Sadrıazama Bakalım
İstanbul'dan çıktığını yukarıda haber verdiğimiz sadrazamın, gitmek istediği hedef, Tuna sahillerine ulaşmaktı. Ancak; Rusların bir bölüm kuvveti Dinyester nehrini geçerek, Hotin Kalesini kuşatmıştı. Muhasaraya mâruz kalan kalenin, karşısında bulunan 20 bin kişi civarındaki imdad askeri, başlarında komutanları Kahraman Paşa olduğu halde saldırıya geçtiler. Ruslar bunlara mukavemet edemeyeceklerini anladıklarından, ricata başladılar. Bu savunmanın, Rusları çekilmeye mecbur bırakması haberini almış bulunan İstanbul, işi bir zafer şeklinde telâkki edip de şenliklere başladı bir de 3. Mustafa'ya, Gâzi'lik unvanı verilmesi merasimi yapmışlardı. Mayıs ayı geldiğinde sadrazamın otağı Babadağ'ından İsaak-çı'ya nakledildi. İsaakçıda 20 gün kadar kalındıktan sonra ve arada bir takım eksiklikler giderilip ordan sadrıazamm arzusuna uyulup bir harp meclisi icra olundu. Bu meclisde sadrazamı fevkalâde bir jest içinde görüyoruz, bu jest şöyle kendini gösterdi. Sadrazamın açık ve net konuşması; "ben; mes-lek-i askeriyeyi bilmem. Sizler güngÖrmüşler, savaş alanının kurtlan bana beyanlarınızla yol gösteriniz." Bu sözler meclisde bir takım şaşkınlıklara sebeb olduysa da, yine de itiraf samimi bir havanın husule gelmesine vesile olmuştu. İçlerinden biri: Bender üzerine gitmek evlâdır. Dedi. İkinci bir görüş* Hotin üzerine gidilmesi şeklinde oldu. Üçüncüsü ise; Tu-na'nın geçilip inkişaf edecek vaziyete göre hareket tavsiyesini taşımaktaydı. Sadrazam Mehmed Emin Paşa söz alıp: "her ne kadar askerlikden anlamadığımı söylediysemde içime sinen üçüncü tavsiyeye uymaktır" beyanında bulundu. Tu-na'nın aşılmasından sonra Hantepe denen mahalde bir toplantı daha icra olundu. Bu sefer de, Bender istikametine gidilmesi kararı çıktı. Teşebbüse geçildi, ancak yolda karşılarına çıkan manialar askerin perişan olmasına yetti. Bunların üstüne üstlük sadrazam da ağır bir hastalıkla yatağa serildi. Ruslara fedakârane yardımcılık yapan lehlilerin düşman muamelesine tâbi tutulmaları hakkında orduy-u hümayun kazaskeri tarafından okunan fetvalar üzerine karar altına alınmış durumun ordumuzda bulunan, Lehistan sefiri ve diğer devlet tercümanlarına da tebliğ yapılmıştı. Bu bilgilere agâh olan Leh elçisinin hâinlerin cezalandırılmasını tasvib ettiği, ayrıca 70 bin neferin ihtiyacını karşılayacak miktarda, eızak takdimini Lehistan cumhuriyeti adına taahhüd eyleyerek hizmet arzına gayret göstermiştir. Rusların bir müddet sonra Hotin üzerine yeniden saldırıya geçerek kuşatmaya devama çalıştığı görüldü.
