5- ŞEHADETTE HUDUTLARA MÜTEALLİK MES'ELELER

Şehadette hudutları zikretmek elbette gereklidir. Hulasa'da da böyledir.

Şehadet, hazırda olan bir akar hakkında ise, —onun hududunu açıklamaya ihtiyaç yoktur. Zehıyre'de de böyledir.

Şahitler akarın üç hududunu zikrederlerse,  şehadetleri kabul edilir. Muhiyt'te de böyledir.

Şahitlik yapılacak akar, meşhur olmaz. Şahidler de, bunun sadece üç cihetine şahitlik yaparlar ve: "Dördüncü cihetine (= tarafım) bil­miyoruz." derlerse; istihsanen yine şahitlikleri kabul edilir. Ve bu şeha-detle, dava sahibine hükmedilir. Üçüncü had, önceki hadde mühazi ( = hizalı) kılınır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, üç köşeli bir yeri iddia ediyor; o yer de iki yönü ile tarif ediliyor; şahitler de iki yönünü söylüyor I arsa, bu dava da, şahitler de makbuldür. Muhiyt'te de böyledir.

Eğer dört tarafı söylenmekte iken, bir tarafı meçhul kalmışsa; bu bir zarar vermez.

Şayet şahit, tarafların birisini yanlış söylerse, şehadeti kabul edilmez.
Bu, böylece, Sadra'ş-ŞehSd'in Edebü'1-Kadî Kitabı'nda zikredilmiştir.

Şemsü'l-Eimme Halvani: "Bu, bazı alimlerce kabul edilmez; bazıla­rınca da kabul edilir." buyurmuştur.

Fetva, Sadru'ş-Şehid'in kavli üzerinedir. Yani bu şahidin şehadeti kabul edilmez. Hulasa'da da böyledir.

Şahidin yanılması şahidin ikrarına göredir. Eğer bir şahit: "Ben yanıldım." derse; buöylece tesbit ediliri

Fakat, iddia olunan şahıs: "Şahit, hudutta hata etti; yanıldı." derse, onun davası dinlenmez.
Şeyhu'1-tmam Şemsü'1-Eime Serahsî ve Şeyhu'i-İmam Evzecendi böyle buyurmuş ve fetva vermişlerdir.

Keza dava olunan, dava edenin şahidinin, bir yön hakkında yanıldığını iddia ederse davasına kulak verilmez,

Şemsü'I-Eime Serahsî'nin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

Eğer şahit, haddin ("= etrafın) birinde hata eder; sonra da hatırlarda şehadetini tekrarlar ve isabet ettirirse şehadeti kabul edilir. İster aynı mecliste hatırlasın, isterse, başka mecliste hatırlasın fark etmez.

Bu şahit: "Bu tarafın sahibi filan idi. Ancak, o evini filana sattı. Biz, onu bilmiyoruz." veya "Bu tarafın sahibi, bizim dediğimizdir. Yalmz bundan sonra adı böyle olmuş. Biz onu bilmiyoruz.' der. Mnhıyt'te de böyledir.

Şahitler, bir şahsa karşı şehadette bulunur hududlu bir şeyin, hududunu söyler ve: "Biz hakikati böyle biliyoruz. derler; şehadet edilen şey de bir köyde bulunur; iddia olunan kimse de, hakimden, "şahitlerin o köye giderek, hududu tayin etmelerini talep ederse; hakim,, şahitlerin böyle yapmalarına lüzum görmez. Sahih olan da budur. Zehıyre de de böyledir.

Şahitler bir adamın evi hakkında şahitlik yaparak: "Biz, evi tanı­yoruz. Oraya gitsek, hududu üzerinde dururuz. Fakat, etrafının adlarını .bilmeyiz." derlerse, hakim, şehadetlerini kabul eder.

Eğer şahitler adil kişilerse, hakim, iddia edeni de olunanı da şahit­leri de muavinimde birlikte oraya gönderir ki, şahitler muavinin huzu­runda hududu göstersinler. O şahitler varır hududun üzerinde dururlar ve: "işte, bizim şahitlik yaptığımız yer." derler ve tekrar hakime dönerler; emin olan zatlar da: "Evet, şahitler isimlerini söyledikleri yerde durdular.'* derlerse; o takdirde hakim, evi iddia sahibine hük­meder. Köylerde de, kasaba kenarlarında da bu böyledir. Muhıyt'te de böyledir.

