8- VASIYYET HUSUSUNDAKİ ŞEHADETTEN DÖNMEK

Bir adanı: "Filan adam öldü ve malının tamamının üçte birini vasiyet eyledi." der; ikide şahit dinletir ve sonradan bu şahitler, şehade-tinden dönerlerse» malın üçte birini tazmin ederler.

Keza, "Adam, hayatında malının üçte birini vasiyet etti." diye şahitlik yaparlar; adam ölene kadar da davacı çıkmaz; sonra da bunlar şahitliklerinden dönerlerse; malın üçte birini tazmin ederler. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Şayet ölümünden sonra, "Ölen adam, şu cariyeyi ibda edene vasiyet eyledi." diye şahitlik yaparlar; hakim de adamın malımn üçte birinden, o cariyeyi o adama hükmeder; cariye de doğum yapar; bundan sonra, şahitler de şahitliklerinden geri dönerlerse; cariyenin hüküm verildiği günki kıymetini tazmin ederler. Fakat, doğurduğu çocuğun kıymetini tazmin etmezler.

Keza o cariye başkasında doğum yaparsa, şahitler, o doğan çocuğun kıymetini tazmin etmezler.

Akar da böyledir. (= Akar diye, gelir getiren dükkan,, han, hamam ve emsali gibi mallara denir.) Mebsüt'ta da böyledir.

iğer şahitler arasındaki görüş ayrılığı kalkarsa; şahitler, varislere cariyenin kıymetini, bin dirhemden öderler.

Eğer varisler: "Cariyenin kıymeti, iki bin dirhemdir." derler; cariye de ölmüş bulunursa; şahitlerin sözü geçerli olur.

Ve eğer cariye, hayatta ise, hali hazırdaki kıymeti de iki bin dirhem olursa; varislerin sözü geçerli olur.                                             

Eğer cariyenin kıymeti, hali hazırda, bin dirhem ise, şahitlerin sozu geçerlidir.

Eğer cariyenin kıymeti, hali hazrıda, iki bin dirhem olur da şahitler, "hüküm günü cariyenin kıymetinin bin dirhem olduğunu" isbat eder­lerse; bin dirhem üzerinden tazmin ederler.

Keza, cariyenin kıymeti hali hazırda, bin dirhem olur da varisler, "hüküm günü, cariyenin kıymetinin ikibin dirhem olduğunu" isbat ederlerse, iki bin dirhem üzerinden tazminat alırlar.

Eğer her iki taraf da şahit dinletirlerse, varislerin şahitleri kabul edilir. Muhıyt'te de böyledir.  

Bir adam ölür; üç bin dirhemi, bir de oğlu kalır; iki şahit de "ölen adam, şu adama malının üçte birini vasiyet etti." derler; başka iki şahit de, bir başka adam için "ölen adam, bana vasiyyet etti." derler; ölen adamın oğlu da, bunların hiç birini kabul etmez hakim, vasiyetin üçte bi­rini şahitlerin şehadeti gereğince, o iki adama hükmettikten sonra da şa­hitlerin tamamı, şehadetlerinden dönerlerse; oğluna bir şey ödemezler. Serahsî'nin Mnhıytı'nde de böyledir.

Ve şahitler, kendi lehlerine şahitlik yaptıkları adama üçte birini tazmin ederler... Keza, eğer önceki, şahitlerin adaletleri önce kabul edildi ise, sonra da ikinci şahitlerin adaletleri kabul edildi ise, önceki adam aldığı üçte birin yarısını ikinci adama verir.

Bundan sonra, üçüncü şahitlerin adaletleri kabul edilirse, o alınan mallar, asıl mirasçıya hükmolunur. Muhıyt'te de böyledir.

Şayet vasiyeti bir kişiye yapmış, iki şahit de o vasiyet şehadetinden geri dönmüşUrse; yapılan bu vasiyet, geri yerine döner...

Bundan sonra, ikinci şahitler vasiyetlerinden dönerlerse; vasiyet ortancaya.döner.

Sonra da, hepsi şehadetten dönerlerse; üçte bîrin tamamını şahitler ortancaya öderler. Ortanca da üçte birin yarısını, birinciye öder. Önceki şahitler, varise bir şey ödemezler. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Eğer şahitler, şahitliklerinden dönmezler; fakat, ortanca adam; bir köle bulur ve o şahitlik yaparsa; malın üçte biri büyük ile küçük arasında taksim olunur. Muhıyt'te de böyledir.

Üçbin dirhem bırakarak ölen bir şahıs, malının da üçte birini bir başkasına vasiyyet eder ve ona teslim ettikten sonra da, iki şahit, bu şehadetlerinden vaz geçerler ve o vasiyyet varislere hükmedilir; sonra da aynı iki şahit, şehadette bulunarak,  "üçte bir malın, bir başkasına vasiyyet edildiğini söylerler; hakim de böylece hükmettikten sonra da şehadetten dönerlerse, o şahitler üçte bir ve üçte bir olarak, iki defa vereseye tazminatta bulunurlar.  Önce kendisi için vasiyyet olunana öderler.

Şayet vasiyyete şehadette bulunurlar, sonrada hükümden sonra, şehadetten dönerlerse; veya vasiyyet için tek şahıs şahitlik yapar ve onunla da ikinci üçte bir vasiyyet şahit: şehadetten döner hükümde verilmiş olmazsa; sonra da iki şahit şehadette bulunur ve bundan da geri dönerlerse, önceki vasiyyet olunan zata, —varislere değil— üçte bir tazminatta bulunurlar.

