Halvet-i Sahîhadan Sonra, Duhûlden Önce Boşamak

Bu şöyle yazılır:

"Yazının sonunda, isimleri belirtilen şahitler, şehâdet ederler ki:

Filan adam, karısını, halveti sahihadan sonra; şer'i ve tabiî mâniler­den hali olarak, bir bâin talakla, nafize ve caize olarak boşadı ve bu sebepten dolayı, kadın ona haram oldu. Müsemmâ olan mehri-nin tamamı ve iddet nafakası da, adamın üzerine vacip oldu." deni­lir ve yazı tamam olur.

Şayet koca, bu halvet-i sahihayi, duhûl makamın da görmez de, mehrin ve iddet nafakasının te'kidine itiraz eder ve kadının tale­binden imtina ederse; uygun olanı, bu işi hâkime çikarmakdır. Böy­lece, onun için, mehrin  ve  iddet  nafakasının  kemal  derecesi hükmedilebilir.

Bundan sonra, şöyle yazılır:

Boşanmış bulunan bu kadın, sahih halvetten sonra, kocasından mehrini ve iddet nafakasını talep eyledi. Kocası da onu ödemekten "halvet-i sahiha, duhûl makamında olmaz." diyenlerin mezhebince imtina eyledi. Bunun üzerine, bu iş filan hâkime çıkarıldı. (Veya ha­kimin kim olduğunu yazmaz da,"müslümanlar arasında hükmü ge­çerli ve âdil hakime çıkarıldı" der.) Ve kadın, halvet-i sahihayı iddia edip boşandığını söyleyerek, mehrini ve iddet nafakasını istedi. Fa­kat, koca bunu inkâr etti ve bu iş hâkime çıkarıldı. O da mehrin ve nafakanın tamamını hükmeder.
Hâkim, halvet-i sahihayı, duhûl hükmünde görür ve öyle icti-had ederse; öyle hükmeder ve hükmün altım imza eder. (Yani, bu hükmü infaz eder). [24]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..