Ne varki kendilerini geçen defa geriye topuklatan Kahraman Paşa ve kıymetli askeri tekrar karşılarındaydı. Bir müddet savaştılar. Ancak bu paşanın karşısında tutunamayacak-larını çabuk .anladılar. Yeniden kaçmayı tercih eylediler. Sadrazamın bu arada yine Bender'e teşrifi haberi Kahraman Paşaya ulaşmıştı. Hemen hem hastalık geçirmiş, hem de birçok zorluklara duçar olmuş sadrazamın ziyaretine koşan Kahraman Paşayı acı bir sürpriz beklemekteydi. Bu sürprizi Kâmil Paşa tarihinde şöyle kaleme almış: "Rusları Hotin kalesi önünden kovmaya muvaffak olan Kahraman Paşa, gerek kendi isteği, gerekse askerinin terfih hakkında seslendirme yapmaları ve bunu tekrarlamaları üzerine, rütbe-i ve-zaretle taltif edilmişse de, bu talebdeki müşahede olunan usûle aykırılık suç olarak telâkki olundu. Tabii ki bu ölüm cezasının biçilmesini getirdi Kendi ayağıyla sadrazamın yanına gelen Kahraman Paşa hakkında verilmiş hüküm maalesef tatbike kondu. Kahraman Paşa Öldürülerek bir hata daha yapıldı. Yapılmakta olan seferin başarılı gözüken tek yanı Hotin kalesinin muhafazası idi. Yoksa ortada başarı olarak kabul edilebilinecek bir vaziyete tesadüf edilmiyordu. Bunun sebebini İstanbul sadrazamın nâehil olmasında gördü. Her ne kadar sadrazamın cihet-i askeriyye ilminde, kifayetsizliği beyanı var idiyse de, devletin en feci hatası Ruslara savaş ilânını pek Önceden yapmış olduğuydu. Bütün diğer bahaneler, bu savaş ilânı meselesinde adetâ kaybolup gitmekteydi. Seferde bulunan kumandanlar; Babıâli'yi aradan çıkararak, Hz. Padişaha sadrıazamın yetersizliğini duyururlarken, bu arada Babıâli baştercümanı ve eski Buğdan Prensi olan Kalimâki bey'in Rusların tarafına çalıştığı ihbarları yapılmıştı. Arkasından da bu ihbaratın icraatları kendini göstermeğe başladı.
Birincisini Kalimâki bey'in idam edilmesi teşkil etti. Arkasından gelen sadrazam Mehmed Emin Paşa'nın azli ve Dimetoka'ya sürülmesini intaç ettirdi. Beterin beteri vardır sözü, burada bir daha kendini hatırlattı. Sürgün yolundaki sadrazam Edirne'ye girmek üzereyken yetişen haberci hayatının izâle olunacağını tebliğ etmişti. Emir yerine getirildi ve sabık sadrıazam Mehmed Emin Paşanın başı vücudundan ayrılıp bala batırılıp Dersaadete koşturuldu. Bu baş ibret taşında teşhir olunurken, makam-ı sadaretin yeni emanetçisi Molda-vancı Ali Paşa mührü hümayunu almıştı.
Konular
- 1. Mahmüd Devrinde Avrupa Devletleri
- Osmanlı Devletinde Silahlı Kuvvetlerin Durumu
- SULTAN III. OSMAN
- Müdehaleci Padişah
- Vehhabiliğin Doğüşu
- 3. Osman'ın Hanımları
- 3. Osman'ın Sadrıazamları
- 3. Osman'ın Şeyhülislâmları
- SULTAN 3. MUSTAFA
- Sadaret Dönemi
- 1182/1768 Rusya Seferi Ve Sonucu
- Kırım Hadisesi
- Önceleri İyiydi
- Rus Elçisine Yedikcıle Zindanı
- Rusların Hazırlığı
- Sadrıazama Bakalım
- Hotin Rusların Eline Geçiyor
- Kalas'da Müslüman Katliamı
- Limni Muhasarası
- Bender'in Düşmesi
- 3. Mustafa'nın Şahsiyeti
- 3. Mustafa'nın Hanımları
- 3. Mustafa'nın Çocuklari
- 3. Mustafa'nın Sadrazamları
- 3. Mustafa'nın Şeyhülislâmları
- İran Seferi Ve Kırım Meselesi
- Okuma Parçası
- Rusya Târihi
- Giriş
- Tercümenin Kısm-I Evveli