logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Bazı  Hükümler

Hattâbi bu hadislerden birçok hüküm istinbat  etmiş ve  bunları  sıralamıştır.Şimdi de özet olarak bu hükümleri verelim:
1. Had istemede vekâlet caizdir,
2. Hazır olan birisine vekil olmak caizdir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v) maktulün kardeşi dururken, daha büyük olduğu için amcasının oğ­lunu konuşturmuştur.
3. Kasâmedeki dâva diğer davalara benzemez. Diğer dâvalarda önce dâvâlıya yemin ettirildiği halde, kasâmede davacıya yemin ettirilir. Bu konu üzerindeki müctehidlerin ihtilâl've görüşleri yukarıda verilmiştir.
4. Dâvâlılar, maktulü kendilerinin öldürmediklerine yemin ederlerse kısastan kurtulurlar.

Hadis-i Şerifteki: "Yahudiler kendilerinden elli kişinin yemini ile si­ze karşı ibra olsunlar mı? (temize çıksınlar mı?)" sözünün şu manâlara ih­timâli vardır:

a. Size karşı, dâvanızdan temize çıksınlar mı?

b. Onlar yemin ederek, sizi yeminden kurtarsınlar mı? Yâni onlar ye­min ederlerse dâva biter, siz de yemin etmekten kurtulursunuz.
5. Müslüman ile zimmî arasındaki hüküm iki müslüman arasındaki hü­küm gibidir.
6. Bir mtisliimanın, başka bir müslüman aleyhindeki yeminine itibar edildiği gibi, gayr-i müslimin müslüman aleyhindeki yeninine de itibar edilir. İmâm Mâlik, dinlen i lmeyeceği görüşündedir.
7. Kasâme ile kısas sabit olur. Hadisteki "Onun ipi verilir" ve "arka­daşınızın kanını hak edersiniz" cümleleri buna delâlet eder. İmâm Mâlik, Ahmed b. Hanbcl. ve Ebû Sevr bu görüştedir. Aynı görüş tbn Zübeyr ve Ömer b. Abdil-Aziz'den de rivayet edilmiştir.

İmam-ı Azam Ebû Hanife ve talebeleri, İmâm Şafiî, Sufyân-ı Sevil ve İshak b. Râheveyh'e göre kasâme ile kısas sabit olmaz. Bu görüş, İbn Ab-bas, Hasentri-Basıi ve İbrahim en-Nehâî'den de menkuldür. Bu âlimlerin yukarıdaki ilk cümleyi anlayış biçimleri az önce geçmişti. İkinci cümleyi -arkadaşınızın kanını hak edersiniz- de "arkadaşınızın diyetini hakedersiniz" şeklinde tevil ederler. Çünkü diyet, kan sebebiyle alınır. Nitekim bu cümle başka tanklarla "Ya arkadaşınızın diyetini alırsınız yada harbi ha­ber verin" şeklinde rivayet edilmiştir. Bu rivayet, bu tevilin sahih olduğu­nu gösterir.

Hattâbî'nin hadislerden istifâde ile sıraladığı hükümler bunlar. Yine Hattâbî, Rasûlullah (s.a.v) m, maktulün diyetini kendisinin ödemesini de şöyle izah etmektedir:

"Rasûlullah'in, diyeti kendisinin vermesi" yahûdilerle yapmış olduğu muahededen dolayı olsa gerek. Efendimiz, bir yönden o ahdi bozmayı is­temedi, diğer taraftan da maktulün kanının heder olmasını istemedi. O yüzden diyeti kendisi Ödedi."
Hayli uzunca ele alınmış olan kasâme konusundaki ihtilâfları, Bidaye-tü'1-Müctehid'ten özetle aktarıp konuyu bitirmek istiyoruz:

Ulemânın kasâme konusundaki ihtilâfları dört noktada toplanmaktadır. Bunlar:

a- Kasâme ile hükmetmenin cevazı konusu: Cumhuru ulemaya göre caizdir. Dört mezhep bu görüştedir. Bâzı alimlere göre ise, bir kimseye mevhum bir konuda yemin ettirilmez.

b- Kasâme yoluyla sabit olan cezada ihtilâf edilmiştir. İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre amden öldürme iddiasında kısas, hatâen öldür­me iddiasında ise diyet gerekir.

İmam Şafiî ve Hanefılere göre her iki halde de diyet gerekir. Bâzı Kû-felilere göre sadece dâvadan kurtulur.

c-Yemine davacıdan mı yoksa dâvâlıdan mı başlanacağı konusu ihti­laflıdır. İmâm Şafiî, Ahmed ve Davud'u Zâhirî'ye göre davacıdan başla­nır. Küfe (Hanefilerj, Basra ve Medine ulemâsına göre dâvâlıdan başla­nır.

d- Kasâme için, maktulün üzerinde Hanefi, Şafiî, Mâliki ve Hanbelîle-re göre bir alâmet bulunması gerekir. Birisinin sâdece ölü olarak bulun­ması kifayet etmez. Bu alâmete "levs" denilir. İbn Rüşd'ün ifâdesine gö­re bazı tâbiûn uleması böyle bir alâmeti şart koşmamaktadırlar.
Mâlikilere göre bir kişinin şahitliği levs yerine geçer. İmâm Şafiî'ye göre de, başkaları ile irtibatı olmayan bir topluluğun bulunduğu mahalle­de bir maktul bulunsa veya maktul ile, bulunduğu mahalle sakinleri ara­sında düşmanlık bulunsa bu da levs sayılır ve kasâme uygulanır.[74]
4522...  Amr b. Şuayb (r.a) den rivayet edildi ki:

Rasûlullah (s.a.v) Liyyetu'l-Bahrâ kenarındaki Bahratu'r-Ruğa (deni­len yer) de Benî Nasr b. Mâlik'ten bir adamı kasâme yoluyla öldürdü.

Râvî: "katil de maktulde onlardan (beni Nasr b. Mâîik'ten) idi" der.
Bu, Mahmûd'ıın lâfzıdır. "Liyye kenarındaki Bahra" sözünü sâdece Mahmûd zikretti.[75]