Eğer her iki şahit, birlikte şehadette bulunurlar; hakim de sonraki vasiyyet olunana, hükmederse; daha sonra da ikinci kişinin vasiyyet şahitleri, —birincinin haricinde— şehadetten dönüş yaparlarsa onlara hükmün yüzünü açmaları sorulup şehadetten neden döndükleri araştırılır mı?

Yoksa susulur mu? Veya üçte bir malı, varislere tazmin etmeleri için,rücûsabitleşirmi?                                          

Eğer susar, bir itiraz yapmazlarsa; üçte biri tazmin ederek vereseye öderler.

Eğer bundan sonra, birinciye vasiyet edilenin şahitleri, şehadetten dönerlerse; onlar da birinci vasiyet olunana üçte bir tazminatta bulu­nurlar.

Şayet şehadetten rücu' ederlerse; sual vaktında varislerin haricinde önceki vasiyet olunana, üçte biri tazmin ederler. Kâfî'de de böyledir.

Bir adam ölür, ayni seviyede (= ayni değerde) üç köle bırakır; iki şahit de şehadette bulunarak: "Gerçekten ölen zat, şu köleyi, şu adama vasiyyet eyledi." derler; hakim de öylece hükmeder; sonra da, başka iki şahit, "ölen adamın o vasiyyetinden vaz geçip, geri döndüğüne" şahitlik yaparlarsa hakim, bu köleyi varislere iade eder.

Diğer iki şahitde, şahitlik yaparlar ve: "Ölen zat, üçüncü köleyi su ,  adama'vasiyyef eyledi." derler; hakim de öylece hükmeder; sonra da, o şahitliklerinden geri dönerlerse; önceki şahitlere tazminat gerekmez, v    İkinci şahitler kölenin kıymetinin yansım öncekilere öderler.

Üçüncü kölenin şahitleri de, kölenin kıymetini ikinci şahitlere öderler. Ve hiç birisi, varislere bir tazminatta bulunmazlar."

Şayet bütün şahitlerin adaletleri tesbit edilir ve hakim üçüncü kölenin vasiyet olunduğuna hükmettikten sonra da hepsi birden şeha-detten rücu ederlese; üçüncü kölenin şahitleri varisler için, bir tazminatta bulunmazlar.

Önceki ve ikinci şahitlerin şehadette bulunduklarına da bir tazmi­natta bulunmazlar. Şayet ortanca şahitler, üçüncü köleye tazminat yaparlar ve vasiyyete beyyine ibraz ederler, sonra da şahitler varislere başvururlar ve önceki şahitler de, ikinci şahitlere karşı beyyine gösterir-lerse; ona göre, önceki kölenin kıymetinin yansı birinci köleye hükme­dilir. Serahsî'nin Muhıyti'nde de böyledir.

Şayet bîr adam ölür, her birisinin kıymeti biner dirhem olmak üzere, iki köle bırakır; malının üçde biri de bin dirhem olur; her bir fırka da kölenin birisinin vasiyyet edildiğine şehadette bulunurlar ve her kölenin yarısına da hükmedilirse; sonrada şahitler şehadetlerinden dönerlerse; onlar üzerine varislere bir tazminat yoktur. Her bir fırka, kendisine vasiyet olunan zata, kölenin kıymetinin yarısını tazmin eder.

Eğer o tazminattan şahitler üçte biri çıkarırlarsa, o takdirde kendi-

fe­sine şahitlik yaptıkları kölenin kıymetini, varislere öderler.

Şayet ölenin malı bin beşyüz dirhem, olur ve her bir fırkaya da kölenin dörtte bir kıymetini ödemeleri hükmolunmuş bulunursa; şahitler, şehadetlerinden dönünce, her bir fırka varislere beşyüz dirhem ödeme yaparlar.

Her bir fırka, kendisine vasiyet olunana da kölenin kıymetinin dörtte biri olan iki yüz elli dirhemi öderler.

Eğer Ölen adamın malının üçte biri, ikibin dirhem olur, kölelerden bîrinin değeri de iki bin dirhem, diğerinin de değeri, bin dirhem olur. Hakim de herbirinin üçte birini hükmederse, şayet kıymeti iki bin dirhem olan kölenin şahitleri,  şehadetten dönerlerse, bin dirhemini varislere öderler. Bin dirhemin üçte birisini de kendisine vasiyet edilen zata öderler.

Değeri bin dirhem olan kölenin şahitleri ise, bin dirhemin üçte birini kendisine vasiyyet olunana öderler. Bu durumda o iki şahidin mirasçı­lara birşey ödemesi gerekmez.

Eğer bu kölelerin her birinin değeri biner dirhem, ölenin de malının üçte biri bin dirhem ise; ikinci fırka şahitler, rücuları sebebiyle birinci adam olan, kendisine vasiyyet yapılan zata, kölenin kıymetini tazmin ederler. Varislerin önceki ve ikinci şahitlerde bir hakkı olmaz.

Şayet ölenin malından üçte bir çıkınca bu üçte biri İkibin dirhem ederse, ikinci şahitler, öncekine kölenin kıymetini, varislere de ikinci kölenin kıymetinin yarısını öderler.

Eğer ölen adamın üçte bir malı, binbeşyüz dirhem ise, iknici şahitler kendisine vasiyyet edilen birinci adama, kölenin kıymetini öderler; ikinci kölenin kıymetini de varislere öderler.

Şayet iki kişi şahitlik yaparlar ve "Gerçekten ölen zat, şu adama terekesinden şunu vasiyyet eyledi" derler. Hakim öylece hükmettikten sonra da, bu şahitliklerinden dönerlerse; o şahitlere tazminat gerekmez.

Eğer vasi, vasiyyetinden bir şeyi zayi ederse, tazminat vasiyyet edene aittir. Hâvî'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Tealadır. [11]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..