Açıklama

Azlâ: Tulumun alt tarafında bulunan ve tulumun içindekini içmeye yarayan deliktir. Bir başka ifadeyle tulumun alt tara­fında bulunan ağzıdır.

Gudve: Sabah namazından sona güneş doğuncaya kadar olan vakittir.

Aşiyye: Zevalden sonra güneş batıncaya kadar devam eden süredir.

Gadâ: Sabah kahvaltısı, aşâ ise akşam yemeği demektir.
3710 numaralı hadis-i şerifte Hz. Peygamber'e, "Ey Allah'ın Rasûlü, sen bizim kim olduğumuzu... bilmektesin" diye söze başlayıp da Hz. Pey­gamber'e ellerinde bulunan üzümleri ne yapmalarını tavsiye etmesini so­ran kimse Yemenli olan ve sonradan Hımyer'e yerleştiği için Hımyerî (Hım-yerli) diye anılan Fîruz ed-Deylemî'dir. Fîruz, kendi kabilesiyle birlikte müs-lüman olunca kabilesi bazı dinî müşkillerini Hz. Peygamber'e sormak için bir heyet göndermişti. Bu heyetin içinde Fîruz da bulunmuştur.[122] Hz. Pey­gamber onlara ellerinde bulunan üzümleri kuruttuktan sonra onları sabah­ları ince deriden yapılmış tulumlarda ıslatarak şıra yapıp akşamlan içmele­rini, ya da akşamları ıslatarak şıra yapıp sabahları içmelerini fakat bu şıra­ları asla büyük küplere koymamalarını tavsiye etmiştir. Çünkü deriden ya­pılmış tulumlarda bulunan şıralar zamanla bozuldukları takdirde sirkeye dö­nüştüğü halde büyük küplerde bulunan şıralar bozulunca doğrudan doğru­ya şarap olurlar. Şarap ise müslümanların hiçbir işine yaramaz.
3711 ve 3712 numaralı hadis-i şeriflerde ise Hz. Peygamber'in sabahle­yin kurulmuş olan bir şırayı akşamleyin, akşam yemeğinde içtiğini, akşam­leyin kurulmuş olan bir şırayı da sabahleyin içtiğini, artanı ya başka birisi­nin içmesi için başka bir kaba boşalttığım, ya da yere döktüğünü ifadeet-mektedirler.

Sabah kurulan bir şıranın akşama kadar, akşam kurulan bir şıranın da sabaha kadar bekletilmesinin sebebi, tabiidir ki ıslatılmış olan kuru hurma­nın veya kuru üzümün şırasının iyice çıkması içindir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz'in sabah kurulan bir şırayı akşam içtikten sonra veya akşamleyin kurulan bir şırayı sabah içtikten sonra kalanını içecek biri­sini bulamayınca onu yere dökmesi, daha fazla kalması halinde bozulacağı­nı bildiğindedir. Çünkü sıcak yaz günlerinde bir günden fazla kalan bir şıra bozulup şarap haline gelebilir.

Fakat serin kış günlerinde şıra daha fazla kalabileceğinden Hz. Peygam­ber onu kış günlerinde üç gün içmiştir.
3713 numaralı hadis-i şerifte anlatılan da budur. Böyle serin gecelerde Hz. Peygamber bir şırayı üç gün içmeye devam ederdi. Üç gün sonra bakar­dı, eğer bozulmuşsa kimseye içirmez, dökerdi; bozulmamışsa hizmetçilerine içirirdi. Üç gün geçtiği halde bozulmamış bir şıranın içilmesini caiz görmek­le beraber kendi tabiatı bundan hoşlanmadığı için kendisi içemezdi. Fakat içebilen kimselerin içmelerinde bir sakınca görmezdi.[123]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..