îki şahit, şu beldedeki ev hakkında: Filan mahallede, filan oğlu filanın evine bitişiktir. Ve o, şimdi iddia olunan adamın elindedir. Fakat, biz onun hududunu bilemeyiz ve üzerinde duramayız.*' derler; iddia sahibi de, hakime: "Ben başka şahitler getireyim." der ve "onların, evin hududunu çok daha iyi bildiklerim" söyleyerek onları alır getirir; onlar da: "Hududu şudur, şudur." derlerse; bu meselede ihtilaf vaki olmuştur.

Bazı fetva nüshalarında: "Buna göre hükmedilir." denilmiş; bazıla­rında da:'*Bu durumda, iddia sahibine hükmedilmez.'' denilmiştir.

Köylerdeki tarlalar ve bütün gayr-i menkuller buna göredir. Zehıyre'de de böyledir.

Zahırü'd-dîn    el-Mürğîam,    bu    mes'ele    hakkında    şöyle buyurmuştur:

Böyle bir durumda, rivayetler muhtelif olunca; en doğru olanı, son şahitlerin şehadetîerini kabul etmektir. Çünkü, çok kene böyle yapılır.   

Bir kimse, bir yeri sattığına dair veya köyde bir bağ hakkında şahitler dinîetse de şahitler, satüan yerin hududunu bilenıeseler; fakat, hududun adlarım söyleseler» —hakikaten öyle ise— şehadetîeri şahindir.

Esahh olanda budur. FüsuİM'î-Imadiyye, Künye ve Zahîriyye'de de böyledir.

Eğer iddia sahibi, evin iddia edene ait olduğuna şahitlik yapmaları için iki şahit getiremezse, böyledir. O zaman, davacı, hududunu tanıma­ları ve komşularının adlarını öğrenmeleri için hakimden güvenilir iki kişi göndermesini ister; hakim, bunu kabul edip onları gönderir. Onlar da evin hududunu ve komşularını tanırlar. Bu, söylenilen hududa muva­fakat ediyor ve emin kişiler de böyle söylüyorlarsa; hakim, o evi iddia sahibine hükmeder. Onların şehadeti sebebiyle, ev iddiacının olur. Muhıyt'te de böyledir.

Bunun tamamı, ev meşhur olmadığı zamandadır.

Eğer ev, bir adamın adıyla meşhur olursa, (Kûfe de ömer ibni Haris'in evi gibi...), ve (Basra'da Zübeyrniîn evi gibi...) ona iki insan şehadette bulunursa; "hududunu söylemeye ihtiyaç kalmaz." denilmez.

Eğer —hududu söylenmezse şehadetîeri kabul edilmez.

Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göredir.

İmâmeyn'e göre ise, bunların şehadetîeri, hududunu söylemeseler de, kabul edilir. Arazi ve akar meşhur da olsa, bunun hilafınadır. (yani hududu belirtilmedikçe, şehadetîeri kabul edilmez.) Fetâvâyi KâdJhân'da da böyledir.

Şayet şahitler: "Biz köydeki eve şahitlik yaparız. Filan mahallede mescide bitişiktir- Yalnız, komşularım adını bilmiyoruz." derler; bu durumda iddia sahibi: "Ben hududuna dair iki şahit daha getireyim." derse; o zaman hakim, ona iltifat etmez. FüsuIü'I-Imâdiyye'de de böyledir.

Şahitler hududu bilmedikleri halde, güvenilir kişilerden sorarak, hakimin huzurunda açıklama yaparlarsa; hakim şehadetlerini kabul eder. Dava olunanın üzerine şahitlik yaparlar ve kendi nefislerinden açıklamada bulunurlar; iddia olunanın söylediklerini söylemezi erse, yine kabul edilir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir.
Şahitler, eğer bir yerin tek tarafını söylerlerse, bununla bilgi hasıl olmaz ve hüküm verilmez. Hulasa'da da böyledir. [19]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..