Üç Talakla Boşanan Kadınla İlgili Başka Bir Çare

Muhallil olan koca, kadına: "îşin senin elinde olmak üzre, se­ni nikahladım; seni nikahladıktan sonra, nefsini istediğin zaman bo­şa." der; kadın da bunu kabul ederse; bu durumda iş (yetki) Kadı­nın elinde olur.

Üç talâkla boşanmış olan bir kadın; nikâhlanmayı, sonra da önceki kocasına dönmeyi murad eder ve bu kadın, nefsinin bir er­kekle nikâhlanmasınm teşhirini sevmezse; işte burda hîle (= çâre): Eğer malı varsa, bir kısmını köle bedeli olsun diye sağlam güvenilir bir adama bağış yapar. Kendisine bağış yapılan şahıs da onunla kü­çük bir mürâhıkı köle olarak, misli kadınlarla cima edecek nitelikte birisini satın alır. Sonra da o kölenin efendisinin izniyle nefsini ona şahitlerin şehâdetiyie nikâhlar. O köle, ona dâhil olduktan sonra da, müşteri o köleyi kadına bağışlar. Kadın onu kabul edip, teslim alır. O zaman, nikâh bâtıl olur.

İddeti bitince de önceki kocasına dönerse, nikâhı sahih olur. Son­ra da o köleyi, satılmak üzere bir başka beldeye yollar. O, orda satı­lır... Böylece bu iş gizli kalmış olur. Bunu Hassâf böyle buyurmuştur.

Bir adam, karısını boşamayı murad eder ve, bu talâkın vâki olmamasını da isterse; bu durumda uygun olan istisna etmesidir. Bu istisnanın da muttasıl olması gerekir.

Eğer, istisna ayrı olursa, onunla amel edilmez. Keza, bir kimse, istisnayı kalbinden geçirse (içinden "inşallah (= Allah dilerse)" de­se; yine amel edilmez.

İstisnanın işitilmiş olması şart mıdır? Bu hususta âlimler ihtilaf eylediler: Ba'zıları: "İstisnanın işitilmesi şart değildir. Şart olan, harf­lerinin tekellümünde sahih olmasıdır." dediler.

Ba'zıları da: "istisnanın duyulması şarttır." dediler. Bu mes'ele, Talâk Kitabın'da söylenmiştir. Âlimler, talâk ve ıtak hususunda ihtilaf eylediler:

Bir adam yemin ederek: "Vallahi elbette ben, bu gün karımı bir talâk (veya üç talâk boşayacağım." dese; o gün de karısına: "Sen üç talâk boşsun Allah dilerse..." veya, ona: "Bin dirhem üzerine üç talâk boşsun." dese; kadın da: "Ben kabul etmiyorum." dese; bu durumda bu adam, yemininde hanis olmaz; yemin yerine gelmiş olur. Bu Belh âlimlerinin ihtiyarıdır.

İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den de böyle rivayet olmuştur. Bir adam: "Vallahi elbette ben, bu gün karanı üç talâk boşaya­cağım (veya bir talak boşayacağım.)" dese; bu durum için şu çare rivayet edilmiştir: Bu adam, karısına: "Sen boşsun Allah dilerse." der. Veya ona: "Bin dirhem üzerine sen üç talak boşsun." der; ka­dın da bunu kabul etmezse; adam yemininden hânis olmaz; yemini yerine gelmiş olur.

Keza, bir kimse, bir şeyi satmaya yemin ederse; onu fâsid satış­la satar ve yemininden beri olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir adam, karısına: "Serii bugün üç talâk boşan.azsam, sen üç talâk boşsun." derse; Buna çâre: bu adam, karısına: "Sen, Şu şey karşılığında üç talâk boşsun." der; kadın da buna razı olmaz ve ta­lâk da vâki olmaz. Bu, İmâm Ebû Hamfe (R.A.)'den rivayet olunmuştur.

Fetva da buna göredir.
Bir adam, karısını talâkı bâin ile boşayıp, onu da inkâr eylese; bu durumda çıkar yol: Bu kadın, kocasının içinde bulunduğu eve girer ve o kocaya: "Gerçekten sen, bu evae olan kadını nikahladın." denilir; kocada: "Bu evde, benim için karı yoktur." der ve ona "Bu evde olan kadınlar senindir" denir. Bu durumda, o kadın bain ola­rak bos olur. Yemin edince de kadın ona gösterilir ve talâkı zahir olur. (= açığa çıkar.) Bir kimse, kimse ile konuşmayacağına üç ta­lâk üzerine yemin eylediği zaman, çıkar yol şudur: Bu adam, karısı­nı bir talâk ile bâinen boşar; iddeti bitene kadar da onu terk eder; sonra konuşur ve sonra da kadını yeniden nikâh eyler. Sirâciyye'de de böyledir. [13]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..