Vakfedilen Yerin Değiştirilmesi

Vâkıf,vakfın aslının başka bir yerle değiştirilmesini şart koşup bu şartı yerine getirebilir. Bu durumda da, öncekinin yerine yapılan vakıf ve şart caiz olur.

Bu, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göredir.

Keza vâkıfın, o vakfın satılıp, yerine bir başkasının satın alınmasını şart koşması da caiz olur.

Bunu, Kâdî'l-İmâm'ın Vâkıâtı'nda Fahru'd-dîn ve Hilâl beraberce, İmâm Ebû Yûsuf (R. A.)'tan böylece rivayet etmişlerdir.

Fetva da buna göredir. Hulâsa da da böyledir.

Bu şart, bir defaya mahsus olduğu için, bu vakıf, ikinci defa satılıp, yerine bir başkası alınamaz.

Ancak, bu vâkıf: "...dâima..." demiş olsaydı, bu durum müstesna olurdu. FethıTl-Kadîr'de de böyledir.

Vâkıf, vakfın aslında: "...satarım ve bedelinden —az veya çok— alırım."; "...satarım; parası ile köle alırım." der veya sadece "...onu satarım."' dediği  halde,  başka bir şey söylemezse;  Hilâl:  "Bu şart bozuktur  ve  vakfı  da  bozar."   demiştir.   Fetâvâyi  Kâdîhân'da  da böyledir.

Bir kimse: "Şu yerim, vakfedilmiş bir sadakadır ve daimîdir. Ben, onu satıp  yerine başkasını alırım; onu değiştiririm." derse, bu vakıf, satılanla yenisi alınınca, istihsânen caiz olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Bu durumda, ikinci satın alınan vakıf, birinci vakfın şartı ile vak­fedilmiş olur. Ve bu vakıf, birinci vakfın yerini tutar. Bu vakfa, ayrı bîr şart koşmak gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Vâkıf, "vakfın değişmesini" şart koştuğu halde, "bunun yerine, yer (veya ev) alınacak." demezse; vakfı satınca, yerine, onun cinsinden bir akar satın alır. Bu, yer de olabilir; ev de olabilir.

Şayet, vâkıf, "şu beldede" diye bir kayıt koymamışsa, istediği beldeden alabilir. Hulâsada da böyledir.

Vâkıf: "Bu yeri satıp, onun yerine başka bir yer alırım." derse; onun   yerine  ev  alması  caiz  olmaz.   Aksini  yapmak  da  böyledir. Fethu'l-Kadîr'de de böyledir,

Bu vâkıf, sattığı yere bedel olarak, bir harâc arazisi alabilir. Fetâ­vâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bu vâkıf, Basra'da bulunan bir yere bedel olarak, Basra'dan başka bir yerden, yer alamaz. Fethu'l-Kadîr'de de böyledir.

Gunye'de şöyle zikredilmiştir:

Vakıf binasını, aynı mahalde bulunan, başka bir bina ile değiştirmek, —değişerek alınan yer daha iyi ise— caiz olur.

Bunun aksini yapmak caiz olmaz. Bahru'r-Râık'ta da böyledir.

Vâkıf: "Ben değiştiririm." dediği halde, değişme işlemini, vekili yapmış olursa, bu caiz olur.

Vâkıf, ölürken, "değiştirilmesini" vasıyyet ederse; vasıyyet edilen şahsın, değiştirme hakkı yoktur.

Vâkıf, "vakfın, bir şahsın, diğer bir şahısla birlikte değiştirmesini" şart koşarsa; bunlardan birinin, yalnız başına tebdil etmesi caiz olmaz.

Ancak, vâkıfın kendisinin, yalnız başına değiştirmesi caiz olur. Fethu'l-Kadîr'de de böyledir.

Vâkıf, vakfın tamamını, velînin değiştirmesini şart koşarsa, bu vakıf sahih olur.

Ve, bütün velîlerin, vakfı tebdil etmeleri caiz olur. Vâkıf:   "Gerçekten,  filanın  velayetinde  değiştirilebilir."   der  ve ölürse; bu velî de, o yeri değiştiremez.

Ancak, bu vâkıf: "...ben öldükten sonra, filan velî değiştirebilir." derse; bu durumda, o velî, vakfın yerini, başka bir yerle değiştirebilir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Kayyım için, vakıf yeri değiştirme hakkı yoktur.

Ancak, vâkıf, kayyımın da değiştirebileceğim açıkça şart koymuşsa, o zaman değiştirebilir.
Vâkıf, vakfını kayyımın değiştirebileceği şartını koyduğu halde, kendisinin değiştirebileceği şartını koymasa, bu durumda, vâkıf, yine de değiştirebilir. Fethu'I-Kadîr'de de böyledir. [35]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..