2- Müfâveda'nın Hükümleri

Müfâveda ortaklarının her hangi birinin almış bulunduğu bir şeye, diğeri de müşterektir. (= iştirak etmiştir; ortaktır.) Ancak, bunlardan birinin, Kendisinin ve aile efradının yiyecek ve giyeceğine; Nafakası kendi üzerine olan kimseler için yaptığı masraflara; Oturmak, hac ve diğer yolculuklar için yaptığı karlamalara, diğeri ortak olmaz.

Müfâveda ortakları, bir birlerinin kefilleri oldukları halde, bu gibi harcamalar kendi şahıslarına ait olur,                                      

Bu ortaklardan birisi, diğerinin nâmına bir şey satın alırsa, ona müracaat edip verdiği paralan alır. Fethu'I-Kadîr'de de böyledir.

Böyle bir şey satın almış bulunan ortak, aldığı şeyi ortaklığa alırsa; ortağımdan) bedelinin yarısını alır. Serahsî'nin Muhiytfnde de böyledir.

Bu ortaklardan birinin, diğerinin izni olmadan, cima veya hizmet için bir câriye satın alması uygun olmaz.

Satın alırsa; bu cariyeye, kendisi de diğer ortağı da cima* edemez. Çünkü, câriye, ortaklık malı olmuş olur; bu ortaklar ona da ortak olurlar-dâî'de de böyledir.

Bu ortaklardan birisi, cima için, diğer ortağının izni iljebir câriye satın alırsa; bu câriye, hassaten satın alan ortağın olur.

Cariyeyi satan şahıs, bunun bedelini, o ortaklardan hangisinden isterse, ondan alır. ödeyen ortak da, bu cariyenin bedelinin yarısı için, diğer ortağına müracaat eder.

Bu imâmeyn'e göre böyledir.

İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ise, cariyeyi alan şahıs, ortağına müracaat edemez. Serahsî'nin Muhıylı'nde de böyledir.

Diğer ortağını izni ile, cima' için, bir câriye satın alan ortağın, o cariyeden bir çocuğu olsa ve bu cariyenin üzerinde de, bir başka şahsın hakkı bulunsa; bu durumda, hak sahibi, bu hakkını, ortaklardan hangi­sinden dilerse ondan alır.; Bedâî'de de böyledir.

Bu ortaklardan birisi, diğerine, mirasdan isabet eden, sultanın ikram ettiği veya kendisine bağışlanan bir mala yahut sadakaya ortak olmaz. FetâvâyiKâdîhân'da da böyledir.                            

Bu- ortaklardan biri, diğerine verÜen hediyeye de ortak olamaz. Mebsût'ta da böyledir.

Bu ortaklardan biri, diğerine, daha önceki ortaklığından isabet eden mülke de ortak olamaz.

Meselâ: Bir kimse, satıcısı muhayyer olmak üzere bir köle satın almış olur; sonra da, bu şahıs, bir başka şahısla müfâveda yapar ve bundan sonra da muhayyerlik bozulursa; bu durumda, diğer ortağın, bu kölede ortaklığı olmaz. KâfFde de böyledir.

Müfâveda ortaklarından birine bırakılan emânetten, diğeri de sorumludur.

Şayet, emâneti alan ortak, bunu açıklamadan ölürse; o emâneti edâ etmek, her ikisine birden lâzım gelir.

Eğer, sağ olan: "O emânet, ölmeden önce, onun elinde zayi oldu." derse, bu sözüne inanılmaz.

Fakat, emânet, sağ olan kimseye bırakılmış ve bu durumda, böyle konuşmuş bulunsaydı, sözüne inanılırdı. Mebsût'ta da böyledir.

Emâneti alan şahıs: "Arkadaşım, sağ iken, onu yedi." derse; bu durumda, o emâneti, özellikle kendisinin tazmin etmesi gerekir.

Ancak, buna, beyyine ibraz edebilirse; o zaman müştereken tazmin ederler. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Bu ortaklardan birinin, müdârebesi olsa   ve onunla bir iş yapsa veya yanında bulunan emânetten faydalansa, bunlardan gelen kâra da ortak olurlar. Mebsût'ta da böyledir. [20]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..