Bu Konularla İlgili Çeşitli Meseleler

Bir kimse; ancak, yüz dirheme sahip olduğu takdirde kölesinin hür olmasına yemin eder ve yüz dirhemden aşağıya sa­hip oluiTa; yemini bozulmaz.              ,

Keza, «başka değil, yüz dirheme sahip olursam.» derse yüz dirhemden noksana sahip olunca, yemini bozulmaz.

Şayet, yüz dirhemden fazlaya sahip olursa yemini bozulur. Yâni, köle hür olur. Dirhemleri değil de, dinarları olsa, yemini, yine bozulur.

Keza, bu kimsenin, ticaret için olan kölesi veya kağıt para­sı veya arsası, veya zekâtı verilir cinsten canlı' hayvanları olsa; (nisabı tam olsun veya olmasın, müsavidir.)  yemini bozulur.

Eğer, kölesi hizmet için olur; veya mah zekâtı verilir cinsten olmaz (ev, tarla, akar gibi) veya ticaret için olmayan malı bulu­nursa; yemini bozulmaz. Sirâcü'l- Vehhâc'da da böyledir.

Bir kimse geride varis bırakarak ölür; bir kimse de a'acağı olur; varisi gidip borçludan, bu alacağı ister; borçluda«ona borcum yok.» diye yemin ederse; eğer, adamın öldüğünü bilmiyorsa; yemini bozulmaz; değilse bozulur. Bu görüş, beğenilmiştir. (Hulasa).

Asıl'da: Malım yok diye yemin eden bîr kimsenin il'las etmiş birinde, alacağı bulunsa; yemini bozulma/..
Keza, onun malını, bir adam, gasben alıp imha eylerriişse; veya ma] biaynihi olduğu halde, inkâr etmişse; yemini bozulmaz.

yet, malını gasben (^zoraki) alan şahıs aldığını ikrar eder ve alınan mal da bizzat durmakta ise; alimler; bu hususta ihtilaf eylediler.

Eğer, birisinde emânet malı var ve oda onu ikrar eyliyorsa; yemini bozulur.

Eğer, yanında az veya çok gümüş veya altın varsa; yemini bo­zulur.

Keza yanında ticaret malı ve canlı malı varsa, yemini bozulur.

Eğer, arazisi veya sâime olmayan malı varsa istishanen yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.

«îddia eylediği; hak hakkında bir adamla anlaşmamaya ye­min eden kimse; bir adamı vekil etse ve bu vekil anlaşma yapsa; yemini bozulmaz.

Keza, «mücadele etmeye» yemin ettiği halde; vekili mücadele etse; yemini bozulmaz.

Şayet: «Vallahi filan ile anlaşma yapmam.» dediği halde, baş­kasına anlaşma yapması için emir verse; yemini hükmen bozulur. Serahsî'nin Muhıyt'indc de böyledir.

Şu bin dirhemden harcama yapmam.« diye yemin eden kimse; ondan borcunu ödese; yemini bozulmaz. Çünkü borç ödemek Ör-fen infak değildir. Bazıları. «Eğer niyet cylemışse; yemini bozulur.» demişlerdir. Lâkin, bu örfle kabul edilmez. Kerderî'nhı Vecizi'nde de böyledir.

Borçlanmaya yemin eden kimse; evlenirse; yemini bozul­maz. Ancak, veresiye dirhemler alırsa yemini bozulur. Hulasa'd a da böyledir.

Şöyle yapmam diye yemin eyleyen onu hayat boyu yap­maz. Hidâye'de de böyledir.

Bir kimse, yaparım diye yemin edince; yemin ettiği işi, bir defa yapsa; yemini yerine gelir. Bunu, ister hoşlanmayarak yapsın ister unutarak; ister, kendi isteyip vekili yapsın, müsavidir.

Yapmadığı, zaman, o fiili yapmadan ümidi kesilene kadar; ye­mini bozuldu diye hükmolunamaz.

Eğer o işi yapmadan ölecek olursa; varislerine keffaretini ver­meyi vasiyyet eder.

