Açıklama


Hattâbî'nin dediği gibi, bu hadis-i şerif; Hz Ömer'in 3669 nu­maralı hadis-i şerifteki üzüm, kuru hurma, bal, buğday ve arpa gibi bitkilerden yapılan içkilerin hepsinin de hamr (şarap) hükmünde olduklarına dair ifadesini te'yid eden açık bir delildir. Nitekim Hz. Ömer, sözü geçen hadis-i şerifteki bu ifadesinin hemen arkasında, akla sarhoşluk veren herşeyin şarap hükmünde olduğunu söylemiştir ki, bu onun kıyas ne­ticesinde varmış olduğu bir hükümdür ve mevzumuzu teşkil eden hadis-i şe­rifin ruhuna tam tamına uygundur. Hz. Ömer'in bu davranışı, kıyasın meş­ruluğuna ve henüz vukua gelmeyen bir şeyi, aynı hükmü taşıyan bir şeyin isminden türeyen bir isimle isimlendirmenin caiz olduğuna delâlet eder. Bi­naenaleyh mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifin manası, "şarap sadece beş maddeden yapılır" demek değildir. Ancak bu hadis-i şerifte, Hz. Peygam­ber zamanında kendilerinden şarap yapılan beş madde bulunduğu, bu mad­delerden elde edilen şarabın özelliğini taşıyan bir içkinin şarap hükmünde olduğu, bunun şu veya bu maddeden yapılmasının önemli olmadığı ve bir içkinin şarap hükmünde olduğunu söyleyebilmek için önemli olan hususun onun sarhoş edici bir özellik taşıması gerektiğidir.

Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre; hamr (şarap) ile, üzümün dışındaki maddelerden elde edilen sarhoşluk verici diğer içkiler arasında hü­küm bakımından şu ayrılıklar vardır:
1- Şarabın azını da çoğunu da içmek haramdır. Çünkü şarabın bizzat maddesi haramdır. Diğer içkilerin ise, İmam Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf'a göre, sarhoşluk verecek miktarını içmek haramdır. Daha azım içmekse ha­ram değildir.
2- Şarabın içilmesinin helâl olduğunu söyleyen bir kimsenin kâfir oldu­ğuna hükmedilir. Çünkü onun haramhğı kat'i delille sabittir. Diğer içkilerse böyle değil.
3- Şarabın azını içene de çoğunu içene de hadd vurulacağında icrha var­dır. Eğer suyla karıştırılıp içilirse hüküm fazla olana göredir. Eğer bu karı­şımda suyun Özellikleri üstünse had vurulmaz. Fakat bu kimse şarap pis ol­duğu için içine pislik karışmış bir suyu içmiş sayılır. Şarabın rengi, tadı ve kokusundan ikisi galebe etmişse ona hadd vurulur.
4- Şarap içene seksen değnek vurulur.
5- Müslümanın şaraba sahiplenmesi veya onu mal olarak birisine ver­mesi haramdır.
6- Bir müslümanın elinde bulunan şarabı telef eden bir kimse onu öde­mekle mükellef değildir.
7- Şarap necâset-i galîzadandır. Bu bakımdan elbisesinde dirhem mik­tarından fazla şarap bulunan bir kimsenin namazı caiz olmaz.

Sarhoşluk verici diğer maddelere gelince;-onlardan sarhoşuk verecek ka­darını içmek aynen şarap içmek gibi ise de bu miktardan azını içmek haram değildir. İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ebû Yusuf'a göre, şarabın dışındaki sarhoşluk verici içkileri satmak kerahetle caiz ise de İmam Muhammed'e göre asla caiz değildir.

Şarabın dışındaki sarhoşluk verici içkilerin pisliği meselesinde İmam Ebû Hanîfe'den iki görüş rivayet edilmiştir:

a) Eğer dirhem miktarından fazlası bir elbiseye dökülürse o elbiseyle na­maz olmaz.

b) Hiçbir zaman namaza mani değildir.

Hanefî âlimlerine göre, her ne kadar mevzumuzu teşkil eden hadisin zahiri Hanefî mezhebinin şarapla diğer alkollü içkiler arasında yaptığı bu ayrıma aykırı ise de, aslında Hz. Peygamber'in şarabın haramlığını söylemekle ye­tinmeyip diğer alkollü içkileri içmenin de haram olduğunu özel olarak açık­lamaya ihtiyaç duyması, aslında şarapla diğer alkollü içkiler arasında bir fark olduğunu belirtmek için yeterli bir delildir 
Kurtubî, Hanefî âlimlerinin bu görüşünü reddederken şöyle diyor: "Enes ve başkalarından rivayet edilen çeşitli sahih hadisler, hamrın yalnız üzümden elde edilen şarabın adı olup diğer meşrubata şumülü olmadığına kail olan Kûfelilerin (Ebû Hanîfe ve taraftarları) bu konudaki görüşünün bâtıl olduğunu ortaya koymuştur. Kûfelilerin bu görüşü Arap lisanına, sa­hih hadislere ve sahabenin tutumuna muhaliftir. Sahabe, hamr âyetinde va-rid olan emirden sarhoşluk veren her çeşit içkiden kaçınılması manasını an­lamışlar, üzümden elde edilen şarap ile diğer maddelerden elde edilen meş­rubat arasında ayrım yapmamışlardır. Sahabe, sarhoşluk veren her içkiyi ha­ram kabul etmiştir. Tahrim âyeti nazil olunca, bu mesele hakkında şüpheye düşüp tevakkuf ettikleri veya açıklama istedikleri rivayet edilmemektedir. Aksine, her çeşit maddeden mamul içkilerini, tahrim âyetinin nazil olması üzerine hemen döktükleri rivayet ediliyor. Kur'an, onların kendi lisanı ile nazil olmuştur ve her halde onlar, hamr kelimesinin delâlet ettiği manaya herkesten daha çok vâkıftırlar..."[41]
Mevzumuzu teşkil eden bu hadisin senedinde ibrahim b. Muhacir el-Becelî el-Küfî bulunmaktadır. Bu ravi hadis âlimlerinin birçoğu tarafından tenkid edilmiştir.[42]
3677... Numan b. Beşîr (r.a) dedi ki: Ben Rasûlullah (s.a)'ı şöyle derken işittim:
"Şarap, şıradan (olduğu gibi) kuru üzümden, kuru hurmadan, buğdaydan, arpadan ve darıdan (da olur.) Ben sizi (bunlar gibi) sar­hoşluk veren herşeyden nehyediyorum."[43]
3678... Ebû Hureyre (r.a)'den Rasûlullah (s.a)'ın şöyle buyurdu­ğu rivayet edilmiştir:

"Şarap şu iki ağaçtan, yani hurma ve üzüm ağacından (yapılan içki)dir."
Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin ravisi) Ebû Kesîr el-Guberî'nin ismi, Yezid b. Abdurrahman b. Gufeyle es-Sahmî'dir. Bazıları (onun isminin) Üzeyne (olduğunu) söylemiş/erse de doğrusu Gufeyle'dir.[44]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..