Müdehaleci Padişah
Sadrazamların en muvaffak olan kısmını yüksek selahi-yetle vazife yapanlar gösterebilmiştir. Bunlara bilhassa sıkıntılı dönemlerde başvuranlar arasında bilindiği gibi, 4. Meh-med'in Köprülü Mehmed" Paşası örnek gösterilir. Daha önce-leride 2. Selimin Sokullu Mehmed Paşa merhumu, selahiyet-leri ile başbaşa bırakarak padişahlığı müddetince başarılarına alkış tutması perde arkasında kalmasına medar olmuşsa da, devletin kazancı azimsanmayacak mertebede olduğu görülür. Böyle yapan padişahlar, işbeceren vezirleri sayesinde daha az sıkıntıya duçar olmuşlardır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da, ondan önce Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa da geniş selahiyetlerie mücehhezdiler. Bunlardan ilki, Viyana önlerinde uğradığı bozgun yüzünden, padişahı sarsarken, Fâzıl Ahmed Paşa uzun yıllar seferde kalmasına rağmen, padişahın rahatına halel gelmemiştir. Bunların; padişah 3. Osman tarafından bilinmediği iddia olunamaz. Ne kadar tehdit altında yaşarsa yaşasınlar mahrum olmadıkları derslerin başında dini bilgiler, Kur'an öğrenimi ve tarih dersi gelen şehzadeler, tahta da koşsalar, ahirete de yürüseler bu derslerden mahrum edilmezlerdi.
Hasbel kader, devletin başına geçtiklerinde, en muhtaç oldukları dersler bunların olduğunu her akıl sahibi takdir etmektedir. 3. Osman'ın şüpheci bir tabiyatı olması, bildiklerini uygulama imkânını tanımamış olsa gerek. Meselâ; tebdili kıyafet sokaklarda gezmek, bulduğu kimselerle mülakat en başvurduğu kontrol makanizması olmasına rağmen, yakınları ve hademeler teftişlerinden haberdar olduğu padişahlarının önüne çeşitli kıyafet vede meslek erbabı imişçesine çıkarlar, huyunu bildikleri padişahlarının haz edeceği cevaplan vererek hem mükafatlara nâü olurlar, hem de bu teftişlerden çıkacak hayırlı sonuçlan saboteye muvaffak olurlardı.
Böylece de millete ve mülke zarar verirler idi. 3. Osman dönemi; bizim artık avrupa topraklarında sabit kalmaya çalıştığımız dönemi kapsar. Artık Osmanlı Ordusu şaşaalı zaferlerin mümessili değildir. Bulunduğu kale, palanga vede tabii hududa sahip çıkmaya çalışan bir dönemin adıdır. Böyle bir dönemde, 3. Osman'ın reisül küttabı yâni bugünkü adıyla dışişleri bakanı Abdi efendi, ne dinimizin, ne durumumuzun ne de avrupa piyasası âleminin müsaade edip, kabullenemeyeceği bir davranışın içindeydi. Bu davranışını; ülkemize gelen elçileri huşunetle karşılaması, bazen de bunları bir güzel dövmesiydi.
Ahmed Rasim Bey, tarafımızca hazırlanmış tarihinde di-yorki; ".bir defasında da İngiliz elçisi Porter'e fena halde hakaret etmiştir. Mösyö Porter padişahın cülusunu tebrike geldiği sırada; Abdi efendi, elçiye teklif edeceği fermanı öpmesini söylemiş, sefir kabul etmeyince iki hizmetkâr çağırarak kollarından sıkı sıkıya tutturduktan sonra, fermanı yüzüne sürmüştür."
Konular
- SULTAN 1. MAHMÜD
- İran Savaşı
- Bu Savaşlardan Geri Kalan
- Rusya Ve Avusturya Seferleri
- Rusya'ya Gelince
- Belgrad Antlaşması
- İranla Muharebe
- Sultan Mahmud'un Vefatı
- 1. Mahmüd'un Hanımları
- 1. Mahmud'un Sadrazamları
- 1. Mahmüd Devri Şeyhülislâmları
- 1. Mahmüd Devrinde Avrupa Devletleri
- Osmanlı Devletinde Silahlı Kuvvetlerin Durumu
- SULTAN III. OSMAN
- Müdehaleci Padişah
- Vehhabiliğin Doğüşu
- 3. Osman'ın Hanımları
- 3. Osman'ın Sadrıazamları
- 3. Osman'ın Şeyhülislâmları
- SULTAN 3. MUSTAFA
- Sadaret Dönemi
- 1182/1768 Rusya Seferi Ve Sonucu
- Kırım Hadisesi
- Önceleri İyiydi
- Rus Elçisine Yedikcıle Zindanı
- Rusların Hazırlığı
- Sadrıazama Bakalım
- Hotin Rusların Eline Geçiyor
- Kalas'da Müslüman Katliamı