1- Eşyalarda Mutlak Mülk Da'vâsı

İmâm Muhammed (R.A.), el-Asl'da şöyle buyurmuştur:

Bir kimse, başka bir şahsın elinde bulunan bir şeyi, bir akarı veya menkûl (= taşınabilir) bir malın kendisine ait olduğunu iddia eder ve bu hususta, beyyine de getirirse, İmamlarımızın üçüne göre de, bu beyyİ-neye göre hükmedilir.

Bu, tarih zikredilmediği zaman böyledir.

Ancak, taraflardan ikisi de tarih belirtir ve söyledikleri tarihler de müsavi olursa cevap aynıdır; davacı için hükmolunur.

Eğer birinin tarihi önce ise, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R. A.)'a göre tarihi önce olana hükmedilir.

Eğer birisi tarih yazmış, diğeri ise yazmamışsa; İmâm Ebû Hanîfe  (R.A.)'ye  göre   bu   durumda   davalıya  hükmolunur.   Muhıyt'te  de böyledir.

Bir adamın elinde bulunan bir evi bir başkası "benimdir." diye iddia eder ve "bir senedir, mülkü olduğunu" söyler; bu evi elinde bulunduran şahıs da beyyine. ibraz ederek "o evi, iki senedir filan şahıstan aldığını" söylerse; bu durumda, bu ev iddia eden şahsa hük­medilir. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir kimse,  "kölesini, bin dirheme mükâteb yaptığım" iddia ederek, bu hususta beyyine ibraz eder; köle elinde bulunan şahıs da —beyyinesi ile— "onun, kendi kölesi olduğunu ve bin dirheme mükâteb eylediğini' iddia ederse; bu köle, o iki şahıs arasında mükâteb kılınır. Ve kitabet bedelini ikisine öder. Zehıyre'de de böyledir.

Eğer, bu iki şahıstan birisi, "onu, müdebber kıldığım" iddia ederek bu hususu, belgeler, diğeri de "onu mükâtep kıldığını" iddia eder ve bu hususu beyyinelerse; tedbîr beyyinesi daha evlâdır. Muhıyt'te de böyledir.

Bu iki şahıs da "mutlak mülk" iddiasında bulunur; köle de üçüncü bir şahsın yanında olur; ikisinin de tarihi belli olmaz veya sadece birinini tarihi olursa; bu durumda, o köle, ikisinin' arasında yarı-yanya hükmolunur. Hulasa'da da böyledir.

İkisi  de  tarih  korlar  ve  birisinin  tarihi  daha  önce  olursa, zahirü'r-rivayede,  İmâm  Ebû  Hanîfe  (R.A.) ve  İmâm  Ebû  Yûsuf (R.A.)'a göre, tarihi sonra olana; İmâm Muhammed (R.A.)'ye göre ise, tarihi önce olana hükmedilir.

Eğer birisi tarih kor; diğeri mutlak söylerse, zahirü'r-rivayede, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.); "Araların da hükmolunur." buyurmuştur.

Sahih olan da budur.

Diğer iki imâm'dan ihtilaflı rivayetler vardır.

İmâm Hâher-zâde: "Sahih olanı İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un birinci kavlidir. Ve İmâm Muhammed (R.A.)'in kavli, —İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin buyurduğu gibi— son iksinin arasında hükmolunmakdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Menkûl bir mal veya bir ev iki şahsın elinde bulunur ve bu şahıslardan her birisinin iddia edene karşı beyyinesi de olur; tarihlerinin olmaması veya birinin tarihi ile diğerinin ki aynı olursa, bu durumda, bu şey aralarında yan yarıya hükmolunur.

Eğer birinin tarihi daha Önce ise,  hüküm,  İmâm Ebû Hatifle (R.A.)'rıin kavli üzredir. Bu, İmâm Ebü Yûsuf (R.A.)'un son kavlidir.

Bu, İmâm Muhammed (R.A.)'in ise ilk kavlidir. Tarihi önce olan şahsa hükmolunur.