Eir kimse: «Zeyd'i, elbette, döveceğim.» veya «Şu yufkayı, el­bette, yiyeceğim.» diye yemin ettiği halde; Zeyd ölse veya ekmeği kendinden   önce yeseler; yemini bozulur. Bu, yemin mutlak olduğu z:: m an d ir. Eğer, yemin mukayyet olursa; (meselâ : Şu ekmeği, tu gün yiyeceğim diye yemin eyleyipde gün geçmeden ekmeğin ye­nilmesi gibi.) o /.aman, yemin sakıt olur. ' — düşer.) Diğer imamla­rımıza göre böyle olmasına rağmen İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) buna muhaliftir. Fethu'l-Kadirde  de  böyledir.

"Haram işlemeyeceğim.» diye yemin eden kimse, fâsid ni­kâhla, nikâhlansa;, yemini bozulmaz. Keza, hayvana cima' etmek-lede bozulmaz. Ancak, bedevi, hayvan peşinde giden cahil birisine öyle yol gösterirse, o zaman yemini bozulur. S'irâciyye'de de böyle­dir.

<tt «Vasıyycl yapmayacağım;: diye yemin eden kimse, ölüm zamanı, bağışta bulunursa; yemini bozulmaz."

Keza hastalık halinde, babasını köle olarak satın alırsa; hemen ılkeyter.

Eğer, «bugün ona yüz dirhem bağışlayacağım.» diye yemin et­tiği halde, başkasına bağışlar ve ona da: «Sen al.» derse yemini bozulmaz. Bağışlayan; bağışlananı, bağışladığı adam almadan ölür­se; artık c, mal vârisin alacağından olur; bağış yaptığı adam, onu alamaz. Fethu'l-Kâdîr'de de böyledir.

Bir kimse, diğer şahsın, emirlerine itaate ve yasakların­dan kaçmaya yenlin ettikten sonra; o şahıs, yemin edeni cima' yap-makdan men ettiği halde, oda, cima' ederse; yemini bozulmaz. Eğer orada başkasına delalet olmaz ise.

Filan adama hizmet eylememeye, yemin eden kimse, ücret­siz onun gömleğini dikse; yemini bozulmaz. Eğer, ücretsiz dikerse; yemini bozulur. Fetâvâyi    Kübrâ'da da böyledir.

Bir adam : «Bütün malım hediyedir.» der; diğeri de : «Ba­na da öyle.» derse; ikinci adamın bütün malını hediye etmesi gere­kir. İsterse, öncekinin malından az; ister, müsavi; isterse, çok ol-;:un, fark etmez.

Yalnız : «Ben onun malı kadar kasdeyledim.» derse; o kadar vermesi gerekir. Eğer, «seneye kadar sahip olacağım, bütün malım.» dtse; bırşnhts dediğini hediye eder. İkincisi de, aynısını söylerse; ona birşey gerekmez. îzâh'da da böyledir.

Bir adam, «şu adamı tanımıyorum» diye yemin ettiği hal­de, onu yüzünden tanıyor olsa; fakat, ismini bilmese; yemini bozulmaz. Bu mes'ele böylece Asıl'da zikredilmiştir. Zahiriyye'de de böy­ledir.

«Filan adam, burda oldukça şu işi yapmam.o diye yemin eden kimse; dediği adanı gittikten sonra; o işi yapsa, sonra o adam geri gelse ve bu şahıs o geldikten sonra, o işi tekrar yapsa; yemini bozulmaz. Fethu'I-Kadîr'de de böyledir.

«Cuma gü i çalışmam.» diye yemin eden kimsenin ya­nında bez olur; ondan gömlek yaptırmak ister ve terziye yollaya­rak ona gömlek dikmesini emrederse yemini bozulmaz. Fetâvây; Kübra'da da böyledir.

Mecmûu'n-Nevazil'den : Bir adam, diğerine bir şey verse;
alan adam da, «bu hediyene karşılık olacak şu kaftanı sana ver­mezsem...» diye yemin eder ve böylece zaman gecelikten sonra, on dirhem vererek anlaşsaiar; yemini bozulur. Kâdi'1-İmâm "Kaftan durduğu müddetçe yemin bozulmaz. Eğer, onu verirse; yemini ye­rini bulur.»  demiştir. Hulâsa'da da  böyledir.

«Bu kalem ile, yazı yazmam.» diye yemin eden kimse; onu kırıp, yeniden yapsa ve onunla yazı yazsa; yemini .bozulmaz. Keza: «Bu bıçakla kesmem.» diye yemin ettikten sonra, onu kırsa ve ge­ri yapsa; yemini bozulmaz. Hâvî'de de böyledir.

