İkinci Mukaddime


Bu ilimde kullanılan mukaddimeler ve kendisine dayanılan de­liller mutlaka kesin olmak durumundadır. Çünkü, eğer bunlar zannî olurlarsa, o takdirde istenilen neticeler de kesinlik ifade etmezler. Bu son derece açıktır. Bunlar ya; vâcib, caiz ve muhal gibi üç hükümde ifâdesini bulan aklî mukaddimelerdir; ya da yine aynı şekilde bu üç hükme dönük bulunan örfî (âdete dayalı) mukaddimelerdir. Zira âde­te dayalı olan delil ve mukaddimelerin de vâcib, caiz ve muhal olanları vardır. Veyahut da naklî olan mukaddime ve delillerdir. Bunların en üst düzeyde olanları, delâleti kati olmak şartı ile, lafzı mütevâtir olan haberlerle manevî mütevâtir olan haberlerden elde edilenlerdir; ya­hut da şeriatın kaynaklarının istikrası (taranması) neticesinde elde edilen neticelerdir. Şu halde bu ilimde söz konusu olan hükümler[25]
Üçü aşmayacaktır: vâcib, caiz ve muhal. Bunlara vuku ve adem-i vuku da ilâve edilebilir. Bir şeyin hüccet olup olmaması konusu ise, onun o şekilde (yani hüccet şeklinde) vuku bulup bulmamasına bağlıdır. Bir şeyin sahih ya da gayr-ı sahih olması ise ilk üç hükme yöneliktir. Bir şeyin 35 farz, vâcib, mendûb, mübâh, mekruh ya da haram olması ise usûl meseleleri içerisinde yer almaz. Bunları da usûl meseleleri içeri­sinde zikredenler, ilimleri birbirlerine karıştırmaları sonucunda bu  hatayı yapmaktadırlar.[26] [27]


Eser: El-Muvafakat

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

El-Muvafakat

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..