Eğer birisinin tarihi bulunduğu halde, diğerinin tarihi olmaza İmâm Ebû Hanffe (R. A.)’ye göre, aralarında hükmolunur.

İmâmeyn'e göre,  tarihe itibar olunmaz mı?  İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavline göre, tarihi olana hükmolunur.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre tarihi olmayana hükmolunur. Çünkü tarihi olmayan önce olan sayılır. Muhiyt'te de böyledir.

Bir adamın elinde, bir köle bulunduğunda, başka bir şahıs beyyi-nesiyle gelerek, o kölenin, kendisine ait olduğunu ve elinde bulunan şahsın, onu kendisinden gasbettiğini" iddia eder veya "köleyi elinde bulunduran şahsın, onu icarladığını veya ariyet yahut rehin aldığını söyler; köle elinde bulunan şahıs ise, beyyinesiyle gelerek, "o kölenin kendisine ait olduğunu; onu azad veya müdebber eylediğini; cariye ise, onun ümm-ü veled eylediğini" söylerse, bu durumda müddeinin ( = davacının) beyyinesi evlâdır ve köle ona hükmedilir.  Zehıyre'de de böyledir.

Bir adamın elinde bir ev bulunur; yabancı bir adam da beyyine ibraz ederek "onun, kendi evi olduğunu" iddia eder; bir başka yabancı da aynı iddiada bulunarak: "Benden zoraki aldı," derse, bu durumda o ev —şahitleri olması halinde— "...gasbettî. (= zoraki aldı)." diyen şahsa hükmolunur.  Keza, gasb davası yerinde, emanet alma davası olsaydı yine böyle olurdu. Muhıyt'te de böyledir.

Bekir, Sa'd ile Zeyd'in elinde bulunan bir evi, kendisine ait olduğunu iddia eder ve bunu belgeler; diğerlerinin her birisi de "kendi­sinin olduğunu" belgelese; bu evin yarısı Bekir'e; diğer yarısı da Sa'd ile Zeyd'e hükmolunur.

Eğer Bekir, Sa'd'a karşı gasb veya emanet olduğunu iddia ederse; o zaman, dörtte birisi Zeyd'in kalanı da Bekir'in olur.

İki yabancı, bir şey hakkında münazaa ettiklerinde, onlardan birisi, diğerinin o şeyi gasbettiğini iddia eder" ve ikisi de hüccetlerini getirirlerse, bu durumda hakim gasb iddia edenin hüccetine göre hük-meylemez.

Eğer Bekir Sa'd'e karşı gasb iddia eder; Sa'd de Bekir'e karşı gasb iddia eder; Zeyd ise mutlak mülk iddia ederse; o zaman, yarısı Bekir'in, yarısı da diğer iki şahsın olur.

Eğer, Bekir, Sa'd'e karşı, Sa'd'de Zeyd'e karşı "mutlak mülk" iddia ederse; dörtte birisi Zeyd'in kalanı Bekir'in olur.. Eğer Bekir, Sa'd'e; Sa'd de Zeyde; Zeyd de, Bekir'e karşı iddiada bulunurlarsa; işte o zaman yarısı Zeyd'in, yarısı da Sa'd ve Bekir'in olur.

Eğer ikisi de Bekir'e karşı, gasb iddia ederler; o da Sa'd'e karşı iddia da bulunursa; Sa'd'ın elinde olanın yansı Zeyd'in olur. Zeyd'in elinde olan da, Bekir ile Sa'd'ın ortak malı olur. Kâfî'de de böyledir.
Şayet Sa'd, beyyine ibraz ederek: "Gerçekten o, benim evimdir. Zeyd, benden zoraki aldı." der; Zeyd de, —beyyine ibraz ederek: "Sa'd benden evimi zoraki aldı." der; Bekir de, —beyyine ibraz ederek: "Sa'd ve Zeyd evimi zoraki aldılar." derse; bu durumda evin yarısı Bekir'e; yarısı da Zeyd ile Sa'd'a hükmedilir. Muhıyt'te de böyledir. [21]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..