Bir kiınse; «Filâne kadının, yüzüne bakmam.» diye yemin ettiği halde, o nikahlı iken baksa; İmâm Muhammed (R.A.)'e gö­re, yüzünün çoğu açık olmadıkça; yemini bozulmaz.

Filân adama bakmam.» diye yemin eden kadın, perde arkasın­dan veya camdan baksa; yemini bozulur. Aynada bakmakla yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübra'da da böyledir.

Bir adam, «filanı görürde onu dövmezsem - diye yemin ey-lese, ve onu bir mil veya daha fazla meşalede görse; İmâm Muham­med (R.A.)'e güre, yemini bozulmaz. Çünkü, onu lam görmüş sa­yılmaz.

Bir adam, başkasına ; «Sana rastlar ve seiâm vermezsem.» diye yemin eylese; münasip o!an, hemen selâm vermektir. Eğer, öyle yapmaz da, selâmı geciktirirse; yemini bozulur. Keza: «Eğer, hayvanını emanet isterim ve sen de vermezsen...» diye yemin eden kimsenin hemen o işi yapması münâsip olur. Eğer bundan başka bir şeye niyyet eylemişse; hükümde geçersizdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Mü.ntekâ'dan ; «Filan adama bakmamaya» yemin eden kimse; onun eline, ayağına, başına baksa İmâm .Muhammed (R. A.)'e göre, rü'vet (—bakmak) yüze, başa ve bedenin yukarısına karşıdır. Eğer, eline veya ayağına bakmişsa; yemini bozulmaz. Ba­şından yukarısına bakmakla da yemini bozulma/. Bakar da tanı­mazsa; bu kimse bakmış sayılır ve yemini bozulur.

Örtündüğü elbise, başını bedenini tanıtıyorsa, görmüş sayılır; tanıtmıyorsa, görmüş sayılmaz.

Eğer, sırtına, karnına veya göksün e bakarsa; görmüş sayılır l yemini bozulur. Eğer, bunların tamamını değil de, ekseri kısmı­nı görürse; yemini bozuiur. Az kısmım görürse, yemini  bozulmaz.

Bir adam, «bir kadına bakmamaya» yemin ettiği halde; onu otururken veya ayakla görse; nikahlı olsa bile bakmış sayılır. Ancak : «Bakmamaktan, maksadım, yüzü idi» derse; bu kendi ile Allah  arasındadır. Hükmen, sözü geçerli değildir.

«Filan adamı görürsem, kölem, hür olsun.» diyen kimse; onu, ölü olarak veya kefenlenmiş halde görse, İmâm Muhammed (R.A.)'e göre yüzü kapalı ise; yemini bozulmaz. Çünkü görmek, diri ve ölü olsun müsavidir. Öldükten sonra görmek de, sc;ğ iken görmek gibidir   Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, diğerine; «Filan adamı,, görür de, sana tanıt­mazsam; kölem, hür olsun.» dese de o adamı birlikte görseler; ye­mini bozulmaz ve İmâm-ı A'zam (R.A.) ile İmâm Muhammed (R. A.)'e göre, kölesi hür olmaz.

Bir kimse; «Eğer filan adamı görür de, onu sana getir-mezsem; kölem, hür olsun.» diye yemin ederse; mes'ele, yukarda-kinin aynıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Hişâm, İmâm Muhammed (R.A.)'den rivayeten şöyle de­miştir :

Vallahi, hayatta ve mematta, filan adamla hazır bulunmam.» dese; hayatta iken sevinç ve kederli halinde, ölümünden sonra da, cenazesinde ve ölüsünde bulunmaz.

Eir adam, «eğer filan adamı haram bir iş yaparken gör­mezsem; karım boş olsun» dese ve onu yabancı bir kadınla yalınız başına görse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini bozulur. Çün­kü, yabancı kadınla, bir arada olmak, haram değil mekruhtur. Zâ-hir^yye'de de böyledir.

Bir kimse : «Malımdan, bin dirhem fakirlere vereceğim.» diye yemin eylemek isterken, birisi ağzını tutsa da, söyletmese; âlimler: «İhtiyaten vermelidir.» dediler. Eğer, yemin talâk ve ıtâka ait olsaydı; bir şey gerekmezdi. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böy­ledir.

