logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

7- MÜDDEA ALEYHİN CEVAP OLAN VEYA OLMAYAN SÖZLERİ

Bir adam diğer bir adamın elinde bulunan bir parça yeri, iddia ederek, "kendi mülkü olduğunu" söyer; iddia olunan da, (= davalı da): "Mühlet verir misin?  Bekler miyim?"  derse; bu bir cevab olmaz. Hakim, onu doğru cevap vermesi hususunda cebreder. Muhıyt'te de böyledir.

Keza, müddeâ aleyhin (~ davalının = iddia olunan şahsın): "Bakıyorum." veya "bilgim yok; bilmiyorum, bu benim mülküm mü­dür, değil midir?" veya "Bu benim hakkımdır. Senin bunda hakkın yoktur." demesi cevap değildir. Hulâsa'da da böyledir.

Şayet: "Mülk, bu iddia olunan yer midir, bilmiyorum." derse; bu da cevap değildir. Hakim, onu doğru cevap vermeye mecbur eder.

Eğer cevap vermezse, onu münkir kılar ve aleyhine olan beyyineyi kabul eder. Muhryt'te de böyledir.

İddia olunan şahıs: "Bu hudutiu yerim, sana çevrilmedi." veya "Sana teslim edilmedi." derse; bazı alimlere göre, bu bir cevabdır.

Esahh olan da budur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir kimse, iki adamın elinde bulunan bir yeri iddia ettiğinde, onlar:  Üç sehimden iki senim bizimdir.  Bir sehmi de filan gaibin, yanımızda emanettir." derlerse, işte bu, tam bir cevaptır. Fakat, bu cevap "emanet" dedikleri hissenin, emanet olduğunu belgelemezlerse davayı ortadan kaldırmaz. Muhıyt'te de|böyledir.'

Akar davasında, müddî: "Bu hudutlanmiş yer benimdir." der de, "iddia olunan şahsın elinde bulunan..." demezse, iddia olunan şahsın cevap vermesi gerekmez.

Müddet: "Müddeâ aleyhin elindeki, benim müljuimdür." der; iddia olunan şahıs da: "Bu hudutlu yer, senin değildir." derse, bunda iki cihet vardır.

Ya "Benim yanımdadır. Senin mülkün değildir." der; bu bir cevaptır.

"Benim mülküm" demezse bile "Bu da bir cevaptır." denilmiştir.

Bir adam, diğerinin yanında bulunan bir evi iddia ederek, "onun, kendisine ait olduğunu, elinde bulunduran şahsın, onu zoraki aldığını" söyler; evi elinde bulunduran şahıs da: "elimdedir." derse, işte bu gasbı inkar hususunda tam cevaptır. "Mülkü olma" hususunda ise tam cevap değildir. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse, başka bir şahsın elinde bulunan bir yeri iddia ettiğinde, müddeâ aleyh (— iddia olunan): 'Bu yer, şer'î sebeblerle benim elim­dedir. Bunu iddiacıya teslim etmem.—"Bu arsa benim mülkümdür." demedikçe— bir cevap olmaz. Kerderî'nin VecizFnde de böyledir.

Bir adam, diğerinin yanında bulunan bir evi iddia ettiğinde, müddeâ aleyh (= iddia olunan): "O, benim evimdir." der ve durursa, işte bu, tam bir cevaptır. Bu durumda iddiacının beyyinesi kabul edilir.

Eğer bidayeten: Bu ev, tevliye hükmüyle yanımda duruyor." derse; işte bu da tam bir cevabdır. Muhıyt'te de böyledir.

Alacak davasında, iddia olunan zat: "Bu, benim arsamdır." derse, bazı alimlere göre, bu bir cevaptır.

Eşbeh olanda budur.

Alacak davasında: "Sana verecek bir şeyim yoktur." demek bir cevap değildir. Zehıyre'de de böyledir.

Satış sebebiyle olan alacak davasında, veya buna benzer dava­larda: "Bundan benîm bilgim yoktur; haberim yoktur." demek, cevap değildir.

"Bu, alacağın aslını inkardır. Asıl alacaklı davacı olur." denilmiştir. Muhıyt'te de böyledir.

Mal sahibinin varisi, mudarıba karşı hakimin huzurunda iddiada bulunur mudarıb da, cevaben: "Bu sebeble, bu meblağı sana vermem." derse, işte bu kifayet edici bir cevapdır.

Bu durumda hakimin onu, açıklayıcı cevaba cebretmesi gerekmez.

Eğer murisinin, onu mudaraba malı olarak, ona bırakmış olduğuna dair beyyine ibraz ederse, —keza— onu alması halinde bir şey gerekmez.

Keza, kendisine emanet bırakılan, emanet bırakan, ariyet alan, icarlama yapan şahıslar da vekil gibidir. Ancak, bir şey iddia ederse, ona tazminat gerekir. Mtiltekıt'te de böyledir.

Bir adam, bir kadının nikahını iddia eder; kadın da: "Ben, bu iddiacının karısı değilim." der ve ona işaret ederse, işte bu cevabdır. İşaret etmezse, bu cevap olmaz.

Kiyl kavlinde: "Cevap olur." denilmiştir. Kerderî'nin Vecizi'nde de böyledir.

Bir adam, kızı için, on dinar mehr-i muaccel iddiasında bulunur, kocası da: "Ben verdim." derse, bu, iddiacının davasına cevap olmaz. Çünkü, ona karşı belirli bir mikdar iddia olunmaktadır.

Fakat hakim, ona: "Verdiğine dair, beyyine getir." der. Eğer şehadetin sıhhati için beyyine ibraz ederse, mikdarmı da açıklaması gereklidir.
Satılan şeyin parasını iddia da böyledir. Füsûlü'Mmâdiyye'de de böyledir. [18]