elverişli değildir.

Müfâvade ortalarından birisi, diğerinin rehni hakkında adle el­verişli değiidir.

Keza, inan ortaklarından birisi de, ticâret borcu için rehin bırak­maya elverişli değildir.

Eğer ticaret malının haricinde olan borç için rehin bırakırsa» o za­man caizdir. Çünkü bu hususta, birbirine yabancı gibidirler. Birinin elinde olan diğerinin elinde imiş gibi olmaz.

Mal sahibi, müdârip hakkında adle elverişli değildir.

Müdârip de mal sahibi hakkında yed-i adi olmaya elverişli değildir.

Baba, küçük çocuğu için satın aldığı şeyin karşılığı için, rehin ver­meye elverişli değildir.

Şayet çocuk için bir şey satın alır ve satın aldığına bedel, kendi nef-sî malından rehin verirse; işte bu satın alış caiz olur; rehin ise bâtıldır.

Rehin veren, rehin hakkında elverişli olur mu?

Şayet rehin alan, ondan rehni teslim almaz ise, rehne elverişli ol­maz. Eğer akid zamanı şart koşarsa, caiz olur. Eğer rehin alan, rehni teslim aldıktan sonra onu, rehin verenin yanına koyarsa; onun satışı caiz olur. Bedü'de de böyledir.

Eğer adi sahibi, aklı yetmeyen bir çocuk olur; rehin de onun ya­nına konulursa; bu caiz olmaz. Ve o, rehin olmaz.

Şayet, bu çocuk büyüyüp, akıllı olur ve rehni satarsa; satışı caiz olur. —Eğer rehin bırakan, onu satışa yetkili kıldı ise— satışı caiz olur. Hassaf, "bunun, İmimeyn'in kavli olduğunu*' söylemiştir. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ise:"Büluğa eriştikten sonra da, onun satı­şı caiz olmaz.*' buyurmuştur.
Eğer sâhibü'1-adl, zimmî veya harbi yahut müste'men olur; re­hin veren ve alan da müslüman veya zımmî olurlarsa; işte bu caizdir. Çünkü müste'men zımmî ve müslim yerindedir. O da şer'an muteber el sahibidir. Satışa izin verilince satışı geçerlidir. Şayet harbî dirhemlere kavuşursa; onu satabilir. Eğer dâr-ı harbe dönerse, satışa vekâleti üze­rinde kalır.

Eğer harbî, dâr-i harbe gider ve rehin veren ve alan ve adi sahibi, zimmî veya güvenceli harbî olur, dâr-i İslâm'da da ikâmet ederse; onun rehini satma hakkı vardır. Mebsût'ta da böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dır. [12]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..