Fevâidü'l-Şemsü'l-İslâm'da: Bir adam, elbisesini temiz­likçiye verse; o da, inkâr eylese; adarn : «Sana verdim.» diye yemin etse, oğluna veya talebesine vermiş olsa, eğer oğlan veya talebe te­mizlikçinin ailesinden iseler; yemin bozulmaz. Ancak, bizzat ona verdiğini kasdeyliyorsa; o müstesnadır. Hulâsa'da da böyledir.

Bir adanı, «filan adamı, taş köprüden geçirmemek üzere; karısının talâkına yemin etse ve onu sözüyle men eylese; yemini ye­rini bulmuş olur.

Bir adam, oğluna : «Seni bırakırsam; filan adamla iş ya­parsan, karım şöyle olsun...» dese; eğer; oğlan bulûğa erişmiş ve ena mâni olmaya gücü yetmiyorsa; sözüyle men ederse; yemini ye­rini bulur.

Eğer, uğıan küçükse; şartın yerine gelmesi; hem sözle, hem de, fiille olacaktır.

Bir adam, kayın biraderinin elinde olan arsayı «benim» diye iddia eylese ve: «Eğer, bu davayı o arsayı alana kadar terk ey-lersem; karım şöyle olsun...» derse; âlimler: «Her ay bir defa hu­sumet eyler ve ayın tamamında davayı terk etmezse; yemini bozul­maz.» demişlerdir.

Bu kimse : «Vallahi, onu şehirden çıkınca bırakmam." de­diği halde; o, haberi olmadan çıksa; yemini bozulmaz,

Eğer, çıktığını görür de, onu terkeylerse; yemini bozulur.

O gidene kadar takip ettiği halde gücü yetmezse; yemini bozul­maz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse : «Şu toplu şey, buğday ise; karım şöyle olsun...».. diye yemin etse ve o da buğday ve hurma olsa; yemini bozulmaz. Bu İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavlidir.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, «bu, başka değil ancak buğ­daydır.» dediği halde o buğday ve hurma olsa; yemini bozulur. Eğer, tamamı buğday olursa; yemin bozulmaz. îzah'ta da böyledir.

Bir kimse :  «Eğer, şu toplu şey, buğdaydan başkası değil veya buğdayın gayrisi değildir.» derse bu söz, «o ancak buğdaydır.» sözü gibidir. Bedâî'de de böyledir.

Müntekâ'da : İbrahim, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir :

«Eğer, uzun bir yolculuğa çikmazsam filâne hür olsun.» der ve niyyeti üç gün veya daha fazla olursa; niyyetine göredir. Eğer niyyeii yoksa; işte o, bir ay yolculuk yapar. Mumyt'te de böyledir.

Fetâvâyi Mâverâü'n-Nehir'den :

Ebû'n-Nasr Debbûsî'den soruldu : Bir adam yemin eyledi; fa­kat, Allah'a mı, oruca mı talâka mı yemin ettiğini unuttu. Bu şah­sın durumu nedir?

Şöyle buyurdu :

Hatırlaması hariç, talâk üzre yemin etmiş sayılır. Tatarhâniy-ye'de de böyledir.

Bir adam, «hizmetçisine, hizmet ettirmemek üzere» yemin ey-İLmiş olsa; bu mes'elede iki yön vardır :                           

Birincisi: Hizmetçinin, yemin edene ait olması; Bu hal de, şu şu dört bölümü içine alır.

Birinci Bölüm : Efendinin, hizmetçiden yeminden sonra, hiz­met istemesi; açık ve nas olarak, (misâl : bana hizmet eyle,) bu halde yemininin bozulduğu açıktır.

İkinci Bölüm : Hizmetçinin, yeminden sonra, efendisinin emri olmaksızın, hizmet etmesi; onun da, hizmet bitene kadar onu bıra­kıp men etmemesi; ve yeminden önceki emri ile hizmet eylemesi; bu yönde de yemini bozulur.

Üçüncü Bölüm: Hizmetçinin, emirsiz hizmet etmesi : Efendisi emretmeden yaptığı hizmeti yapması bu yönde de, yemini bozu­lur.

Dördüncü Bölüm : Yeminden sonra, emirsiz hizmet eylemesi; yeminden önce, asla yapmadığı hizmeti yapmas,ı; bu cihette de ye­mini bozulur.

