Nifas

Nifas : Doğumu takib eden kandır. Mutunda da böyledir.

Doğum yaptığı halde, kan görmemiş olan kadının, guslet­mesi icab etmez. Bu görüş, Ebû Yûusuf (R.A.).'un göıüşüdür. İmâm Muhammed (RjU'den de böyle rivayet olunmuştur. Müfîd'de : «Sahih olan da budur.» denilmiştir. Fakat, o kadının abdest alma­sı vacib olur. Çünkü, çocukla beraber, pislik de çıkmıştır. Tebyîn'-de de böyledir.

İmâm-ı Azam (R.A.)'a göre ise, o kadının gusletmesi gerekir. Âlimlerin çoğu da, bu görüşü almışlardır. Sadrü'ş - Şehîd'de, bu­nunla fetva vermiştir. Ebû Aliyyü'd - Dekkâk da : «Biz de bu görüşü alırız.» demiştir. Fetvalarda da, «sahih olan budur.» denilmiştir. Mııhıyt, Muzmarât ve Cevheretü'n - Neyyire'de de böyledir.

"Kadının, nüfesâ (nifaslı)  olması için, çocuğun, yarısından . daha fazla kısmının çıkması gerekir.

Çocuk, karında parçalanmış ve ekserisi de çıkmış bulun­sa; eğer, düşüğün tırnak, parmak, saç gibi uzuvlarından bazıları belli oimuşsa, kadın nüfesâ sayılır. Aksi takdirde, kadın nüfesâ sa­yılmaz. Tebyîn'de de böyledir.

Eğer, düşüğün uzuvlarından hiç birisi belli olmamış ve açığa çikmamışsa, o kadın için nüfesâlık yoktur. Eğer, o kadım ha-yızh saymak mümkün olursa, kadın hayızh sayılır. Bu mümkün ol­mazsa, kadının kanı, istihâza  Çözür)  kanıdır.

Bir kadın, düşükten önce veya sonra kan görür ve düşü­ğün yaratılışı da açık, —uzuvları belli— olursa, kadının önceki gör­müş olcjuğu kan, hayız kam değildir, düşükten sonra kan gördüğü için, o kadın nüfesâ sayılır.

Fakat, düşüğün yaratılışı belli olmamışsa, önceki gördüğü kan; eğer, kadını hayızh saymaya imkân varsa, hayız kanıdır. Nshâye'de de böyledir.

Kadın, göbeği cihetinden doğursa; ^rvicki, marnında yara olsa da, karnı yarılarak çocuk oradan çıkarılsa, o akıcı yaranın sa­hibi olan kadın, nüfesâ değildir. Zâhtriyye ve Tebyîn'de de böyledir.

Yalnız, çocuğun göbekten çıkmasını müteakib, fercden kan çı­karsa, işte o zaman kadın nüfesâ olur. TebymMe de böyledir.

ikiz doğuran kadın, ük çocuğu doğurduğu andan itibaren nüfesâ'dır. Kâfî'de de böyledir.

İkizlikte şart, iki çocuk arasındaki zamanın altı aydan az olma­sıdır. Üçiz olması halinde de, üçüncü ile ikinci arası da, yine böy­ledir. Fakat, birinci ile üçüncünün arası altı aydan fazladır.

Sahih olan, ikizliğin şartı, yüklülüğün bir olmasıdır. Tebyîn'de de böyledir.

Nifasm en az müddeti, kanın, bir saatcik olsun bulunması­dır. Son haddi ise, kırk gündür. Fetva bunun, üzerinedir. Sirâdy-ye'de de böyledir.

Eğer kan, ilk başlangıçta veya adetlilerde^ kirk günden fazia olursa, —yukarıda işaret edildiği gibi— bunun kırk gününün, nifaslı olduğuna itibar edilir.

İki kan arasında, temizlik (kansızlık hali) on beş günden fazla bile olsa, Ebû Hanîfe tR.A.)'ye göre, bu —zaman—da nifastır. Fet­va da bunun üzerinedir.
Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, nifasta adet, bir defa değişik şeklini görmektir. Hulâsa'da da böyledir. [110]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..