İslam Şehirleri İle İlgili Hükümler

İslâm şehirlerinden her birinde, müslümanlar toplanır ve orada, islâmî hadler (= cezalar) uygulanır.

Hiç bir kâfir veya müslümanın, müslümanların şehrine, açıktan, içki ve domuz sokması uygun olmaz.

Bir müslüman, bir islâm şehrine, içki ve domuz sokar ve: "Ben, bu içkiyi, sirke yapmak istiyorum." veya "Bu, benim değildir; başkasınmdır." derse; "Kimin, bu?" diye zorlanmaz. Bakılır, şayet, bu kimse, dinine bağlı bir şahıs ise; itham edilmez ve yolu açık bırakılır.

Ve bu şahsa, "içkiyi, hemen, sirke yapması" emredilir.

Şayet, bu şahıs, lalettayin bir kimse ise; kendisi sıkıştırılır ve itham edilir. İçkisi dökülür, domuzu boğazlanır ve ateşte yakılır.

Eğer, imâm lüzum görürse; bu şahıs, açıktan tevbe edene kadar onu habseder veya kırbaçlatır. Şayet imâm, bu iki şeyden birini yapacaksa, —sadece— birini yapar. Ya dövdürür veya habseder.

İçinde İçki bulunan fıçıyı yakmak veya içki kabını kırmak uygun olmaz.

Fıçıyı yakan veya kabı kıran, onu öder.

Ancak, imâm, sahibine ukubet (= ceza) olsun diye, böyle yapmışsa veya bu ^aksat'a, başka birine böyle yapmasını emretmişse; bu durumda, onlar ödenmez.

Şayet, imâm, içki fıçısı veya içki taşıyan hayvanı ahr ve bunları satarsa; bu satış, geçersiz olur.

Şayet, müslüman şehrine içki sokan, câhil bir zimmî ise; imâm, onun eşyalarını kendisine verir ve onu şehirden çıkarır. Ayrıca ona, "bir daha bu şehre dönerse; onu cezalandıracağını" bildirir.

Burada "câhil olursa" sözünün mânası, o şahsın, "bu işi yap­masının, uygun olmadığım bilmemesi"dir.

Eğer, bu zimmî âlim olur ve imânı, onun içkisini dökmemeyi, domuzunu boğazlamam ayı; ancak, kendisini dövmeyi uygun görürse; böyle yapar. Hapsetmeyi uygun görürse, hapiseder.

Şayet bu şeyi, bir müslüman telef ederse, onu öder.

Ancak bu işi, ona ceza olsun diye, imâm yapmış veya emrederek bir başka şahsa yaptırmışsa; bu durumda, o şeyin ödenmesi gerekmez.

Bir zimmînin, gemide içkisi bulunur ve bu gemi, Fırat veya Dicle'de giderken, içinde içki bulunduğu halde, Bağdad veya Medâin şehrinin içine uğrarsa; buna mâni olunmaz.

Keza, bir zimmî, içki ile bir şehrin içinden geçmek istese ve onun için, başka bir yol da olmasa, buna da mâni olunmaz.
Ancak, bu durumda, imâmın, bu şahsın yanma emniyet görevlisi gönderip, onun müslümanlara uğramamasını ve bir müslümanın evine girdirmemesini sağlaması uygun olur. Böylece, müslümanlar, içki içmekle itham edilmekten kurtulurlar. [125]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..