İkincisi; Hizmetçinin başkasına âit olması: îşte bunda da geçende olduğu gibi, dört yön vardır. Açıkladığımız gibi , ilk iki bö­lümde yemini bozulur; son iki bölümde yemini bozulmaz.

«Filanı, hizmetçi kullanmamaya» yemin eden kimse; on­dan içecek isteyip imâ eder; yemin ederken de böyle bir nivyeti bulunmazsa; yemini bozulur. «'Filanın hizmetçisi, o işi yapsın» ve­ya «yapmasın» der ve yemin ederken ona hizmet ettireceğine n:y-yot etmiş olursa; bu, hükmen geçersizdir. Allah ile kendi arasında­dır.

Bir kimse;« «Filan adamın, hizmetçisine; hizmet ettirme-meye» yemin eder ve o hizmetçinin efendisi ile bir sofranın başına üUııur ve bu hizmetçinin getirdiği yemeklerden yer ve suyunu içerse; yemini bozulur.

Hizmet, ev içinde olursa; bütün işleri içine alır. Ev dışında ulursa, (alış—veriş gibi..,) bunlara hizmet denmez; ticâret denir. Hizmetçi ismi, erkek ve kadın; büyük ve hizmete gücü yeten küçü­ğe ıtlak olunur. Zâhiriyye'de de böyledir.

Bir kimse: «Filanın, çukur kazıcısı değilim." diye yemin eltiği halde; onun çukur kazıcısı olsu; veya "filanın ziraalcisi ol­madığına» yemin eylese de, onun tarlaları elinde bulunsa; yemini hezulur. Çünkü, şart onun filanın çukur kazıcısı olduğudur.

Bir kimse, «Şu evde. oturmam.»)   diye yemin ettiği halde, anahtarı bulamayıp, oradan çıka masa. ancak, bir saat sonra çıksa; anahtarı aradiği müddetçe—yemini bozulmaz. Eğer, anahtarı ara­maz ela, başka bir işle meşgul olursa, o zaman, yemini bozulur.

Necmü'd-dîn'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir :

Bir san'at erbabı âletlerle, bir iş yapmamaya yemin evlese; ve: «Eğer elimi onun üzerine koyarsam; karım, boş olsun.» dediği haJ-de, karpuz, kavun veya pamuk tohumunu ekerse; yemini bozulur.

F.ğer, başkasının ekliği ziraatı sularsa veya yeri sürerse veya, biçerse; yemini bozulmaz.

Ziraatını başkasına verir veya hizmetçi tutar; ektirir, biçtirir-st; yemini bozulmaz.

Eğer, başkasına da em ret memeye niyyet eylediyse; yemini bo­zulur.

Eğer, kölesi eker biçer veya ücret'c ektirir, biçtirir ve dnhı önce emretmiş   bulunursa yemini bozulur.

Ancak, ya'nız kendi nefsini niyyet etmişse, o zaman, yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.

Arazi sahibi veya ziraatçı, eğer : «Ziraat yaparsam (=ekt;r biçersem) karım, boş olsun.» derse; hissesini satar veya ödüne ve­rir veya hibe ederse; yemini'bozulur. Eğer bir adam onu imha eder ve ödeyip onu alır ve ihtiyacına harcarsa, yemini bozulmaz. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse; «Eğer filan adamı bir idile veya yarım idile ( = bir nevi dirhem, yâni gümüş para) vekil tutarsam; karım, şöy­le olsun...» eledikten sonra; onu on dirhem gatrifîye (~bir nevi dirhem) vekil tutsa yemini bozulmaz.

Bir kimse : «Filan için, ça'ışmayacağım.» diye yemin etti­ği halde, o şahıs mestçi olsa ve dükkân sahibinden mest âlet'eri sa­tın alsa; sonra da onu yemin olunan adama satsa; yemini bozulmaz. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Şeyhu'l-İslâm,   bir   suâ'e şu cevabı vermiştir:

Kiralık evi olan bir adam, onu kiraya vermemeye talâk üzre, yemin ettiği halde onu, kendi karısı icarla alsa; ve onun ücretin­den harcama yapsa, veya kocasına verse; yemini bozulmaz.

