1) Îmân Ve İslâm'a Taalluk Eden, Küfür Sözleri

Küfrü gerektiren sözler, çeşitli grublarda toplanır. Bunların ilki, imân ve islâmla ilgili küfür sözleridir. Şöyleki:

Bir kimse: "Ben, imânımın sahih olup olmadığını bilmiyorum." dese; işte bu söz, büyük hatadır. Ancak, böyle demek, şüpheyi reddet­meyi irâde ediyorsa; bu hâl müstesnadır.

Bir   kimse,    imânında   şüpheye   düşüp:    "İnşallah,    ben müslümamm." derse; bu şahıs, kâfir olur.

Ancak,   bu   sözünü   te'vil   edip:   "Ben,   dünyadan,   imân   ile çıkacağımı bilmiyorum." derse; bu durumda kâfir olmaz.

"Kur'an yaratılmıştır. (= mahlûktur.)" diyen kimse, kâfirdir. Zehıyre'de de böyledir.

Keza: "İman yaratılmıştır." diyen kimse de kâfirdir.

"İmân ve küfür birdir."  diye itikat eden kimse,  kâfirdir. Zehıyre'de de böyledir.

Kendisinin kâfir olmasına razı olan kimse; muhakkak kâfir olur. Başkasın vı kâfir olmasına razı olan kimsenin durumu hakkında, âlimler ihtilâf etmişlerdir.
Et-Tahyir fî Kelimâti'1-Küfr kitabında: "Bir kimse, eğer başkasının küfrüne rıza gösterirse; uzun süre azap görür; ancak, kâfir olmaz.'* denilmiştir.

Kendi küfrüne razı olarak, Allahu Teâla hakkında, lâyık olmayan bir söz söyleyen kimse, kâfir olur. Fetva buna göredir. Tatarhâniyye'de de böyledir.

"Ben, islâmın sıfatı nedir; bilmiyorum." diyen kimse, kâfir olur. Şemsü'l-Eimme Halvânî, bu mes'elede mübalağa ederek, şöyle

buyurmuştur: "Bu adamın, dini yoktur. Namazı, orucu, ibadeti, namazı da yoktur. Çocukları da, veled-i zinadır."

Cami' isimli kitapda, şöyle denilmiştir:

"Bir müslüman, anası babası hıristiyan olan, küçük bir hıristiyan kızı nikâhlasa; o da, büyüdüğü halde, dinlerden birini akletmese ve aklı noksan olmadığı halde, onu vasıflayamasa (= ta'rif edemese), kocasından, dinini öğrenir."

İmâm Muhammed (R.A.)'in, "dinlerden birini akletmese" sözünün mânası: "Onu, kalbi ile tanımasa" demektir.

"Onu vasıflayamasa" sözünün manası ise: "Dili ile, onu anlata-masa" demektir.

Keza, küçük, müslüman ve akıllı bir kız, bulûğa erişince, —akılsız olmadığı halde— islâmi bilmese ve vasıflayamasa, bu durumda, o kız, kocasından, talâk-ı bâin île boş olur.

Fetâvâyi Nesefî'de, şöyle denilmiştir:

Bir kadına: 'Tevhidi bilir misin?" diye sorulsa; o da: "Hayır." cevabım verse; şayet, onun bu sözle muradı: "Çocukların mektepte ezberlediklerini bilmem." demekse; bu sözün, bir zararı olmaz.

Ancak, bu kadının, o sözden maksadı, gerçekten; "Allahu Teâlâ'nın birliğini bilmem." demekse; bu durumda, o mü'min değildir ve nikâhı sahih olmaz.

İmâm EbÛ Hanîfe (R.A.)'nin oğlu Hammad, şöyle buyurmuştur: "Ölen bir kimse; bir yaratıcının olduğunu; Allahın bu dünyasından başka bir dünyanın olduğunu; zulmün haram olduğunu bilmezse; o şahıs mü'min olmaz. Muhıyt'te de böyledir.

Günâh işleyen bir kimse: "İslâmî işleri açıktan yapmak lazımdır." dese; kâfir olur.

Bir kimse,  diğerine:   "Ben müslümamm." deyince;  o şahıs: "AHah,   sana  da,  islâmiyetine  de,  lanet  etsin."  dese;   kâfir  olur. Hulâsa'da da böyledir.

Müslüman olmuş bulunan bir hıristiyan, babası ölünce: "Ne olurdu,  şimdiye kadar müslüman olmasaydım da,  babamın malını alsaydım." dese; kâfir olur. Füsülü'l-Imâdiyye'de de böyledir.

Bir hıristiyan, bir müslümana gelerek: "Bana, islâmı arzet. Ben, senin yanında müslüman olacağım." deyince; o müslüman:  "Filân âlimin yanına git; o, sana, islâmı arzeylesin. Ve, onun yanında müs­lüman ol." dese; bu mes'elede, âlimler görüş ayrılığına düştüler.

Ebû Ca'fer: "—Bu kimse— kâfir olmaz." demiştir. Fetâvâyi Kâdî-hân'da da böyledir.
Bir kimse,  müslüman  olan bir  kâfire:   "Dininden ne zarar gördün." derse; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir. [135]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..