Küçük Havuzun Ölçüsü :


Küçük havuzun ölçüsü 4x4 = 16 arşın murabba (kare) dir. (Bu da, bu günkü ölçülerle, yaklaşık olarak 6,5 metre karedir.) Kifâye'de de böyledir.

İmâm Ebû Yûsuf CR.A.)'a göre, büyük çukur, akar su gib'dir. Vasıflarında bir değişiklik olmadıkça pislenmez. Fethü'l - Kâdîr'de de böyledir.

Çokla, azm arasını ayırıcı (fark); Bir su, kullanıldığı taraf­tan necaseti diğer bir tarafa ulaştırıyorsa, bu su, az sudur; aksi hal vâki ise, o suya da çök su denilir.
Ebû Süleyman el - Cûzcânî : «Eğer bu suyun sathı 10 x 10 = 100 arşın (kare) olursa, işte bu su necaseti, bir taraftan diğer .tarafa uîaştıncı sayılmaz.» demiştir. Meşâyih'in Umumîsi de bunu almış­lardır.Muhıyt'te de böyledir.

Avuçlandığı zaman, dibi açılmayan suya, derin su denilir. Sahih olan da budur. Hidâye'de de böyledir.
Zira' (arşın) da, mu'teber olan ise, bez ölçenlerin kullandığı arşındır. (Ki buna zira'ı kırbası denir. Ve yaklaşık olarak 88,2 san­timdir) Zâhireyye'de de böyledir. Fetva da bunun üzerinedir- Hi-dâye'de de böyledir.
Bu arşına, Zîrâ'ı âmme de denir ki, 6 kabza (=24 parmak = yaklaşık 88,2 santimetre) miktarına bir ölçüdür Tebyîn'de ide böy­ledir.
Eğer, havuz yuvarlaksa, 48 arşın kareye i'tibar olunur. Hu-İâsa'da da böyledir. İhtiyata uygun olan da budur. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Necaseti (pis olduğu) bilinmediği müddetçe, kokmakta olan havz-i kebîr'de, (büyük havuz'da) abdest almak caizdir. Fetâvâyi Kâdîhânda da böyledir.

Yazın, içinde su olmayan ve bu durumda iken insanların ve hayvanların kirlettikleri bir büyük havuza; kışın, su dolsa ve bu suyun üzeri de buz tuıtsa; eğer o su, pis bir yerden gelip dolmuş ise yani, pislik suyun havuza girdiği yerde bulunur ve su, bu pisliğe temas ederek girerse   bu havuzdaki su da, buz da  miktarca çok olsa bile  pistir.
Şayet su,.bu havuzun, temiz bir yerinden akarak yine temiz bir yerine birikir ve bu temiz suyun alam, 100 arşın kare (yaklaşık 8$ metre kare) olana kadar, bu şekilde temiz olarak ve temiz yere ak­maya devam ederse, bu durum da, bu havuzdaki su da, buz da te­mizdir. Fethü'l-Kadîr'de de böyledir.

Bir kimse, kamışlıkta veya ekinleri bir birlerine bitişik sulu
(bataklık) bir yerde, abdest alsa; eğer, suyun alanı, 100 arşın kare veya daha fazla— ise, o kimsenin abdesti caizdir. Kamışların birbirine değmesi, aralarından suyun akmasına ve diğer taraftaki suya ulaşmasına, mani' değildir.

Bir kimsenin, suyunun yüzü, tamamen yosun tutmuş bir ha­vuzda abdest alması; eğer bu yosunlar, suyun sallanması ile salla­nıyorsa, caizdir. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, suyu buz tutmuş bir havuzda, abdest almış olsa; eğer suyu sallayınca, inceliğinden dolayı üzerindeki buz kınlıyorsa, o kimsenin abdesti, caiz olur.

Fakat, şayet buz, suyun üzerinde parça parça bir halde bulunu­yor ve ağır olmalarından dolayı, suyu sallamakla da sallanmıyorlar­sa, o havuzda abdest almak caiz değildir.

Fakat, buzun miktarı az olur ve suyu sallamakla buzlar da sal­lanırsa, bu durumda da, bu havuzdan abdest almak caiz olur. Mü-hiyt'te de böyledir.

Bir kimse, bir büyük havuz (havz-ı kebîr) donmuşsa, üze­rindeki buzdan bir delik açarak, abdestini alır. Fakat, bu durumda su, buza bitişikse, abdesti caiz olmaz; bitişik değilse, caiz olur Fet-hü'l - Kadîr'de de böyledir.

Şayet su, açılan delikten yukarı çıkar ve buzun üzerine yayılın sa, bu durumda su; avuçlandığı zaman, alttaki buz açümıyorsa, bu­rada alman abdest caiz olur. Aksi takdirde caiz olmaz.
Su, açılan deliğin içinde, bir tasda durduğu gibi durmakta ise, bu durumda o delikten abdest almak caiz olmaz. Ancak, delik 100 arşın kare genişliğinde olursa, oradan abdest almak caiz olur. Fe­tâvâyi Kâdhân'da da böyledir.[75]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..