Eğer koca, icarcılanna : «Şu evlerde oturun.» derse; bu fa­sıl Şeyhu'l-İslâm'dan naklolunmadı.

«Lâyık ve münasib olan, bunun icâre olması ve yemininin bo-bulmasıdııv) denilmiştir. Ve yine oturmadıkları halde onlardan b;r aylık ücret alsa; yemin' bozulur. Çünkü o da icardır. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse, altına ve gümüşe dokunmamaya yemin ettiği halde, bunların daıbulunmuşlarına, dokunsa; yemini bozulur. Se-rahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.

Bir kimse, «oduna dokunmamaya» yemin ettiği halde, ağa­cın dalma dokunsa; yemini bozuVnaz. «Hurma ağacına veya ağaç parçasına dokunmamaya» yemin eden; onun dalma dokununca, ye­mini bozulur.

"Yüne dokunmamaya» yemin eden bir kimse; keçeye do­kunsa; yemini bozulmaz. Mebsût'da da böyledir.

'(Yer yüzünde yürümem diye yemin eden .kimse; mestle ve­ya ayakkabı üe yürürse; yemini bozulur.

Eğer yere serilmiş yaygı üzerinde yürürse; yemini bozui-ıraz.

«Nalm giymemeye» yemin eden kimse; onun üzerindeki ka­yışlarını veya lâstiklerini keser; başka lâstik vurur da öyle giyer­ce; yemini bozulur. Hızânetii'l-Miiftm'dc de böyledir.

Bir kimse, «Şu başıma kim dokunursa...» veya nefsine mal etmeden «şu başa birisi dokunursa; şöyle olsun.» diye yemin ettiği halde, kendisi dokunursa; yemini bozulmaz.

İmâm Muhammed CR.A.), Rukıyyat,ta : «Bu gün saça dokun­mam.» diye yemin etmiş olan şahıs, kendi başına dokunsa; yemini bozulmaz.'» demiştir.

Şayet, başkasının başına dokunursa; yemini bozulur.

«Şuf'ayı teslim eylememeye» yemin eden kimse; o şul'a, bâtıl olana kadar, davacı olmasa; yem mi bozulmaz. Eğer, onu tes-im etmek içip. vekil tayin ederse; yemini bozulur. Zahîriyye'de de beyledir.

Bir adam, kendisi için çalışmaları maksadı ile işçiler tul-i,-a; bunlardan birisi de «beraber -ça'ışmamaya» yemin etmiş olsa vt. sonra da kendisi çalışmaya başlasa; «o çalıştığı ve yaptığı şeyi satın alır; onu yapıp bitirince de geri satar.» denilmiştir.

Keza, bir örgüeü : «Eğer, filanın bezini alıp, bir seneye kadar dokunursam...» diye yemin ederse; ipliğini satın alıp, dokur sonra da, ona hîbe bağışlarsa; yemini, bozulmaz. Eğer, sr^tın almadan, h:ş örtüsü dokursa; yemini bozulmaz.

Fetâvâyi Nesefî'de : Bir adam; «Eğer, şu evi tamir edersem; karım boş olsun.» dediği halde, bozulmuş bulunan, kendisi ile kom­şusunun arasındaki duvarı komşunun evini tamir kasdiyle, yaptır-sv; yemini bozulur. Hizânetü'I-Miiftîn'de de böyledir.

Şeyhû'I-îslâm Evzecendî'den soruldu :

Eğer, yarın filan adamın evini yıkmazsam; kölem hür olsun.» dediği halde, yarın geçene kadar evi yıkmaktan men olunanın duru­mu nedir?

İmâm şu cevabı verdi :
Bu mes'elede, âlimlerin görüş ayrı/ı klan vardır. Fetva için, muhtar olon görüş yeminin  bozulmasıdır. Zehıyre'de de böyledir. [24]
[1] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437-438.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/438-439.
[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/439-440.
[7] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[8] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440-441.
[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/445-458.
[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459.
[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459-466.
[13] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/466-470.
[14] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/473-488.
[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/491-496.
[16] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/499-432.
[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/535-563.
[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/567-573.
[19] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/574-581.
[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/585-593.
[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/597-606.
[22] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/609-620.
[23] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/621-629.
[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/629-638.

Anasayfaya dön Kapak Sayfası
Sadakat.Net © İslami web hizmetleri


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..