Hüsrev Paşa'nın Sadareti
iyi bir asker olan Hüsrev paşa sert mizaç hatta birazda kan dökücü olduğundan, asker icraatını korkuyla beklemeğe başladı. Hakikaten de Hüsrev paşa icraata başlayınca bütün faz)a kelleler omuzlardan düşmeğe başladı. Bu hal derhal bir intizama sebeb oldu. Bu sırada İran Şahı bir elçi göndermiş Bağdad şehri kendi oğluna verildiği takdirde Kaanunî Sultan Süleyman devrindeki hududlar esas olmak üzere çekilmeyi kabul ettiğin bildirdi.
Hüsrev paşa bir çok tedbir aldıktan sonra nihayet Tokat'a hareket etti. Oradan da Erzurum'a geçti. İstanbul'dan yüklettiği topları Samsun limanı vasıtasıyla Erzurum önlerine getirtip, şehrin muhasarasına başladı. Muhasara bütün şiddetiyle ûndört gün sürdü. Haîil paşa'nin yetmiş günde düşüremediği Erzurum disiplinli ve sert bir kumandanın idaresinde derhal teslime karar kıldı. Abaza Paşa, Hüsrev paşa'nın dehaletine sığındı.
Sevgili okuyucular görüyoruzki binlerce yeniçeri askerini öldüren, kendisine İran ordusuyla savaşmağa giden bir-birliğe yardım et diye haber gönderildiğinde o habere uyacağına mezkûr birliğe hücum etmeği tercih eden ve o birliği komutanları ile birlikte yok eden Abaza paşa'nın dehaletini kabul eden Sadrazam'da eski bir yeniçeri hatta o kuvvetin ağalığına kadar yükselmiş biri idi. İşte Erzurum'da meydana gelen muhasaranın devamı her iki taraftan ölen ve yaralanan kısacası akacak kanın önlenmesine müslüman kanının akmasına mani olmak için kabul edilmiştir. Tabii teslim olmayı teklif eden Abaza paşa bir takım garantiler istemiş ve Sadrazam da yukarıda saydığımız sebeblerle söz vermiş oluyordu. Şimdi denebilirki, bu kadar melanetler işlemiş bir adama verilen teminatın ne. önemi varki, işte devlet-i aliyye böyle dönekliklerden uzak bir devlettir. Padişahdan sonra devletin en sela-hiyetli makamı verdiği sözden dönerse o devlete ne devlet denir nede güven kalır. Abaza Paşa'ya kellesi iade olunduktan sonra bir de Bosna Beylerbeyliği verilmiş olması o sırada orduya yardımcı kuvvet olarak iştirak etmiş olan'Mağrav Han bu söze bağlılık ve mükâfatı görünce derhal islâmla şereflenmiş ve Mehmed Bey adını almış bu ihtidayı müteakip Gürcüler kitle halinde müslüman olmağa başlamışlardır.
İran Şahı, Erzurum'daki son gelişmelerden habersiz olduğundan Şemsi Han ismindeki bir komutanın emrine bir miktar asker vermiş Abaza Paşa'ya yardıma göndermişti. Kars Beylerbeyi bu kuvvete karşı çıkıp küçük bir savaş neticesinde esir aldığı Şemsi hanı, sadrazam Hüsrev Paşa'ya göndermişti. Hüsrev paşa muzaffer olarak İstanbul'a döndü.
Hüsrev paşa bir çok tedbir aldıktan sonra nihayet Tokat'a hareket etti. Oradan da Erzurum'a geçti. İstanbul'dan yüklettiği topları Samsun limanı vasıtasıyla Erzurum önlerine getirtip, şehrin muhasarasına başladı. Muhasara bütün şiddetiyle ûndört gün sürdü. Haîil paşa'nin yetmiş günde düşüremediği Erzurum disiplinli ve sert bir kumandanın idaresinde derhal teslime karar kıldı. Abaza Paşa, Hüsrev paşa'nın dehaletine sığındı.
Sevgili okuyucular görüyoruzki binlerce yeniçeri askerini öldüren, kendisine İran ordusuyla savaşmağa giden bir-birliğe yardım et diye haber gönderildiğinde o habere uyacağına mezkûr birliğe hücum etmeği tercih eden ve o birliği komutanları ile birlikte yok eden Abaza paşa'nın dehaletini kabul eden Sadrazam'da eski bir yeniçeri hatta o kuvvetin ağalığına kadar yükselmiş biri idi. İşte Erzurum'da meydana gelen muhasaranın devamı her iki taraftan ölen ve yaralanan kısacası akacak kanın önlenmesine müslüman kanının akmasına mani olmak için kabul edilmiştir. Tabii teslim olmayı teklif eden Abaza paşa bir takım garantiler istemiş ve Sadrazam da yukarıda saydığımız sebeblerle söz vermiş oluyordu. Şimdi denebilirki, bu kadar melanetler işlemiş bir adama verilen teminatın ne. önemi varki, işte devlet-i aliyye böyle dönekliklerden uzak bir devlettir. Padişahdan sonra devletin en sela-hiyetli makamı verdiği sözden dönerse o devlete ne devlet denir nede güven kalır. Abaza Paşa'ya kellesi iade olunduktan sonra bir de Bosna Beylerbeyliği verilmiş olması o sırada orduya yardımcı kuvvet olarak iştirak etmiş olan'Mağrav Han bu söze bağlılık ve mükâfatı görünce derhal islâmla şereflenmiş ve Mehmed Bey adını almış bu ihtidayı müteakip Gürcüler kitle halinde müslüman olmağa başlamışlardır.
İran Şahı, Erzurum'daki son gelişmelerden habersiz olduğundan Şemsi Han ismindeki bir komutanın emrine bir miktar asker vermiş Abaza Paşa'ya yardıma göndermişti. Kars Beylerbeyi bu kuvvete karşı çıkıp küçük bir savaş neticesinde esir aldığı Şemsi hanı, sadrazam Hüsrev Paşa'ya göndermişti. Hüsrev paşa muzaffer olarak İstanbul'a döndü.
Konular
- Sultan Mustafa'nın Yeniden Taht'a Çıkarılması
- Genç Osman'ın Taht Mücadelesi
- İki Padişah Bir Camii'de
- Genç Osman'ın Şehadeti
- 1. Mustafa'nın Sadrıazamları Ve Şeyhülislâmları
- Sultan 2. Osman(Genç)'İn Hanımları Ve Çocukları
- Genç Osman'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- SULTAN 4. MÜRAD
- İlk Döneklik
- Iran Gailesine Doğru
- Bir İmha Hareketi
- Haçlı Zihniyetinin Dış Kapıya Yüklenmesi
- Oyalama
- İki Ateş Arasında
- Damad Halil Paşa'nın İkinci Sadareti
- Hüsrev Paşa'nın Sadareti
- Yemen Meselesi
- Kırım Gailesi
- Aziz Mahmüd Hüdaı Hz.Lerinin Vefatı
- Hüsrev Paşanın İran Üzerine Seferi
- Hüsrev Paşa'nın Azli
- Son İhtilal
- Recep Paşa'nın Katli
- Sinan Paşa Köşkü Önünde Yapılan Yemin
- Temizleme Hareketi
- Bir Yangın Ve Tütün Yasağı
- Şeyhülislâm Katli
- Revan Seferi Ve Memleketin Tanzimi
- Bağdad Seferi Öncesi