12- SEHiV SECDELERİ

Sehiv secdeleri vaciptir, Tebyîn'de de böyledir. Bu sahih­tir. Hıılâsa'da da böyledir.

Sehiv secdelerinin vacip olması, vaktin elverişli olması şartına bağlıdır. Meselâ : Bir kimse, sabah namazı kılmakta iken, sehiv sec­desi yapması gerekse, bu kimse birinci selâmdan önce, güneş doğa­na kadar, sehiv secdesini yapamazsa, sehiv secdeleri kendisinden sakıt olur.

Keza, kazaya kalmış olan bir namazı kılmakta olan kimse, gü­neş kızarana kadar secde etmemişse, sehiv secdeleri üzerinden sakıt olur.                                                                                                        

Binaya mani olan hallerin tamamı, selamdan sonra, sehiv sec­delerini düşürür. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.

Gunye'de : «Bir kimse, nafile bir namazı, farz bir namazın üzerine bina etmiş olsa da, onda sehiv yapsa, secde etmez.» denil­miştir. Nehrü'i - Fâık'ta da böyledir.

Sehiv secdelerinin yeri selamdan sonradır. Fazla veya nok­san elması müsavidir. Bize göre, bir kimsenin selamdan önce selam vermiş olması caizdir. îki selamla yapmak da caizdir. Bu sahihtir. Hidâye'de de böyledir.

Doğrusu ise, bir selam vermektir. Cumhur bunun üzerine­dir; Asıl'da da buna işaret edilmiştir. Kâfî'de de böyledir.

Sehiv secdesi yapacak olan kimse sağına selam verir. ZâHfolî'de de böyledir.

Sehiv secdelerinin yapılış şekli : Sehiv secdesi yapacak olan kimse, sağma selam verdikten sonra, tekbîr olarak secdeye ka­panır. Secde esnasında tesbîhatta bulunur; tekbir alıp celse yapar (oturur) ve yine tekbîr alıp ikinci secdeye varır; sonra teşehhüdü okur ve ikinci defa selam verir, Muhıyt'te de böyledir.

Sehiv secdesi yapacak olan kimse, selavatları ve duaları sehiv için oturduğu zaman okur. Sahih olan budur. Bunları birinci oturuşta okur.» diyenler de olmuştur. Tebyîn'de de böyledir.

Uygun olanı ise, her iki oturuşta da bunları okumaktır. . Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Farz namazlarda da, nafile namazlarda da sehiv secdesinin hükmü aynıdır, Muhtyt'te de böyledir.

Fetâvâ'da : «Sehiv secdelerinden sonraki oturuş, rükün de­ğildir. Aslında, sehiv secdesinden sonra oturma, namaz, oturmakla son bulsun diye -emredilmiştir. Hatta, bir kimse, sehiv secdesinden sonra oturmayı terk edip, kalksa ve gitse, yine o kimsenin namazı bozulmaz.» denilmiştir. Halvânî de böyle demiştir. Sirâcü'l - Veh-hâc'da da böyledir.

VelvâKciyye'de : «Aslında, namazda üç şey terkediJebilir : Farz, vacip ve sünnet, Namaz kılarken, farzı terk etmiş olan kimse, onu kaza ile tedarik edebilme imkânına sahipse, kaza eder; bu im­kân yoksa, namazı bozulmuş olur.

Namaz kılan bir kimsenin, sünneti terk etmesiyle, namazı bo­zulmaz. Çünkü onun kıyamı, erkanı iledir; o da muhakkak bulunur; bu kimse, sehiv secdesi yapsın diye icbar olunmaz.

Namaz kılarken, vacibi terk eden kimseye gelince; eğer bu kim­se, vacibi sehven terk etmişse, sehiv secdelerini yapmaya cebredi­lir; kasden terk etmiş olursa, böyle yapmaya cebrolumnaz. Tatar-hântyye'de de böyledir.

Bu sözün açık manası şudur : Gerçekten, namazda bir va­cibi kasden terk eden kimseye, sehiv secdesi icâb etmez; bu kimse­nin, namazdaki noksanından dolayı, namazın, cebren iadesi lazım olur. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir .

Sehiv secdesi, ancak,

Vacibin terki veya tehiri,

Farzın tehiri veya takdimi (= Öne alınması) veya tekrarı,

Vacibin itağyiri ;değiştirilmesi) gibi hallerde vacip olur.. Vacibin tağyiri, gizli okunacak yerlerde açıktan okumak; açık­tan okunacak yerlerde gizli okumak gibi hallerdir ve görüldüğü gibi bu da bir nevi vacibi terktir. Kâfî'de de böyledir.

Birinci rek'atte, eûzü'yü, besmeleyi, sübhâneke'yi ve inti­kâller esnasında alman tekbirleri terk eden kimseye, sehiv secdesi gerekmez. Ancak, bayram namazlarının, ikinci rek'atlerinin rükû' tekbiri, bu hükmün haricindedir. Bu durumda sehiv secdesi gerek­mez.

Bayram namazlarında olsun, diğer namazlarda olsun, eleri kal­dırmayı terk etmekden dolayı da sehiv secdesi gerekmez.
Önce, sol tarafına, sehven selam veren ve sehven kavme-yi (= iki secde arasında oturmayı) terk eden ve rükû'dan secdeye eğilen kimseye de sehiv secdesi gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da ise: «Bu gibi hallerde, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.) e göre, sehiv secdeleri lazım geîir.» denilmiştir. Fethü'1-Ka-dîr de de böyledir. [66]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..