Yüzün Hududu

Zâhirü'r-rivâye'de ve Bedâi'de yüzün haddi zikredilmemiş-tir. Muğnî'de ise : «Yüz, saçın bittiği yerden, sakal ve çene altına, kulakların köklerine kadar olan yerdir.» denilmiştir. Hidâye Şerhi Aynî'de de böyledir.

Başın ön kısmının saçı dökülmüşse, suyu oraya kadar ulaştırmak gerekmez. Esahh olan budur. Hülâsa'da da böyledir. Zâhidî'de de sahih olarak zikredilen bu kavildir.

Saçı yüzüne inmiş olan kimsenin o saçı yıkaması vâcibdir. Hidâye şerhi Aynî'de de böyledir,

Gözlerin içine suyu iletmek, vacib de değildir, sünnet de değildir.

Suyun, gözlerin kenarına ve göz kapaklarının uçlarına varma­sı için; gözü kapatıp açmak mükellefiyeti de yoktur. Zâhiriyye'de de böyledir.

Fâkih Ahmed bin İbrahim'den gelen bir rivayete göre, yüzü­nü yıkayan kimse, gözlerini şiddetle kaparsa abdesti caiz olmaz. Muhıyt'te de böyledir.

Göz pınarlarına suyu  iletmek ise,   vacibtir.  Hulâsa'da da böyledir.

Ağrıdan   dolayı gözü çapaklanmış olan kimsenin, gözle­rini kapattığı zaman, gözlerinin dışında kalan çapağın altına su­yun ulaşması vaciptir- İçte kalan çapağın altına ulaşması ise, va­cib değildir. Zahidi de de böyledir.

Dudağa gelince:  Dudaklar yumulduğu zaman, dışarıda kalan kısımları yüzün hududu içine girer. Bu durumda görünme­yen kısımları işe ağza tabidir. Sahih olan budur. Hulâsa'da da böy­ledir.

Sakal başlangıcı ile kulak yumuşağı arasında kalan beyaz yerin abdest alırkeyıkanması ise her halükârda vacibtir. Ta-hâvî'de kitabında böyle demiş ve bunu sahih görmüştür. Alimleri­mizin ekserisi de bu görüştedir. Zehiyre'de de böyledir.

Bıyığın ve kaşların kılları ile çenedeki sakal yıkanır. Kıl­ların dibine suyu iletmek ise yacîb değildir. Ancak, kıllar az oldu­ğu zaman, suyu altlarına ulaştırmak yani diplerim yıkamak gere­kir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Nısab'da : «Abdest alan kimsenin, bıyığının uzun olmasından dolayı, su altlarına ulaşmazsa, bu kimsenin aldığı abdest caiz olur.» denilmiştir. Fetvâ'ıda bunun üzeredir-

Ancak, gusül bunun aksinedir ve suyu o kılların altına ulaş­tırmak gereklidir. Muzmarât'ta da böyledir-

Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, sakalın dörtte birini meshet-mek farzdır. Vikaye Şerhi'nde de böyledir.

İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe ve İmâm Muhammed (R.A,)'den rivayet edildiğine göre, gerçekten sakalın üzerine suyun uğratıl­ması vacibtir. En sahih olan kavil de budur. Tebyîn'de de bu ka­vil sahih görülmüştür, Zâhidî'de de böyledir.

Çeneden sarkmakta olan kılları yıkamak vâcib değildir. Mu­hıyt'te de böyledir.

Çenedeki kıllar, yıkandıktan sonra tıraş edilse, çenenin yeni­den yıkanması gerekmez.
Kaş ve bıyığın tıraş edilmesi halinde de durum böyledir. Başa meshettikten sonra tıraş olmakla ve abdest aldıktan son­ra tırnak kesmekle, abdest bozulmaz veya bunların tekrar rneshe-dilmesı yahut yıkanması gerekmek. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böy­ledir. [8]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..