4- Fakir Olan Akrabalara Vakfetmek

Bir kimse: "Şu yerim, akrabamın fakirlerine vakfedilmiştir." veya "... çocuklarımın fakirlerine, ondan sonra da, diğer fukarayadır." derse; bu vakıf sahih olur.

Hflfil'e göre,  bu vakfın geliri hazır olduğu zaman,  fakir olan (çocukları veya akrabaları) bundan almaya hak sahibi olurlar.)

Biz de, bu görüşü alırız.

Fetva da, bu görüş üzerinedir. Muzmarât'ta da böyledir.

Bir kimse: -"Şu akarım, akrabamdan fakirlere vakfedilmiş bir sadakadır." veya "...Akrabamdan muhtaç olanlara, vakfedilmiş bir vakıftır." derse; cevap, yine yukarıdakinin aynıdır.

Keza, bu kimse: "Şu akarım, akrabamın fakirlerine mahsus vakfe­dilmiş bir sadakadır." veya "...Akrabamın fakirleri hakkında vakfe­dilmiş bir sadakadır." demiş olsa, bunlar da: "...Akrabamın fakirle­rine ..." demek gibidir.

Çünkü, bu harfler (edatlar) birbirlerinin yerinde kullanılabilirler.
Vâkıfm: "...Akrabamın yetimlerine karşı..." demesi de yukan1-daki gibidir.

Şayet, bu yetim çocuk, vakfın gelir gününden sonra ihtilâm olmuşsa, o gelirden hissesini alır.

Bu gelire hak sahibi olan diğer şahıslarla bu yetim arasında, bu gelir hakkında husûmet olur ve diğer hak sahipleri: "Sen, gelirden önce ihtilâm oldun; sana hisse yoktur." derler; o da: "Vakfın gelirinden sonra ihtilâm oldum." derse; söz, yeminle birlikte, onun sözüdür.

Yetim kızın hayız görmesi de aynen böyledir.

Bu vakfın gelir gününden önce, vakfa hak sahibi olan, bazı yakınlar ölür ve arkalarında, küçük yavrular bırakırlarsa; bu çocuklara, vakfın bu gelirinden hisse yoktur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, bir akarını, akrabasından muhtaç olanlara vakfetse ve: "...sonra da, fakirlerin...'* dese; bu şahıs ölür ve fakir bir oğlu olursa, tmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, evlad, akrabaya dâhil olmaz, (ve o, bu vakıftan bir hisse alamaz.)

Bu kavil sahihtir. Fetâvâyi Itabiyye'de de böyledir.

Vâkıf: "... Akrabamın fakirlerinden, sahih olan kişilere karşı vakfettim." derse; —bu vakıf sahih olur.— Sâüh kişi ise, tesettüre riâyet eden (=  örtünen), doğru yolda ve selâmet üzere olan, kimseye ezâ etmeyen, şerri az, kimseyi incitmeyen, şüpheci olmayan, iffetli kadınlara iftira etmeyen, yalancılıkla tanınmayan, salâh ehli kimsedir.

Vâkıf: "... iffet ehline..."; "...hayır ehline..." veya "...fazilet ehline..." derse; bunlar da, salâh ehli (= sâlih kimse) ile aynı manâdadır. Hâvide de böyledir.

Akrabasının fakirlerine karşı, vakfetmiş bulunan bir kimsenin, o beldede olmayan bir yakını bulunsa; bu vakfın geliri,o şahsa yollanmaz. Onun hissesi, vakfın bulunduğu yerdeki diğer fakirlere verilir.

Ancak bu vakfın mütevellisi, başka yerde bulunan o fakire, hisse­sini yollamış olsa; onu tazmin etmesi gerekmez. M**jyt*te de böyledir.

Vâkıf, "akrabamın fakirlerine..." deyince, vakfın gelirinin tak­simine, ona en yakın olan akrabasından başlanır.

Vakfın geliri hazır olunca, önce, vâkıfa en yakın kimseye, iki yüz dirhem veirlir; fazla verilmez.

Sonra, bu şahsı yakınlıkta takip eden şahsa, yüz dirhem verilir.

Şayet, bu vakfın gelirinin bir kısmı zayi olursa, en yakın batından başlanır. Zayi olan, bunu takip eden batnın hissesi olur. Hâvî'de de böyledir.

Vâkıfın akrabalarından her birine iki yüzer dirhem verildiği halde, geride artıp kalan olursa; istihsânen, bu da, aralarında eşit olarak taksim edilir. Muhıyt'te de böyledir.

Vâkıf:   "Vakfım,   akrabamın   fakirlerine   karşıdır.   Gelirinin tamamı, önce, en yakın olan akrabama verilsin." demişse; bu vakfın gelirinin hepsi, vâkıfın en yakın akrabasına verilir.
Şayet, bu vâkıf: "— En yakın akrabama— vakfın gelirinden verilsin." demişse; bu durumda, en yakın akrabasına, iki yüz dirhem verilir; gelirin tamamı verilmez. Tatarhâniyye'de de böyledir. [28]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..